26 Ağustos 2025 Salı

Doğal ve Kültürel Peyzaj Değişikliklerinin Mekân Algısına Etkileri: Hasankeyf (Batman) Örneği

 

Sabri KARADOĞAN*, Hurşit YETMEN**, Esen DURMUŞ***

1. GİRİŞ

Mekân ve yer birlikte coğrafyanın doğasını tanımlar. Mekânsal analiz veya mekânsal organizasyonun açıklanması, coğrafi araştırmaların odağında yer alır. Coğrafya literatüründe mekâna çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Amerikan coğrafyacılarından oluşan bir grup "modern coğrafya biliminin özünü insanın yer duygusundan aldığını" iddia etti. Lukermann’a göre (1964, s. 70); mekân, yer, konum kelimesinin çağrıştırdığından daha fazla bir öze sahiptir: Ona göre mekân; benzersiz bir varlık, 'özel bir topluluk'tur, ayrıca tarihsel bir anlamı vardır ve bir halkın deneyimlerini ve özlemlerini somutlaştırır. Tuan (1979)’a göre ise mekân, sadece yer ölçeğinde açıklanması gereken bir olgu değil, aynı zamanda ona anlam vermiş olan insanların bakış açılarından da açıklığa kavuşturulması ve anlaşılması gereken bir gerçekliktir.

Coğrafyacılar, coğrafyayı diğer disiplinlerden ayıran tek odak noktası olarak mekânın öneminden uzun zamandır bahsetmişlerdir. Coğrafyacıların er ya da geç sorması gereken önemli bir soru, "Mekân tam olarak nedir?" Sadece konumla eşanlamlı mı yoksa eşsiz bir doğa ve kültür topluluğu mu, yoksa daha fazlası olabilir mi?

1970'lerin başından itibaren, Yi-Fu Tuan (1974), Anne Buttimer (1976) ve Edward Relph (1976, 1981, 1993) gibi coğrafyacılar, felsefi ve deneyimsel olarak anemik bir yer tanımı olduğunu düşündükleri şeyden memnun kalmadılar. Bazen "hümanist coğrafyacılar" olarak adlandırılan bu düşünürler, insan deneyiminde ayrılmaz bir rol oynadığı için mekânı yeniden araştırdılar (Seamon & Sowers, 2008). Bu yeni yaklaşımların etkili bir sonucu, mekân ile ilgili birçok kavram gündeme geldi ve tartışıldı. Bunlar arasında: “yer ve yersizlik”, “mekânın üretimi ve tüketimi”, “sürüdürlebilir mekân tüketimi”, “Mekân ve Kapitalizm”, “Mekân ve Kültürel Kimlik”, “Mekânın Deneyimlenmesi”, “Sosyal Medya ve Mekânın Tüketimi” vs. sayılabilir.

Mekânın tüketimi, bireylerin mekânları nasıl deneyimlediği ile de ilgilidir. Edward Relph, yerin anlamını ve bireylerin yerle olan ilişkilerini incelerken, mekânın deneyimlenmesinin bireylerin kimlikleri üzerindeki etkisini vurgular. Mekânın deneyimlenmesi, bireylerin duygusal bağlar kurmasına ve yer bağlılığı (place attachment) geliştirmesine yol açabilir.

Örneğin Edward Relph'un "Place and Placelessness" eseri, yer fenomenolojisi üzerine klasik bir çalışma olarak kabul edilmektedir ve yer olgusunu inceleyen birçok çalışmayı etkilemiştir. Kitap, yerin kalıcılığını üç bileşenle tanımlar: fiziksel ortam, etkinlikler ve olaylar (Seamon & Sowers, 2008).

Henri Lefebvre, mekânın sosyal bir ürün olduğunu ve toplumsal ilişkiler tarafından şekillendirildiğini savunur. Mekânın tüketimi, bireylerin mekânı nasıl deneyimlediği ve bu deneyimlerin toplumsal yapılarla nasıl etkileşimde bulunduğu ile ilgilidir. Lefebvre, mekânın sadece fiziksel bir alan değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir yapı olduğunu vurgulamıştır (Lefebvre, 1991, 26).

Manzo ve Wright (2024, 3),  yer bağlılığı (place attachment) kavramını ele alır ve bireylerin belirli yerlerle olan duygusal bağlarını anlamak için çeşitli teorik ve metodolojik yaklaşımlar sunmuştur.

Marc Augé (1995, 77), modern toplumda "non-place" (yer olmayan) kavramını tanıtarak, geçici ve kimliksiz mekânların bireyler üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu tür mekânlar, bireylerin kimliklerini ve sosyal ilişkilerini zayıflatabilir, çünkü bu mekânlar genellikle geçici ve anonim bir deneyim sunar.

Cresswell (2004), yer kavramını tarihsel ve kültürel bağlamda ele alarak, yerin sosyal ve politik boyutlarını incelemiştir.

Bachelard (1994, 6), mekânın bireylerin hayal gücü ve duygusal deneyimleri üzerindeki etkisini araştırmıştır.

Yi-Fu Tuan (1977, 6), mekân ve yer arasındaki ilişkiyi ele alarak, insanların mekânı nasıl deneyimlediğini ve yerin anlamını nasıl oluşturduğunu ele almıştır.

David Harvey (2012, 2020, 2020), mekânın kapitalist üretim süreçleriyle nasıl şekillendiğini inceleyerek,  mekânın tüketiminin, ekonomik faktörler tarafından belirlendiğini ve bu sürecin mekânın değerinin artırılması ve kâr elde edilmesi amacıyla yönetildiğini ileri sürmüştür. Harvey, mekânın sadece bir arka plan değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal ilişkilerin dinamik bir parçası olduğunu savunur.

Bu gibi görüş ve yaklaşımlar, yer ve yerleşiklik konularında farklı bakış açıları ve derinlemesine analizler sunarak bu alandaki akademik tartışmalara önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Özellikle sürdürülebilir mekân tüketimi, çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde mekânların nasıl kullanılması ve yönetilmesi gerektiği konusunda önemli bir tartışma konusudur. Bu konuda yapılan çalışmalar ve ileri sürülen görüşler, mekânların verimli kullanımı, çevresel etkilerin azaltılması ve toplumsal adaletin sağlanması gibi konuları kapsamaktadır. Bu alanda özellikle yer değişikliği ve peyzaj değişiminin bireylerin kültürel kimliğine ve aidiyet duygusuna etkileri tartışılan bir konudur.

Bu konuda Türkiye’de yaşanan en önemli örnek Hasankeyf yerleşmesidir.

Antik Hasankeyf, kale yerleşmesinin jeopolitik konumu ve barındırdığı yapılar, çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir. Hıristiyanlık Dönemi'nde Hasankeyf, Sâsânîler ve Bizanslıların hâkimiyetini yaşamıştır. M.Ö. 4. yüzyılda Bizanslılar tarafından güvenli bir kale inşa edilmesi nedeniyle bölge uzun süre Bizanslılar tarafından savunulmuştur. Hasankeyf, M.S. 639 yılında Emevîler tarafından fethedilmiştir. Daha sonra sırasıyla Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklar, Eyyubiler ve Osmanlılar bölgeye hükmetmişlerdir. Artuklar dönemi Hasankeyf'in altın çağıdır. Bu dönemden kalan birçok tarihi eser bulunmaktadır (Link 1).

Hasankeyf, uzun süre Anadolu platosu ile Mezopotamya arasında kültürel sınır görevi gördü ve İpek Yolu boyunca müstahkem bir kale ve ticaret merkezi olarak varlığını sürdürdü. Marco Polo muhtemelen Çin'e giderken burada Dicle'yi geçti. Ancak on dördüncü yüzyıldaki Moğol istilasının ardından Hasankeyf önemini yitirmeye başladı (Link 2).

1967 yılında devlet tarafından mağaralarda yaşayan insanların tahliyesi amacı ile 245 adet sosyal konut yapıldı. Bu dönemde mağaraların boşaltılması ile çevre yerleşmelerden de göç başladı.

Hasankeyf, 1926 yılında Mardin İli Gercüş İlçesine bağlı bir bucak iken, 1972 yılında belediye teşkilatı ve 1990 yılında ilçe teşkilatı kuruldu. Hasankeyf ilçe merkezinin 1978 yılında SİT alanı ilan edilmesi ile nüfus azalmaya başladı. Aradan geçen yaklaşık yarım yüzyıllık zaman içinde Ilısu Barajı Projesi ile ilgili gelişme ve tartışmalar, ilçede geleceğe dönük belirsizlik ve karamsarlığa neden oldu, bu da ilçede yaşanan göçü büsbütün arttırdı (Ergin Yıldırım, 2006, 87).

Ilısu Barajı’nın yapımı nedeniyle Hasankeyf ve çevresinde baraj etkileşim alanında Bakanlar Kurulu Kararıyla 2004 yılında koruma ve kurtarma amaçlı arkeolojik çalışmalar başlatıldı. Bu çalışmalar kapsamında 2004 yılından 2017 yılına kadar farklı alanlardaki 47 lokasyonda arkeolojik kazı ve sondaj çalışması yürütüldü. Bu çalışmalar sonucunda çok sayıda eser orijinal halleri ile Hasankeyf Müzesine ve arkeopark alanına taşındı (Öztürk, (2024, 12).

