Sabri
KARADOĞAN*, Hurşit YETMEN**, Esen DURMUŞ***
1. GİRİŞ
Mekân ve yer birlikte coğrafyanın doğasını tanımlar. Mekânsal
analiz veya mekânsal organizasyonun açıklanması, coğrafi araştırmaların
odağında yer alır. Coğrafya literatüründe mekâna çeşitli anlamlar yüklenmiştir.
Amerikan coğrafyacılarından oluşan bir grup "modern coğrafya
biliminin özünü insanın yer duygusundan aldığını" iddia etti. Lukermann’a
göre (1964, s. 70); mekân, yer, konum kelimesinin çağrıştırdığından daha fazla
bir öze sahiptir: Ona göre mekân; benzersiz bir varlık, 'özel bir topluluk'tur,
ayrıca tarihsel bir anlamı vardır ve bir halkın deneyimlerini ve özlemlerini
somutlaştırır. Tuan (1979)’a göre ise mekân, sadece yer ölçeğinde açıklanması
gereken bir olgu değil, aynı zamanda ona anlam vermiş olan insanların bakış
açılarından da açıklığa kavuşturulması ve anlaşılması gereken bir gerçekliktir.
Coğrafyacılar, coğrafyayı diğer disiplinlerden ayıran tek
odak noktası olarak mekânın öneminden uzun zamandır bahsetmişlerdir.
Coğrafyacıların er ya da geç sorması gereken önemli bir soru, "Mekân tam
olarak nedir?" Sadece konumla eşanlamlı mı yoksa eşsiz bir doğa ve kültür
topluluğu mu, yoksa daha fazlası olabilir mi?
1970'lerin başından itibaren, Yi-Fu Tuan (1974), Anne
Buttimer (1976) ve Edward Relph (1976, 1981, 1993) gibi coğrafyacılar, felsefi
ve deneyimsel olarak anemik bir yer tanımı olduğunu düşündükleri şeyden memnun
kalmadılar. Bazen "hümanist coğrafyacılar" olarak adlandırılan bu
düşünürler, insan deneyiminde ayrılmaz bir rol oynadığı için mekânı yeniden
araştırdılar (Seamon & Sowers, 2008). Bu yeni yaklaşımların etkili bir
sonucu, mekân ile ilgili birçok kavram gündeme geldi ve tartışıldı. Bunlar
arasında: “yer ve yersizlik”, “mekânın üretimi ve tüketimi”, “sürüdürlebilir
mekân tüketimi”, “Mekân ve Kapitalizm”, “Mekân ve Kültürel Kimlik”, “Mekânın
Deneyimlenmesi”, “Sosyal Medya ve Mekânın Tüketimi” vs. sayılabilir.
Mekânın tüketimi, bireylerin mekânları nasıl deneyimlediği
ile de ilgilidir. Edward Relph, yerin anlamını ve bireylerin yerle olan
ilişkilerini incelerken, mekânın deneyimlenmesinin bireylerin kimlikleri
üzerindeki etkisini vurgular. Mekânın deneyimlenmesi, bireylerin duygusal
bağlar kurmasına ve yer bağlılığı (place attachment) geliştirmesine yol
açabilir.
Örneğin Edward Relph'un "Place and Placelessness"
eseri, yer fenomenolojisi üzerine klasik bir çalışma olarak kabul edilmektedir
ve yer olgusunu inceleyen birçok çalışmayı etkilemiştir. Kitap, yerin
kalıcılığını üç bileşenle tanımlar: fiziksel ortam, etkinlikler ve olaylar
(Seamon & Sowers, 2008).
Henri Lefebvre, mekânın sosyal bir ürün olduğunu ve toplumsal
ilişkiler tarafından şekillendirildiğini savunur. Mekânın tüketimi, bireylerin
mekânı nasıl deneyimlediği ve bu deneyimlerin toplumsal yapılarla nasıl
etkileşimde bulunduğu ile ilgilidir. Lefebvre, mekânın sadece fiziksel bir alan
değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir yapı olduğunu vurgulamıştır
(Lefebvre, 1991, 26).