GAP kapsamında Dicle Nehri üzerine inşa edilen Ilısu Barajı'nın temel amacı enerji üretimi ve bulunduğu bölgenin sulama imkanlarını artırmaktır. Proje, 1988 yılında finans programına alınmasıyla gündeme gelmiş ve hem yerel halkın hem de aktivistlerin büyük tepkisini çekmiştir. Doğal ve kültürel mirası büyük ölçüde etkilemiş, uluslararası su paylaşımı konusunda sıkıntılar yaratmış ve yerel halkı göç etmeye zorlamış olan Ilısu Barajı'nın inşaatı 2018 yılında tamamlandı (Akcan ve diğ., 2020).

Baraj yapımı ile bölgede 1 ilçe, 30 köy ve 49 mezrada (toplam 187 yerleşim) yaşayan yaklaşık 20 bin nüfus göç etmek zorunda kaldı.  1. derece arkeolojik sit alanı olan Hasankeyf yerleşimi sular altında kaldı. HES ile sadece Hasankeyf ilçesi değil, baraj gölü altında kalan 300 kadar höyük ve sit alanı da etkilendi. Önerilen çözüm ise baraj sahasında bulunan eserlerin yeni Hasankayf yerleşmesinde “Arkeolojik Park ve Açık Hava Müzesi” olarak düzenlenen alana taşınması veya sergilenmesi idi. Ilısu Barajı kültürel varlıkları koruma ve kurtarma çalışmaları kapsamında, Zeynel Bey Türbesi ve diğer bazı tarihi eserler Türkiye'de ilk defa uygulanan yöntemle baraj gölü alanından çıkarılıp 2 kilometre öteye taşınarak Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı'na yerleştirildi. Bu düzenlemeyle Hasankeyf yeni kültürel park alanının Türkiye ve dünya ülkeleri için kültür ve turizm cazibe merkezi olacağı ileri sürüldü (Akkaya ve diğ., 2009).

Hasankeyf ve çevresi sadece tarihi ve kültürel miras açısından değil aynı zamanda doğal jeomiras açısından da zengin bir yapıya sahiptir. Kaybolacak doğal ortam bileşenlerini tespit etmek amacıyla, kurtarma kazıları yanında jeomorfoloji projeleri de gerçekleştirildi.

Yeni yerleşim, eski Hasankeyf'in kuzeyinde Raman Dağı güneyinde bir etek ovası üzerinde yeni bir konseptle inşa edildi. Tarihi kalıntıların bir kısmı yeni alana taşındı. Yerleşme ve yaşam tarzı büyük bir dönüşüm geçirdi. Sadece yerinden edilen yerleşik halk açısından değil, eski Hasankeyf'i bilenler için de önceki peyzaj ile bireyler arasında güçlü duygusal bir bağ bulunduğundan yeni Hasankeyf büyük bir dirençle karşılaştı.

Bu çalışma coğrafi bağlamda yukarıda bahsedilen mekân ile ilgili modern tartışmalar ışığında, Hasankeyf ve çevresi örneğinde, mekânsal değişimlerin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ve doğa ile insan arasındaki ilişkiyi incelemek, peyzaj değişiminin toplumsal ve kültürel boyutlarını da ele alarak, bu alandaki literatüre katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

 

2. YÖNTEM

2.1. Araştırma Modeli

Bu araştırmada ardışık kesitsel tarama modeli benimsenmiştir. Modelde kullanılan veriler benzer demografik özelliklere sahip farklı grupların farklı zaman dilimlerindeki yanıtlarına dayanır. Bu model belirli bir algının zaman içindeki değişimini incelemeye odaklanır (Babbie, 2020). Ancak bu araştırmada zamansal karşılaştırma yapılmamıştır. Bu tercihin iki önemli nedeni vardır: (I) Verilerin toplandığı tarihler (2022 Sonbahar ve 2023 Sonbahar), Ilısu barajı faaliyete geçtikten iki yıl sonraki ardışık yıllardır. Anketin uygulandığı dönemlerde Hasankeyf’te doğal ve beşerî ortamda anlamlı bir fark yoktur. (II) Araştırmada iki ayrı öğrenci grubundan (32 ve 48 kişiden oluşan iki öğrenci grubu) toplanan yanıtlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Likert ölçeğinde hazırlanan on iki sorunun iki gruba ait yanıtlarının ortalamaları arasında 0.05 anlamlılık düzeyinde farklılık olup olmadığı sınanarak bu sonuca ulaşılmıştır. Örneklem büyüklüğü farklı yanıtlar normal dağılıma sahip olmayıp varyansları da farklı olduğu için Mann-Whitney U testi ile sınanmıştır (Technology Networks, 2022; Gümüş, 2019). 

 

2.2. Verilerin Analizi

Anketle toplanan veriler Microsoft Excel ve IBM SPSS Statistics Data Editor kullanılarak aşağıda verilen altı aşamada çözümlenmiştir:

§  Demografik verilerin analizi,

§  Güvenirlik analizi,

§  Keşfedici faktör analizi,

§  İçerik analizi,

§  Anket Yanıtlarının Tanımlayıcı istatistiksel analizi,

§  Grupların karşılaştırılması

 

2.3. Veri Toplama Aracı   

Çeşitli nedenlerle geniş ölçekli değişikliğe uğrayan yerleşmeler/mekânlarla ilgili toplanan veriler, değiştirilen mekânın fiziksel, duygusal ve toplumsal etkilerini anlamaya yönelik önemli ipuçları sağlayabilir. Ilısu Barajı su tutmaya başladıktan sonra Eski Hasankeyf’in değişen peyzajı ve yeni yerleşim alanının bıraktığı izlenimlerle ilgili, çoğunluğu lisans düzeyinde, seksen üniversite öğrencisi katılımcıdan anket aracılığıyla veri toplanmıştır. Ankete katılanlar Dicle Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde öğrenci olmakla birlikte önemli bir bölümü Coğrafya Öğretmenliği öğrencilerinden oluşmaktadır. Likert ölçeği (beşli), açık uçlu ve karşılaştırma sorularıyla, değiştirilen mekânın nasıl algılandığını değerlendirmeyi amaçlayan bu araştırmada katılımcılardan ayırt edici demografik veriler de toplanmıştır.  

Bu tür bir anketin, değişen çevresel koşulların ve yapısal değişikliklerin nasıl algılandığına dair önemli bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir. Anket, eski ve yeni yerleşmenin bağlantısı, doğal ve tarihi alanların tahribatı, nostalji, estetik algısı, yerleşme fonksiyonu, hissiyat ve uyum temalarına odaklanarak değişen mekân algısını değerlendirmeyi hedeflemektedir. 

2.3.1. Güvenirlik Analizi

Bir ankette veya Likert tipi ölçeklerde güvenilirliği değerlendirmek için Cronbach’s Alpha iç tutarlılık katsayısı yaygın olarak kullanılan bir istatistiktir (Tavakol&Dennick, 2011; Kılıç, 2016). Literatürdeki genel uzlaşıya göre, alfa değeri 0.7’nin üzerindeyse ölçeğin güvenilir olduğu kabul edilir (Tablo 1). Bu araştırma için hazırlanan ve on iki önermeden oluşan Likert tipi ankete verilen cevaplara göre Cronbach’s Alpha değeri 0.79 hesaplanmıştır (iyi düzeyde güvenilir). Bu sonuç, anketin tutarlı olduğunu ve birlikte ölçmek istediği mekân algısındaki değişimi iyi düzeyde ölçtüğünü gösterir.

Tablo 1: Cronbach's Alpha Ölçeği ve Değerlendirme Aralıkları.

Alpha Aralığı

Güvenilirlik Seviyesi

> 0.90                

Mükemmel

0.80- 0.89

Çok iyi

0.70- 0.79

İyi (Kabul Edilebilir)

0.60- 0.69

Orta düzeyde güvenilir

< 0.60

Düşük güvenilirlik (iyileştirme gerekebilir)

 

2.3.2. Keşfedici/Açımlayıcı Faktör Analizi

Likert ölçeğinde hazırlanan testin alt temalara ayrılıp ayrılmadığı, eğer belirgin alt temalar varsa bunların hangileri olduğuna yönelik bir dizi çözümleme yapılmıştır. Öncelikle anket yanıtlarının yapısal olarak keşfedici faktör analizine uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla bir dizi ön çözümleme yapılmıştır.

İlk aşamada, test edilen on iki önermenin genel bağlam içinde hangi kavramlar altında ele alınabileceği belirlenmiş ve bu kavramlar adlandırılmıştır. Bunların; (I) modernlik ve mekânsal düzenlemeler/mekânın tüketimi, (II) doğal süreçler ve sosyal bağlantılar, (III) insan kontrolü ve doğaya karşı güç şeklinde belirgin temalarla ilişkili olduğu değerlendirilmiştir. Nitekim daha sonraki çözümleme adımlarında üç faktöre uygun yük dağılımları elde edilmiştir.

İkinci aşamada örneklemin faktör analizine uygun olup olmadığına, örneklemin yeterli olup olmadığına karar vermek için KMO (Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy) ve Bartlett’s Sphericity (küresellik) istatistiği hesaplanmıştır. Hesaplamalar sonucunda elde edilen katsayılar, veri matrisinin analize uygunluğu ve veri yapısının faktör çıkarmaya elverişliliği hakkında bilgi verir. KMO testi için 0.60’tan yüksek değerlere ve Bartlett için değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmasına ihtiyaç vardır (Büyüköztürk, 2004). Test sonucunda bulunan KMO katsayısı, 0.756’dır. Bu değer, örneklemin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir. 0.70-0.79 arası bir katsayı ‘iyi’ bir uygunluk düzeyi olarak kabul edilir. Bartlett istatistiği (yaklaşık chi-square: 279,102 ve p <0,001) korelasyon matrisinin birim matris olmadığını, değişkenler arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, KMO değeri ve Bartlett testi sonuçları, verinin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir. Bu aşamadan sonra özdeğerler (eigenvalues) ve varyans açıklama oranları incelenerek kaç faktör kullanılacağına karar verilmiştir.

Varyans açıklama oranlarını, özdeğer>1 kriterine göre (Yaşlıoğlu, 2017) değerlendirdiğimizde üç faktörün bu koşulu sağladığı görülmüştür:

§  Faktör I (modernlik ve mekânsal düzenlemeler/mekânın tüketimi): 3,946 (açıklanan varyans %32,88)

§  Faktör II (doğal süreçler ve sosyal bağlantılar): 1.809 (açıklanan varyans %15,08)

§  Faktör III (insan kontrolü ve doğaya karşı güç): 1.139 (açıklanan varyans %9.50)

Yukarıdaki üç faktör, toplamda %57.46 varyansı açıklamaktadır. Sosyal bilimlerde genellikle toplam varyansın en az %50’sini açıklamak yeterlidir (Yaşlıoğlu, 2017). Anketteki önermelerin hangi faktörlere yüklendiğini, faktör yükü ≥ 0.4’ten büyük olanlar dikkate alınarak kontrol edildi. Yüksek yüklerin (0.6≥) birden fazla faktöre yansımadığı gözlendi.

Aşağıda her faktöre yüksek yüklenen anket önermeleri ve yükleri (parantez içinde) gösterilmiştir.

Faktör I: Modernlik ve mekânsal düzenlemeler/mekânın tüketimi

§  Yeni ve modern mekânlar insanı daha çok mutlu eder (0.822).

§  Tarihsel geçmişi olan mekânlardaki etkileyici atmosfer, onların ruhuna uygun mimari düzenlemelerle devam ettirilebilir (0.756).

§  Yeryüzünde insan müdahalesi ile yapılan mekânsal değişim ve düzenlemeler genellikle iyi sonuçlar doğurur (0.713).

§  Tarihsel ve arkeolojik alanlarda meydana gelen tahribat, modern müzecilik ve mimariyle telafi edilebilir (0.712).

§  Mekânsal ve mimari değişimler insan psikolojisini olumlu yönde etkiler (0.649).

§  Yeni ve modern mekânlar gezi sahasının popülerliğini artırır (0.638).

Bu faktör, modern mimari ve mekânsal düzenlemelerin insan mutluluğu, psikolojisi ve popülerlik üzerindeki etkilerine odaklanır. Modern düzenlemelerin, tarihi mekânların korunması ve yeniden kullanımı üzerindeki etkilerini içerir. Mekânların tüketime yönelik modernleşmesi ve çekici hale getirilmesi bu faktörde ana temalardan biri olarak öne çıkar. 

Anket yanıtlarının tanımlayıcı istatistikleriyle birlikte Faktör I değerlendirildiğinde, ifadelere ‘katılmama’ eğiliminin baskın olduğu görülür. Bu durum, katılımcıların modernlik, mekânsal düzenleme ve mekânın tüketimi temasına eleştirel bir perspektiften baktığını gösterir. İnsan-mekân ilişkisine bu eleştirel yaklaşım, mekânsal düzenlemelerin genellikle insan mutluluğu ve mekânın anlamını artırdığı varsayımına katılmadıklarının bir göstergesidir. Başka sözlerle, modern düzenlemelerin estetik ya da işlevsellik açısından yetersiz görüldüğü, tarihsel mekânların ruhuna uygun olmadığı algısını yansıtmaktadır. Katılımcıların, tarihsel ve kültürel mekânlara yapılan müdahalelerin, bu mekânların otantik değerini zedelediğine inandığı sonucuna da varmak mümkündür. Özellikle "modern mimariyle telafi" veya "etkileyici atmosferin korunması" gibi kavramlara karşı eleştirel tutum sergilemeleri bunun bir kanıtıdır. Ayrıca katılımcıların, modern mekânsal düzenlemeleri yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal bağlamda da sorguladığı anlaşılmaktadır. Bu durum, modern düzenlemelerin bireylerin toplumsal kimliğiyle çeliştiği ya da "tüketim odaklı" olarak görüldüğü bir algıya işaret etmektedir. Genel kanının oluşmasında mekânsal düzenlemelerde halkın görüşlerine ve katılımına yeterince önem verilmediği düşüncesi yatıyor olabilir. Sonuçta "katılım eksikliği" kaynaklı bir hoşnutsuzluğun, modern düzenlemelere yönelik genel bir ret tutumuna dönüşmesine neden olduğu anlaşılmaktadır.

Faktör II: Doğal süreçler ve sosyal bağlantılar

§  Mekânsal düzenlemeler doğal süreçleri kesintiye uğratır (0.666).

§  Yerleşim birimleriyle sakinleri arasında duygusal bir bağ vardır (0.665).

§  İnsan doğayı değiştiren ve düzenleyen en önemli unsurlardan biridir (0.624).

§  Ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar nedeniyle doğal ve kültürel çevrenin değişimi kaçınılmazdır (0.609, 0.438).

Bu faktör, mekânsal düzenlemelerle doğal süreçlere müdahale ve yerleşim birimlerinin sosyal bağları güçlendiren rolü üzerinde durur. Doğal çevrenin korunması ve toplumsal yapıların sürdürülebilirliği arasındaki ilişkiyi temsil eder.

Faktör II'ye ilişkin ifadeler, tanımlayıcı istatistiklerden kontrol edildiğinde "katılıyorum" veya "kesinlikle katılıyorum" eğiliminin baskın olduğu gözlenmektedir. Bu, katılımcıların ‘doğa ile ilişki ve duygusal bağ’ temasıyla güçlü bir uyum içinde olduklarını ve bu kavramları olumlu değerlendirdiklerini gösterir. Doğanın korunması ve insanın doğayla uyumlu bir şekilde hareket etmesi gerektiğine dair görüşün egemen olduğu sonucu çıkarılabilir. Bu durum, katılımcıların doğal süreçlere müdahale edilmesinden rahatsızlık duyduklarını veya doğanın insan yaşamındaki yerini önemli gördüklerini ifade eder. Katılımcılarda söz konusu eğilimin gelişmesi, insanların doğal çevreye uyum sağlama ve doğal düzeni bozmanın olumsuz etkilerinden kaçınma konularında bilinçli olduklarına işaret etmektedir. Ayrıca katılımcıların/öğrencilerin çoğunun doğa bilimleriyle ilişkili bir disiplin olan Coğrafya Eğitimi kökenine sahip olması bunu desteklemektedir. Ulaşılan bulgular, doğayı ‘insan müdahalesinden bağımsız bir değer’ olarak gören bir bakış açısına işaret etmektedir. Bu durum, doğal çevreye verilen değerin sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve kültürel bağlamda da derin olduğunu ortaya koyar. Katılımcılar arasında doğal çevreye karşı toplumsal sorumluluk bilincinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Bu, doğayı koruma, doğal süreçlere saygı gösterme ve çevre bilincinin grupta yaygın olduğu bir durumu temsil eder. "Yerleşim birimleriyle sakinler arasında duygusal bağ vardır" ifadesinin yüksek onay alması, katılımcıların yaşadıkları çevreyle kişisel ve duygusal bir bağ kurduklarını ve bu bağın mekânın anlamını derinleştirdiğine yönelik diğer bir göstergedir.

Faktör III: İnsan kontrolü ve doğaya karşı güç

§  İnsan doğa üzerinde mutlak kontrol sahibidir (0.763).

§  Gezi sahası insanın doğa karşısında gücünü gösteren güzel bir örnektir (0.755).

Bu faktör, insanın doğa üzerindeki gücünü ve kontrol yeteneğini vurgular. İnsan merkezli bir bakış açısından doğanın düzenlenmesi ve yönetilmesi temasını ön planda tutar.

Bu faktöre ilişkin ifadelere ‘kararsızım’ ya da ‘katılıyorum’ yönünde eğilim göstermesi, katılımcıların ‘insanın doğa üzerindeki gücü ve kontrolü’ temasıyla ilgili tutumlarının net olmadığını, ancak hafif bir olumlu değerlendirme eğiliminde olduklarını gösterir. Katılımcıların kararsız yanıtları, insanın doğa üzerindeki gücü ve kontrolü konusunda tam bir fikir birliği olmadığını gösterir. Bu, temanın bir miktar karmaşık ve bireysel yorumlara açık olduğu anlamına gelir. ‘Katılıyorum’ yanıtlarının kararsızlara göre biraz daha yüksek olması, katılımcıların insanın doğayı yönetme kapasitesini kısmen kabul ettiklerini ve bu konuda bir miktar iyimserlik taşıdıklarını göstermektedir. Bu tutum aynı zamanda doğanın insan kontrolü altında olduğu düşüncesine sınırlı bir destek anlamına gelir. Katılımcılar, insanın doğa üzerinde güçlü bir etkisi olduğunun farkındadırlar ancak bu gücün nasıl kullanılacağı konusunda endişeliler. Bu, doğanın tamamen kontrol edilmesi yerine, dengeli bir yaklaşıma duyulan ihtiyacı işaret etmektedir.

 

2.4. Çalışma Grubu

2.4.1. Demografik Özellikler

Yeni Hasankeyf ve yakın çevresi, Ilısu Barajı su tutmaya başladıktan sonra da kurtulan/kurtarılan eski kalıntıları görmek isteyenlerin ilgisini çekmeye devam etmiştir. Dicle Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde farklı eğitim düzeylerinde okuyan öğrencilerine, yeni çehresiyle Hasankeyf gezdirildikten sonra, değiştirilen mekân algısını ölçmek ve değerlendirmek amacıyla uygulanan anketten toplan demografik veriler aşağıda sunulmuştur.

%65’i kadın, %35’i erkeklerden oluşan katılımcıların %83.75’i lisans düzeyindeki öğrencilerden (bir katılımcı Coğrafya Öğretmenliği lisans mezunu olup bu kategoride değerlendirilmiştir), %16.2’i ise yüksek lisans öğrencilerinden oluşmaktadır. Katılımcıların %67.5’i Coğrafya Öğretmenliği, %32.5’i ise diğer bölümlerin öğrencilerinden oluşmaktadır (Tablo 2).    

Tablo 2: Cinsiyet ve Eğitim Durumu


2.4.2. Katılımcıların Hazırbulunmuşluk Düzeyleri

Bu araştırma için hazırlanan anketteki hazırbulunmuşluk soruları, katılımcıların Hasankeyf’teki doğal ve kültürel çevre değişimine ilişkin mevcut bilgilerini ve tutumlarını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Katılımcıların ön bilgilerini değerlendirmek, araştırma sonuçlarını daha iyi yorumlama, hedef evrenin daha iyi tanımlanması ve yanıtların tutarlılığını kontrol etmek, bulguların doğruluğunu ve anlamlılığını artırmaya yönelik önemli avantajlar sağlamıştır. Katılımcıların ön bilgileri aşağıdaki sorular ve yanıtlara göre değerlendirilmiştir:

“Daha önce ziyaret edilen alanı gezdiniz mi?” sorusuna 41 kişi evet, 39 kişi ise hayır yanıtı vermiştir (Tablo 7).

“Gidilecek yerlerle ilgili bir ön araştırma yaptınız mı?” sorusuna 62 kişi evet, 18 kişi ise hayır yanıtı vermiştir (Tablo 8).

“Gezi alanını daha önce hangi yönleriyle tanıyordunuz?” Sorusu en çok yanıt verilen şıklara göre Tablo 3’deki gibidir:

  

Tablo 3: “Gezi Alanını Daha Önce Hangi Yönleriyle Tanıyordunuz?” Sorusuna Verilen Yanıtlar.

Değer

Sıklık

Tarihsel geçmişiyle

18

Özgün doğal özellikleriyle

10

Arkeolojik ve mimari yapılarıyla

9

Tarihsel geçmişiyle

7

Özgün doğal özellikleriyle

6

 

“Gezi alanını ilk gördüğünüzde sizde bıraktığı etkileri nasıl tanımlarsınız?” Sorusuna verilen yanıtlar ise en çok cevap verilen şıklara göre Tablo 4’teki gibidir:

 

Tablo 4: “Gezi Alanını İlk Gördüğünüzde Sizde Bıraktığı Etkileri Nasıl Tanımlarsınız?” Sorusuna Verilen Yanıtlar.

Değer

Sıklık

Hayranlık

11

Hayal Kırıklığı, Burukluk

9

Burukluk

8

Şaşkınlık, Hayal Kırıklığı

4

Şaşkınlık, Burukluk

4

 

Etik kurul izni

Araştırma, T.C. Dicle Üniversitesi Rektörlüğü Hukuk Müşavirliği Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu tarafından 06.12.2022 tarih, E-14679147-663.05-405475 sayılı yazı ve 404077 sayılı oluru gereğince etik açısından uygun bulunmuştur.

3. BULGULAR

3.1. İçerik Analizi

İçerik analizi için açık uçlu sorulara (gezi sahası ile ilgili akılda kalan beş anahtar sözcük) verilen katılımcı yanıtları incelenerek ortak temalar ve anahtar kelimeleri belirlenmiştir. Ana temalar alt temalara sahip olmakla birlikte yanıtlar birleştirilerek frekansları Tablo 5’te gösterilmiştir.

 

Tablo 5: Katılımcı Yanıtlarında Öne Çıkan Temalar, Anahtar Kelimeler ve Frekansları.


Katılımcılar Hasankeyf’in tarihsel ve kültürel önemini sıkça vurgulamışlardır. Tarihi/arkeolojik bulgular ve mimari yapıların taşınması oldukça ilgi görmüştür. Ilısu barajının doğal çevreye/ekosisteme etkileri, en çok dile getirilen konular arasındadır. Hasankeyf müzesinin yapısı ve sergilenen eserlerin niteliği katılımcılar tarafından önemli bulunmuş, ancak bazı katılımcılar müze içeriğini yeterli/kapsamlı bulmamıştır. Yöredeki jeomorfolojik unsurlar turistik açıdan çekici bulunmuştur. Toplu konutlar ve yerleşme mimarisi genel olarak eleştirilmiş, beğeni almamıştır. Hasankeyf’teki tahribat ve tarihsel kayıplar katılımcılarda üzüntü ve burukluk yaratmış, bazılarında şaşkınlık ve korkuya neden olmuştur. Tekne gezintisi ve genel turizm faaliyetleri pozitif algılanmış ancak yeni ve yapay çevre katılımcılardaki negatif duyguları bastıramamıştır.

Kadın ve erkek katılımcı yanıtlarında hangi temaların ve ifadelerin daha sık kullanıldığına bakılarak cinsiyet farkının etkisi de ayrıca çözümlenmiştir. Buna göre, her iki grupta da tarih, tahribat, baraj, müze gibi kavramlar belirgin biçimde öne çıkmaktadır. Ancak erkek katılımcılar ‘jeomorfolojik ve arkeolojik unsurlar’ gibi Fiziki Coğrafya terimleri ve diğer bilimsel terimlere odaklanırken, kadın katılımcılar ‘huzur’ ve ‘ekosistem’ gibi duygu ve doğa temalarına vurgu yapmıştır. Erkekler sosyal eleştiriyi daha belirgin şekilde ifade ederken kadınlar kişisel ve duygusal ifadeleri daha sık tercih etmiştir.

Kullanılan anahtar kelimelerin sıklığını esas alan bir kelime bulutu oluşturulduğunda şekil 1’deki resim oluşmaktadır.

Şekil 1: Katılımcıların Gezi Sahası ile İlgili Kullandıkları Anahtar Sözcüklerin Frekansına Göre Oluşturulan Kelime Bulutu (Link 3).

Frekansı en yüksek sözcük “Müze” dir (21). Müzeyi izleyen en sık tekrarlanan sözcükler, tarih (20), baraj (18), Raman ve Dağ (14), Hasankeyf (13), petrol (12), fay (10), tekne (7) sözcükleridir.

 

3.2.Anket Yanıtlarının Tanımlayıcı İstatistikleri

Değiştirilen mekân algısı, Likert beşli ölçeğiyle ölçülen sürekli değişkenlere (Kesinlikle katılmıyorum: 1, Katılmıyorum: 2, Kararsızım: 3, Katılıyorum: 4, Kesinlikle katılıyorum: 5) bağlı olarak çözümlendi. On iki önermeden oluşan anketteki her önermenin yanıtlarına göre ortaya çıkan genel eğilimleri saptamak için ortalama, mod ve medyan değeri; yanıtların ne ölçüde farklılık gösterdiğini anlamak için de standart sapma hesaplanmıştır. Önermelerin yanıtları için tanımlayıcı istatistiklere göre hesaplanan hata payının sosyal bilimlerde ve benzer araştırmalarda kabul edilebilir sınırlar olan ±0.3 ile ±0.5 arası değerlerden (Fowler, 2014) daha iyi bir ortalamaya (±0.26) sahip olduğu gözlenmiştir (Tablo 6).  

 

Tablo 6: Likert Tipi Soruların Yanıtlarının Tanımlayıcı İstatistikleri.

Önerme no

Varyans

Standart Sapma

Ortalama

Mod

Medyan

Hata payı

1

1.04

1.02

2.10

2

2

0.22

2

0.96

0.98

4.24

5

4.5

0.21

3

1.13

1.07

4.13

5

4

0.23

4

1.65

1.28

3.66

4 ve 5

4

0.28

5

1.05

1.02

1.89

1

2

0.22

6

1.45

1.20

2.46

1

2

0.26

7

1.34

1.16

4.31

5

5

0.25

8

1.67

1.29

3.98

5

4.5

0.28

9

1.80

1.34

2.28

1

2

0.29

10

1.57

1.25

2.43

1

2

0.27

11

1.95

1.40

2.85

1 ve 2

3

0.31

12

2.10

1.45

3

4

3

0.32

 

"Yeryüzünde insan müdahalesi ile yapılan mekânsal değişim ve düzenlemeler genellikle iyi sonuçlar doğurur” önermesine (1) katılımcıların çoğunluğunun katılmadığını, insan müdahalesinin genellikle iyi sonuçlar doğurmadığı yönündeki yanıtlar ağırlıktadır. Mod ve medyan değerleri de bunu desteklemektedir. Standart sapmanın görece düşük olması, olumlu yanıtların çok az veya hiç olmadığını gösterir.

Katılımcılarda bu görüşün baskın olması bölgede daha önce deneyimlenen benzer mekânsal müdahalelerin çevresel ve sosyal etkileriyle ilgili olabilir. Nitekim yeni Hasankeyf ile ilgili ilk izlenimlere yönelik açık uçlu soruya alınan cevaplarda “hayal kırıklığı, burukluk, şaşkınlık, tahribat” gibi öğeler öne çıkmıştır. 

Doğal ortam bileşenlerinin dış zorlamalara maruz kalması, Hasankeyf örneği üzerinden “Mekânsal düzenlemeler doğal süreçleri kesintiye uğratır” önermesinin (2) yanıtlarına göre değerlendirilmiştir. Birbiriyle oldukça tutarlı ortalama, mod ve medyan değerlerine göre mekânsal düzenlemelerin doğal süreçleri kesintiye uğrattığı görüşünde güçlü bir fikir birliği vardır. Ayrıca bu durum, çevresel etkilerin ve sürdürülebilirliğin önemine dair bir farkındalık olduğunu ortaya koymaktadır. Yanıtların dağılımındaki düşük varyans değeri bunun önemli bir göstergesidir.

İnsanların doğal çevreyi değiştirme ve düzenleme kapasitesiyle ilgili “İnsan doğayı değiştiren ve düzenleyen en önemli unsurlardan biridir” önermesine (3) verilen yanıtlar, çoğunluğun bu önerme hakkında olumlu bir görüşe sahip olduğunu göstermektedir. Medyanın moddan düşük olması, bazı katılımcıların kararsız olduğu veya olumsuz yanıtlar verdiğini göstermektedir. Ancak hata payının ve varyansın düşük olması, katılımcıların büyük oranda bu önerme ile hemfikir olduğunu gösterir.

Katılımcıların önemli bir kısmı “Ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar nedeniyle doğal ve kültürel çevrenin değişimi kaçınılmazdır” önermesine (4) katılmaktadır. Ortalama ve medyan, yanıtların ağırlıklı olarak ‘kararsız’ ile ‘katılıyorum’ arasında yoğunlaştığını ancak mod değerlerinin ‘katılıyorum’ ve ‘tamamen katılıyorum’ olması, önerme hakkında genel bir olumlu fikir birliği olduğunu, dolayısıyla bu durum, çevresel değişimlerin ekonomik ve sosyal faktörlerle sıkı bir ilişki içinde olduğu düşüncesinin baskın olduğunu göstermektedir. Standart sapmanın 1.28 olması, yanıtlarda orta düzeyde bir çeşitliliğe işaret etse de genel eğilimi değiştirecek bir varyasyondan söz etmek mümkün değildir.   

Yeni Hasankeyf üzerinden, yeni ve modern mekânların insanı daha çok mutlu ettiği düşüncesi (5), kabul görmemiştir. Yanıtların ortalaması ‘kesinlikle katılmıyorum’ ile ‘katılmıyorum’ arasındadır. Mod ve medyan değerleri de ortalamayı desteklemektedir. Ayrıca standart sapmanın da oldukça düşük olması, yanıtların çoğunun ortalama etrafında toplandığını, konuyla ilgili katılımcı görüşleri arasında fazla bir farklılık olmadığını göstermektedir.

Tablo 7. Eski Hasankeyf’i Ziyaret Edenler/Etmeyenler.

Cinsiyet

Ziyaret Durumu

Katılımcı Sayısı

%

Erkek

Eski Hasankeyf'i Ziyaret Eden

14

17.5

Eski Hasankeyf'i Ziyaret Etmeyen

14

17.5

Kadın

Eski Hasankeyf'i Ziyaret Eden

27

33.75

Eski Hasankeyf'i Ziyaret Etmeyen

25

31.25

Toplam

 

80

100

 

Katılımcıların yaklaşık yarısı (Tablo 7) Hasankeyf’in eski peyzajını görmemesine rağmen, %77.5’i burasıyla ilgili ön araştırma yaptığı için (Tablo 8) eski ve yeni Hasankeyf’i büyük bir tutarlılıkla değerlendirmiştir. Bu verilere göre yeni/modern Hasankeyf’in katılımcılar üzerindeki etkisinin olumlu olmadığını ve öğrenci grubunun bu tür mekânlarla ilgili olumsuz deneyim ve düşüncelere sahip olduğunu göstermektedir.

Tablo 8. Güncel Hasankeyf’i Ziyaret Etmeden Önce Ön Araştırma Yapanlar/Yapmayanlar.

Cinsiyet

Araştırma Durumu

Katılımcı Sayısı

%

Erkek

Ön araştırma Yapan

26

32.50

Ön araştırma Yapmayan

2

2.50

Kadın

Ön araştırma Yapan

36

45.00

Ön araştırma Yapmayan

16

20.00

Toplam

 

80

100

 

Katılımcıların “Mekânsal ve mimari değişimler insan psikolojisini olumlu yönde etkiler” önermesine (6) olumsuz baktığı, tanımlayıcı istatistiklere göre yanıtlarda bir miktar çeşitlilik olmakla birlikte, ortaya çıkan genel eğilimin bu görüşe katılmama yönünde olduğu görülmektedir. Yeni Hasankeyf algısı ve eski Hasankeyf’in özgün değeri gibi bağlamsal faktörler bu eğilimin ortaya çıkmasını sağlamış olabilir. Bu durum, mekânsal ve mimari değişimlerin etkilerine dair bir sorgulama ve eleştirel bir bakış açısının olduğunun göstergesidir.

Yerleşim birimleriyle sakinleri arasında duygusal bir bağın olduğuna yönelik görüşe (7) oldukça güçlü ve yaygın bir destek verilmiştir. Yanıtların büyük bir kısmının pozitif uçta yoğunlaşması bunun en açık göstergesidir. Standart sapmanın 1.16 olması, katılımcılar arasında genel bir fikir birliği olmakla birlikte küçük bir azınlığın farklı düşüncelere sahip olabileceğine işaret eder. Yanıt çözümlemeleri, katılımcıların çoğunluğunun yerleşmelerle duygusal bir bağ kurduğunu ve bu bağın genellikle güçlü bir şekilde algılandığını, kişilerin yaşadıkları yerlerle olan ilişkilerinin önemine dair bir farkındalık ve güçlü bir aidiyet hissi oluşturduğunu göstermektedir.   

Katılımcıların çoğunluğu günümüz Hasankeyf’i için, insanın doğal ortam üzerindeki gücünü gösteren iyi bir örnek olduğu yönünde görüş bildirmiştir (8.önerme). Yanıtların mod ve medyan değerlerinin yüksek olması (sırasıyla 5 ve 4.5), genel eğilim ve izlenimi önemli ölçüde açıklamaktadır: İnsanın doğal ortamı denetleyen önemli bir müdahale gücüne sahip olduğuna dair kanaatler güçlüdür. Yanıtların ortalaması (3.98) da bunu desteklemektedir. Ancak 1.29’luk standart sapma değeri, bazı katılımcıların bu görüşe karşı tutumlarının kararsız veya katılmama yönünde olduğunu göstermektedir. Nitekim yanıtların %15’i bu görüşe katılmama yönündedir. Dolayısıyla bu kişiler, insan faktörünün olumsuz etkilerinin göz ardı edildiğini düşünmektedir.

Tarihsel ve arkeolojik alanların modern yöntemlerle düzenlenmesi, taşınması veya kalıntıların/buluntuların müzeler ve mimari yaklaşımlar yoluyla sergilenmesi çabaları olumlu bulunmamıştır (9.önerme). Katılımcı yanıtları (ortalama, mod ve medyan), tarihi ve arkeolojik sahaların bozulan ‘in situ’ durumunu müzecilikle telafi etme girişiminin onaylanmadığını göstermektedir. Ancak, 1.34’lük standart sapma, yanıtların ortalama etrafında bir miktar dağıldığını ve katılımcıların tamamen hem fikir olmadığına, bir kısmının kararsız kaldığına bir kısmının da telafi çabalarını olumlu bulduğuna işaret eder. Bu durum müze konseptinin de bir başarısı sayılsa da sonuçlar, tarihi ve arkeolojik sahalardaki tahribatın modern yöntemlerle telafi edilebildiği kanısının güçlü bir kabul görmediğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, tarihi/arkeolojik sahaların düzenlenmesiyle ilgili projelerde toplumsal kabulü artıracak farkındalık kampanyaları düzenlenmeli, katılımcı planlama süreçlerinin ve diğer orijinal yaklaşımların geliştirilmesi faydalı olabilir.

Yeni ve modern mekânların Hasankeyf’in popülerliğini artırdığına yönelik önerme (10), genel olarak kabul görmemiştir (mod: 1, medyan: 2, ortalama: 2.43). Yanıtların büyük bir çoğunluğu ‘kesinlikle katılmıyorum’ ile ‘kararsızım’ arasında yoğunlaşmıştır. Ancak standart sapmanın 1.25 olması, yanıtların orta düzeyde bir çeşitlilik gösterdiğine ve bazı uç yanıtların (katılıyorum, kesinlikle katılıyorum) bulunduğunu gösterir. Nitekim katılımcıların yaklaşık %20’si yeni ve modern mekânların popülerliği artırdığı yönünde görüş bildirmiştir. Bu bulgular, katılımcıların geleneksel ve doğal unsurlara daha çok önem verdiğini, tersine yeni ve modern mekânların benimsenmediğine işaret eder.

İnsan doğa üzerinde mutlak kontrol sahibidir” önermesine (11) verilen yanıtların tanımlayıcı istatistikleri birlikte ele alındığında, katılımcılar arasında önemli bir fikir ayrılığı ve kararsızlığın baskın olduğu görülmektedir. Ortalama ve medyan değeri kararsızlığa işaret ederken, standart sapmanın yüksek olması katılımcı grupta fikir ayrılığının belirgin olduğunu gösterir. Tüm yanıt gruplarının (1-5) ayrı ayrı oransal dağılışlarının birbirine oldukça yakın olması (en fazla %6.25’lik fark) fikir ayrılığını vurgulayan diğer bir bulgudur. Bu sonucun ortaya çıkmasında, doğal ortam üzerinde insanın kontrol yeteneklerinin tartışmalı olması fikri veya bağlama bağlı değerlendirmelerin rolü olabilir. Bu konunun doğası gereği farklı perspektiflerin ortaya çıkması sıra dışı bir durum değildir. Bu sonuçlar, doğa ile insan arasındaki ilişkinin karmaşıklığını ve çevresel konulara dair eleştirel bir bakış açısının olduğunu göstermekte, ayrıca, konunun tartışmalı ve çok boyutlu olduğunu yansıtmaktadır.

Tarihsel geçmişi olan mekânlardaki etkileyici atmosfer, onların ruhuna uygun mimari düzenlemelerle devam ettirilebilir” önermesine (12) verilen yanıtların standart sapması anketteki en yüksek değerdir. Bu durum yanıtların ortalamadan görece geniş bir dağılım gösterdiğine işaret eder. Ortalama ve medyan değeri 3’tür. Standart sapmayla birlikte bakıldığında, görüşlerin iki tarafa (olumlu-olumsuz) yakın oranlarda dağıldığı anlaşılıyor. Nitekim ‘katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum’ yanıtları ile ‘katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum’ yanıtlarının oranları sırasıyla %45 ve %41.25’tir. Bulgulara göre, önerme hakkında net bir fikir birliğinin olmadığı görülmektedir.

3.3. Grupların Karşılaştırılması

Katılımcı grubun demografik ve diğer özelliklerindeki çeşitliliğin yanıt farklılaşmasına neden olup olmadığını çözümlemek için ikişer değişkenden oluşan gruplar oluşturuldu. Likert ölçeğindeki ifadelere alınan yanıtlar arasında anlamlı farklar olup olmadığını sınamak amacıyla ANOVA ile Welch t testinin birlikte uygulanması tercih edildi. Bu testlerden ANOVA, varyansların homojen olduğu varsayımına bağlı olarak doğru sonuçlara ulaşır. Welch testinde ise varyans homojenliği dikkate alınmaz. Bu yaklaşımın pratikte sağladığı avantaj, varyans homojenliğine yönelik ek bir teste gerek kalmamasıdır. Ancak bu da ANOVA ve Welch testlerinin ikisinin aynı ve anlamlı sonuçlara ulaşmasına bağlıdır. İki testin farklı sonuçlara ulaşması durumunda ancak varyans homojenliği testine başvurmak, zamanı daha verimli kullanmaya yöneliktir.

Katılımcıların Likert ölçeğindeki on iki ifadeye verdiği yanıtların ANOVA ve Welch testi çözümleme çıktılarının, görece küçük bir örneklem boyutuna sahip yüksek lisans öğrencileri grubu dışında, tam tutarlı olduğu gözlenmiştir. Yani, bir grup dışında, bir testin iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulmadığı tüm sınamalarda diğer test de aynı sonuca ulaşmış veya fark bulunan tüm durumlarda iki test de aynı sonuca ulaşmıştır. Aşağıda iki değişkenli gruplar şeklinde oluşturulan karşılaştırmaların çözümleme sonuçları verilmiştir.

3.3.1. Yanıtların Cinsiyete Göre Karşılaştırılması

İlk olarak kadın ve erkek katılımcıların yanıtları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı sınanmıştır. ‘Tarihsel geçmişi olan mekânlardaki etkileyici atmosfer, onların ruhuna uygun mimari düzenlemelerle devam ettirilebilir’ önermesi dışındaki diğer tüm önermelere verilen yanıtlar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (Tablo 9). Yukarıda anılan önermeye verilen yanıtların kadın ve erkekler arasında farklılaşması, kadınların erkeklerden daha yüksek puan vermiş olmasıyla ilgilidir. Ayrıca kadın yanıtlarının standart sapması daha düşüktür (Kadın ortalama: 3.31, standart sapma: 1,38; Erkek ortalama: 2.43, standart sapma: 1.45). Bu sonuca göre erkekler ‘katılmıyorum’ ile ‘kararsız’ arasında dururken kadınlar ‘kararsız’ ile ‘katılıyorum’ arasında kalmıştır.

 

Tablo 9: Yanıtların Cinsiyete Göre Karşılaştırılması.

Önerme

Welch Testi (F)

Sig. (p)

Yorum

1

1.194

0.281

Anlamlı fark yok

2

1.440

0.237

Anlamlı fark yok

3

0.240

0.627

Anlamlı fark yok

4

1.749

0.192

Anlamlı fark yok

5

0.059

0.809

Anlamlı fark yok

6

3.123

0.083

Anlamlı fark yok

7

1.837

0.183

Anlamlı fark yok

8

0.154

0.697

Anlamlı fark yok

9

2.399

0.127

Anlamlı fark yok

10

0.145

0.705

Anlamlı fark yok

11

0.001

0.975

Anlamlı fark yok

12

6.912

0.011

Anlamlı fark var

 

3.3.2. Coğrafya Öğretmenliği ile Diğer Lisans Öğrencilerinin Karşılaştırılması

Coğrafya Öğretmenliği lisans öğrencilerinin sayısı aynı bölümden mezun olan bir öğrenciyle birlikte 45’tir. Diğer lisans grubunda ise aralarında Hukuk, İlahiyat gibi çeşitli bölümlerden ve ayrıca biri Ön Lisans olmak üzere 22 öğrenci bulunmaktadır. Hem ANOVA hem Welch testinin sonuçlarına göre, tüm yanıtlar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 10). Buna göre, gruplar arasında bir uyum olduğu düşünülebilir.

Tablo 10: Coğrafya Öğretmenliği ile Diğer Lisans Öğrencilerinin Karşılaştırılması.

Önerme

Welch Testi (F)

Sig. (p)

Yorum

1

0.008

0.927

Anlamlı fark yok

2

0.000

0.985

Anlamlı fark yok

3

0.057

0.812

Anlamlı fark yok

4

1.204

0.279

Anlamlı fark yok

5

0.006

0.940

Anlamlı fark yok

6

2.785

0.104

Anlamlı fark yok

7

0.667

0.418

Anlamlı fark yok

8

3.472

0.068

Anlamlı fark yok

9

0.029

0.865

Anlamlı fark yok

10

1.661

0.205

Anlamlı fark yok

11

1.080

0.304

Anlamlı fark yok

12

0.784

0.381

Anlamlı fark yok

 

 

3.3.3. Coğrafya Yüksek Lisans ile Diğer Yüksek Lisans Öğrencilerinin Karşılaştırması 

Coğrafya Öğretmenliği yüksek lisans öğrencilerinin sayısı 9, diğer yüksek lisans öğrencilerinin sayısı 4’tür. Bu karşılaştırmada örneklem boyutu oldukça küçüktür. Ancak yine de yanıtların lisansüstü öğrencileri arasında ne düzeyde ayrıştığını görmek açısından sonuçlar değerlendirilmiştir. ‘İnsan doğayı değiştiren ve düzenleyen en önemli unsurlardan biridir’ ve ‘Tarihsel geçmişi olan mekânlardaki etkileyici atmosfer, onların ruhuna uygun mimari düzenlemelerle devam ettirilebilir’ önermelerinin gruplar açısından varyans homojenliğine sahip olmadığı Levene testiyle belirlenmiştir. Buna göre bu önermelerin yanıtları Welch testine göre değerlendirilmiştir (Tablo 11). Yukarıda anılan iki önerme dışında kalanlar ANOVA ve Welch testinde aynı sonuçlara sahiptir.

Çözümleme sonuçlarına göre ‘Yeryüzünde insan müdahalesi ile yapılan mekânsal değişim ve düzenlemeler genellikle iyi sonuçlar doğurur (1)’ ve ‘Tarihsel ve arkeolojik alanlarda meydana gelen tahribat, modern müzecilik ve mimariyle telafi edilebilir (9)’ ifadelerine verilen yanıtlar arasında karşılaştırılan gruplar bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark vardır. Diğer yanıtlar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Anlamlı farkın bulunduğu ifadelere Coğrafya yüksek lisans öğrencilerinin yanıtları ‘katılmıyorum’a daha yakınken diğer yüksek lisans öğrencilerinin yanıtları ‘katılıyorum’a daha yakındır. Bu sonuç, Coğrafya eğitimi almış öğrencilerde çevre ve kültür mirasının korunması gerektiğine yönelik farkındalığın daha yüksek olduğunu göstermektedir.

 

Tablo 11: Coğrafya Yüksek Lisans ile Diğer Yüksek Lisans Öğrencilerinin Karşılaştırması.

Önerme

Welch Testi (F)

Sig. (p)

Yorum

1

6.108

0.048

Anlamlı fark var

2

0.739

0.372

Anlamlı fark yok

3

0.007

0.095

Anlamlı fark yok

4

0.034

0.875

Anlamlı fark yok

5

0.216

0.561

Anlamlı fark yok

6

0.751

0.364

Anlamlı fark yok

7

0.006

0.925

Anlamlı fark yok

8

3.072

0.075

Anlamlı fark yok

9

4.028

0.021

Anlamlı fark var

10

2.103

0.140

Anlamlı fark yok

11

1.680

0.204

Anlamlı fark yok

12

3.784

0.080

Anlamlı fark yok

  

3.3.4. Lisans ile Yüksek Lisans Gruplarının Karşılaştırılması 

Tüm lisans ile tüm yüksek lisans öğrencilerini kapsayan gruplar arasındaki farkların rastlantısal olduğunu ve pratik anlamda önemli olmadığını söyleyebiliriz. Test sonuçlarına göre her iki grubun yanıtları arasında anlamlı bir fark yoktur (Tablo 12).

  

Tablo 12: Lisans ile Yüksek Lisans Gruplarının Karşılaştırılması.

Önerme

Welch Testi (F)

Sig. (p)

Yorum

1

1.718

0.240

Anlamlı fark yok

2

0.156

0.701

Anlamlı fark yok

3

3.457

0.065

Anlamlı fark yok

4

0.014

0.904

Anlamlı fark yok

5

0.106

0.595

Anlamlı fark yok

6

0.097

0.645

Anlamlı fark yok

7

0.087

0.554

Anlamlı fark yok

8

0.072

0.642

Anlamlı fark yok

9

0.049

0.614

Anlamlı fark yok

10

0.061

0.885

Anlamlı fark yok

11

1.083

0.204

Anlamlı fark yok

12

0.044

0.504

Anlamlı fark yok

 

3.3.5. Lisans Alt Sınıflar ile Lisans Üst Sınıfların (+ Yüksek Lisans) Karşılaştırılması

Lisans eğitiminin başında olan öğrenciler (1. ve 2. Sınıflar) ile yüksek lisans dahil üst sınıf (3. ve 4. Sınıflar) öğrencilerinin yanıtları arasında istatistiksel bakımdan anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 13).

Tablo 13: Lisans Alt Sınıflar ile Lisans Üst Sınıfların (+ Yüksek Lisans) Karşılaştırılması.

Önerme

Welch Testi (F)

Sig. (p)

Yorum

1

1.729

0.233

Anlamlı fark yok

2

0.211

0.712

Anlamlı fark yok

3

3.121

0.087

Anlamlı fark yok

4

0.012

0.894

Anlamlı fark yok

5

0.096

0.675

Anlamlı fark yok

6

0.077

0.614

Anlamlı fark yok

7

0.187

0.465

Anlamlı fark yok

8

0.082

0.697

Anlamlı fark yok

9

0.089

0.694

Anlamlı fark yok

10

0.072

0.786

Anlamlı fark yok

11

1.283

0.264

Anlamlı fark yok

12

0.067

0.649

Anlamlı fark yok

3.3.6. Hasankeyf’i Önceden Ziyaret Edenler ile İlk Kez Ziyaret Edenlerin       Karşılaştırılması

Katılımcıların, değiştirilen mekânların eski durumuna göre yeni durumunu nasıl algılandıklarını daha detaylı değerlendirmek amacıyla sorulan bir sorunun yanıtlarına göre oluşturulan iki farklı grup oluşturulmuştur. Bu grupların büyüklüğü yaklaşık olarak aynıdır. Hesaplanan istatistikler sonucunda Hasankeyf’i ilk kez ziyaret edenlerle daha önce ziyaret edenlerin yanıtları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (Tablo 14).

 Tablo 14: Hasankeyf’i Önceden Ziyaret Edenler ile İlk Kez Ziyaret Edenlerin Karşılaştırılması

Önerme

Welch Testi (F)

Sig. (p)

Yorum

1

0.206

0.651

Anlamlı fark yok

2

1.410

0.239

Anlamlı fark yok

3

1.017

0.317

Anlamlı fark yok

4

0.138

0.711

Anlamlı fark yok

5

0.089

0.766

Anlamlı fark yok

6

0.129

0.720

Anlamlı fark yok

7

0.001

0.972

Anlamlı fark yok

8

0.115

0.735

Anlamlı fark yok

9

0.202

0.654

Anlamlı fark yok

10

0.182

0.671

Anlamlı fark yok

11

0.086

0.771

Anlamlı fark yok

12

0.842

0.362

Anlamlı fark yok

 

3.4. Yapılandırılmamış Veri Niteliğindeki “Gezi Alanı ile İlgili Belirtmek İstediğiniz Düşünceleriniz Nelerdir?” Sorusuna İlişkin Değerlendirmeler

Açık uçlu, herhangi bir sınır ve kısıtlama getirilmeden cevaplandırılması istenen bu soruya verilen cevaplar genel olarak üç grup çevresinde kümelendi:

Tarihi ve Doğal Kayıplara ilişkin duygusal Tepkiler (Hayal Kırıklığı, Burukluk, Hüzün): Birçok öğrenci, Hasankeyf'in eski halinin kaybolmasından, doğal ve tarihi dokunun bozulmasından, yapay bir ortama dönüşmesinden üzüntü duyduklarını, bazıları hayal kırıklığına uğradıklarını, burukluk hissettiklerini ifade etmektedir. Öğrenciler, barajın inşasıyla birlikte Hasankeyf'in tarihi yapılarının ve doğal güzelliklerinin yok olduğunu, bunun büyük bir kayıp olduğunu vurgulamaktadır. Tarihi eserlerin sular altında kalması ve doğal yapının bozulması, katılımcılarda derin bir hüzün meydana getirmiştir.

Müze Değerlendirmesi: Müze, öğrencilerin genel olarak olumlu bulduğu bir nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni müze, bazı öğrenciler tarafından etkileyici ve bilgilendirici bulunmuş, ancak eski Hasankeyf'in yerini dolduramadığı ifade edilmiştir. Müze, tarihi eserlerin korunması açısından önemli bir adım olarak görülse de, eski yerleşim yerinin kaybını telafi edemediği belirtilmiştir.

Ekonomik ve Sosyal Eleştiriler: Barajın ekonomik faydaları, tarihi ve kültürel kayıplarla karşılaştırıldığında yetersiz kalmaktadır. Öğrenciler, yapılan yatırımların eski Hasankeyf'e yapılması durumunda daha anlamlı olacağını belirtmişlerdir. Barajın ekonomik faydasının, bu kaybın telafisi olamayacağı düşüncesi oldukça yaygın.

Yapaylık Hissi: Yeni yapılan yapılar ve yeni yerleşme alanı, birçok öğrenci tarafından yapay ve özgünlükten uzak olarak değerlendirilmiştir. Yeni yapılanmaların yapay, oyuncak gibi göründüğü, eski Hasankeyf'in dokusunu yansıtmadığı, eski Hasankeyf'in kaybolması, yeni yerleşim alanlarının ve müzenin bu kaybı telafi edemediği düşünülmektedir. Çoğu öğrenci, geziyi genel olarak güzel, ve bilgilendirici bulduklarını, ancak bu olumlu görüşler, Hasankeyf'in kaybıyla ilgili olumsuz duyguların gölgesinde kaldığı görülmektedir.

 

4. SONUÇ

Coğrafya biliminin merkezinde bulunan mekân, sadece fiziki unsurları barındıran bir çevrenin ötesinde, orada yaşayan insanlarla aralarında yaşanmışlıklarla oluşan ve güçlü anlamlar güçlü bağlar taşıyan bir yerdir. Bu nedenle peyzaj değişimi veya yer değiştirme insanlar üzerinde büyük etkiler yaratmaktadır. Sosyal veya ekonomik değişimin büyük bir hızla yaşandığı günümüzde doğal afetler de eklendiğinde ister göç yoluyla olsun, ister mevcut mekânın değişimi olsun, insanlar üzerinde büyük etkiler bırakmaktadır.  

Yarım yüzyılı aşkın bir süredir Ilısu Baraj projesi ve doğal-tarihi-kültürel mirasın yok olması tehlikesi ile gündeme gelen, yoğun tartışmaların yaşandığı ancak beklenen sonun gerçekleştiği Hasankeyf ve çevresi söz konusu değişimin hissedilir ölçüde yaşandığı önemli bir örnektir.

Hasankeyf ve çevresindeki peyzaj değişiminin üniversite öğrencileri üzerindeki mekânsal algı etkilerini ölçmeyi amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiş, bu amaçla Hasankeyf ve çevresine düzenlenen öğrenci gezisi sonrasında gezi alanıyla ilgili deneyimlerini, duygularını ve düşüncelerini ifade etmeleri ve mekânsal değişimlerin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ve doğa ile insan arasındaki ilişkiyi incelemeyi hedefleyen bir anket uygulanmıştır.

Elde edilen verilerin analizi sonucunda:

- Yerleşim yerleri ile insanlar arasındaki duygusal bağın güçlü olduğu ve bu bağın koparılması durumunda insanlar üzerinde derin izler bıraktığı görülmüştür.

-Öğrencilerin büyük çoğunluğu, mekânsal ve mimari değişimlerin insan psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler bıraktığını düşünmektedir.

- Hasankeyf'in özgün dokusunun kaybolması, öğrencilerde hayal kırıklığı, hüzün ve burukluk gibi duygular uyandırmıştır.

- Tarihi ve doğal mirasın korunmasının önemi vurgulanmış, yapay yerleşim alanlarının ve müzelerin bu kaybı telafi edemediği belirtilmiştir.

- Öğrencilerin çoğu, insanın doğayı değiştiren ve düzenleyen en önemli unsur olduğunu kabul etmekle birlikte, bu müdahalelerin doğal süreçleri kesintiye uğrattığının da farkındadır.

- Ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için insanların doğal çevreyi değiştirmek zorunda kaldığı, dolayısıyla doğal çevredeki değişimin kaçınılmaz olduğu görüşü yaygındır.

Özetlemek gerekirse, katılımcılar Hasankeyf ve yakın çevresinde barajdan etkilenen sahaları hem kültürel miras hem de ekolojik denge açısından önemli konular olarak algılamıştır. Barajın çevre üzerindeki olumsuz etkileri ve tarihi bazı yapıların taşınması, katılımcıların genelinde bir üzüntü ve memnuniyetsizlik yaratmıştır. Hasankeyf müzesinin, yörenin tarihi ve kültürel mirasını daha iyi yansıtacak şekilde yeniden tasarlanması gerektiği ve böylece turizm potansiyeline daha iyi katkı sunacağı görüşü öne çıkmıştır.

Hasankeyf örneği, doğal ve kültürel peyzaj değişimlerinin insanların mekân algısı üzerindeki derin etkisini ortaya çıkarmış, mekânsal değişimlerin sadece teknik bir müdahale olmadığını, ancak insani, kültürel ve duygusal boyutları olan karmaşık bir süreç olduğunu göstermektedir.

Bu değişimler, bireylerin duygusal bağlarını, kültürel kimliklerini ve çevresel deneyimlerini etkilemektedir. Bu nedenle yapılması planlanan benzer projelerde yalnız ekonomik ve teknik parametrelere göre değil, insani deneyimlerin ve birikimlerin göz ardı edilmediği, kültürel mirasın korunduğu, kültürel süreklilik perspektifinden mekânın algılandığı bir yaklaşıma gereksinim vardır.   

 

KAYNAKÇA

Akcan, B., Çolak, M., Görgün, S., Kaş, İ., & Yıldız, O. (2020). Ilısu barajı ve Hasankeyf. İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, Ankara.

Akkaya, U., Gültekin, A. B., Dikmen, Ç. B. & Durmuş, G. (2009).  Baraj ve Hidroelektrik Santrallerin HES Çevresel Etkilerinin Analizi Ilısu Barajı Örneği The Analysis of Environmental Impacts of Dams And Hydroelectric Power Plants HEPP Sample of Ilısu Dam. 5. Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09) (pp.2212-2218). Karabük, Türkiye.

Augé, M. (1995). Non-Places: Introduction to an Anthropology of Supermodernity. Verso.

Babbie, E. (2020). The Practice of Social Research. Belmont, CA: Wadsworth Publishing.

Bachelard, G. (1994). The Poetics of Space. Beacon Press.

Buttimer, A. (1976). Grasping the dynamism of lifeworld. Annals of the association of American geographers66(2), 277-292.

Büyüköztürk, Ş. (2004). Sosyal Bilimler için Veri Analizi El Kitabı. Ankara: Pegem Akademik Yayıncılık.

Cresswell, T. (2004). Place: A Short Introduction. Blackwell Publishing.

Ergin Yıldırım, B. (2006). Hasankeyf İlçe Merkezinin Beşeri ve Ekonomik Coğrafyası (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ.

Fowler, F. J. (2014). Survey research methods (5th ed.). SAGE Publications.

Gümüş, F. (2019). Kadın girişimcilerin iş doyumlarının sektörlere göre karşılaştırılması: Yalova örneği. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (63), 122–138. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/751518

Harvey, D. (2000). Spaces of hope. University of California, (pp. 45-50).

Harvey, D. (2012). Rebel cities: from the right to the city to the urban revolution. Verso, (pp. 1-10).

Harvey, D. (2020). The condition of postmodernity, In The New social theory reader (pp. 235-242). Routledge.

Kılıç, S. (2016). Cronbach’ın alfa güvenirlik katsayısı. Journal of Mood Disorders, 6(1), 47-48.

Lefebvre, H. (1991). The Production of Space. Blackwell Publishing.

Lukermann, F. (1964). Geography as a formal intellectual discipline and the way in which it contributes to human knowledge. Canadian Geographer/Le Géographe Canadien, 8(4), 167-172.

Manzo, L. C., & Devine-Wright, P. (2014). Place Attachment: Advances in Theory, Methods and Applications. Routledge.

Öztürk, M. E. (2024).Yeni Hasankeyf’te yerel halkın yeni turizm gelişimine karşı algıları ve memnuniyeti (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Batman.

Relph, E. (1976). Place and Placelessness. London: Pion.

Relph, E. (1981). Rational Landscapes and Humanistic Geography. New York: Barnes and Noble.

Relph, E. (1993). Modernity and the Reclamation of Place. In D. Seamon, ed, Dwelling, Seeing, and Designing: Toward a Phenomenological Ecology (pp. 25-40). Albany, NY: SUNY Press.

Seamon, D., & Sowers, J. (2008). Place and Placelessness, Edward Relph. Key texts in human geography, 43, 51.

Tavakol, M., & Dennick, R. (2011). Making sense of Cronbach's alpha. International Journal of Medical Education, 2, 53-55.

Technology Networks. (2022). Mann-Whitney U test: Assumptions and example. Technology Networks. https://www.technologynetworks.com/informatics/articles/mann-whitney-u-test-assumptions-and-example-363425  Erişim tarihi: 06.01.2025

Tuan, Y. F. (1979). Space and place: humanistic perspective. In Philosophy in geography (pp. 387-427). Dordrecht: Springer Netherlands.

Tuan, Y.-F. (1977). Space and Place: The Perspective of Experience. University of Minnesota Press.

Tuan, Yi-Fu, (1974). Topophilia: A Study of Environmental Perceptions, Attitudes, and Values. Englewood Cliffs, New Jersey: Prentice-Hall.

Yaşlıoğlu, M.M. (2017). Sosyal Bilimlerde Faktör Analizi ve Geçerlilik: Keşfedici ve Doğrulayıcı Faktör Analizlerinin Kullanılması. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, Cilt:6, özel sayı, 74-85.

İnternet kaynakları:

Link1: Republic of Türkiye Mınıstry of Culture and Tourism https://www.ktb.gov.tr/EN-36158/hasankeyf.html (Erişim Tarihi: 15.01.2025)

Link 2: World Monuments Funds, https://www.wmf.org/monuments/hasankeyf (Erişim Tarihi: 28.12.2024)

Link 3: Akademik Hesap Makinesi, https://sites.google.com/adu.edu.tr/ahm/kelime-bulutu-çiz (Erişim Tarihi: 28.12.2024)

Foto 1. Baraj Gölü Yükselmeden Önceki Eski Hasankeyf Yerleşmesi ve Kalesi (A), Raman Dağı Eteklerinde Kurulan Yeni Hasankeyf Yerleşmesinin Baraj Gölü Yükseldikten Sıonraki Görünümü (B).



* Prof.Dr. Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, Diyarbakır, skaradogan@dicle.edu.tr

** Dr. Öğr. Üyesi, Harran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. Coğrafya Bölümü, Şanlıurfa, hyetmen@harran.edu.tr

*** Doç.Dr. Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Elazığ, esendurmus@firat.edu.tr

-Bu çalışma, Dicle Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (DÜBAP) tarafından ZGEF.22.007 nolu proje ile desteklenmiştir.

 

Doğal ve Kültürel Peyzaj Değişikliklerinin Mekân Algısına Etkileri: Hasankeyf (Batman) Örneği

  Sabri KARADOĞAN * , Hurşit YETMEN * * , Esen DURMUŞ * ** 1. GİRİŞ Mekân ve yer birlikte coğrafyanın doğasını tanımlar. Mekânsal anal...