Manzo ve Wright (2024, 3),
yer bağlılığı (place attachment) kavramını ele alır ve bireylerin
belirli yerlerle olan duygusal bağlarını anlamak için çeşitli teorik ve
metodolojik yaklaşımlar sunmuştur.
Marc Augé (1995, 77), modern toplumda "non-place"
(yer olmayan) kavramını tanıtarak, geçici ve kimliksiz mekânların bireyler
üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu tür mekânlar, bireylerin kimliklerini ve
sosyal ilişkilerini zayıflatabilir, çünkü bu mekânlar genellikle geçici ve
anonim bir deneyim sunar.
Cresswell (2004), yer kavramını tarihsel ve kültürel bağlamda
ele alarak, yerin sosyal ve politik boyutlarını incelemiştir.
Bachelard (1994, 6), mekânın bireylerin hayal gücü ve
duygusal deneyimleri üzerindeki etkisini araştırmıştır.
Yi-Fu Tuan (1977, 6), mekân ve yer arasındaki ilişkiyi ele
alarak, insanların mekânı nasıl deneyimlediğini ve yerin anlamını nasıl
oluşturduğunu ele almıştır.
David Harvey (2012, 2020, 2020), mekânın kapitalist üretim
süreçleriyle nasıl şekillendiğini inceleyerek,
mekânın tüketiminin, ekonomik faktörler tarafından belirlendiğini ve bu
sürecin mekânın değerinin artırılması ve kâr elde edilmesi amacıyla
yönetildiğini ileri sürmüştür. Harvey, mekânın sadece bir arka plan değil, aynı
zamanda ekonomik ve sosyal ilişkilerin dinamik bir parçası olduğunu savunur.
Bu gibi görüş ve yaklaşımlar, yer ve yerleşiklik konularında
farklı bakış açıları ve derinlemesine analizler sunarak bu alandaki akademik
tartışmalara önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Özellikle sürdürülebilir mekân tüketimi, çevresel, sosyal ve
ekonomik sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde mekânların nasıl kullanılması
ve yönetilmesi gerektiği konusunda önemli bir tartışma konusudur. Bu konuda
yapılan çalışmalar ve ileri sürülen görüşler, mekânların verimli kullanımı,
çevresel etkilerin azaltılması ve toplumsal adaletin sağlanması gibi konuları
kapsamaktadır. Bu alanda özellikle yer değişikliği ve peyzaj değişiminin bireylerin
kültürel kimliğine ve aidiyet duygusuna etkileri tartışılan bir konudur.
Bu konuda Türkiye’de yaşanan en önemli örnek Hasankeyf
yerleşmesidir.
Antik Hasankeyf, kale yerleşmesinin jeopolitik konumu ve
barındırdığı yapılar, çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Hıristiyanlık Dönemi'nde Hasankeyf, Sâsânîler ve Bizanslıların hâkimiyetini
yaşamıştır. M.Ö. 4. yüzyılda Bizanslılar tarafından güvenli bir kale inşa
edilmesi nedeniyle bölge uzun süre Bizanslılar tarafından savunulmuştur. Hasankeyf,
M.S. 639 yılında Emevîler tarafından fethedilmiştir. Daha sonra sırasıyla
Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklar, Eyyubiler ve Osmanlılar bölgeye
hükmetmişlerdir. Artuklar dönemi Hasankeyf'in altın çağıdır. Bu dönemden kalan
birçok tarihi eser bulunmaktadır (Link 1).
Hasankeyf, uzun süre Anadolu platosu ile Mezopotamya arasında
kültürel sınır görevi gördü ve İpek Yolu boyunca müstahkem bir kale ve ticaret
merkezi olarak varlığını sürdürdü. Marco Polo muhtemelen Çin'e giderken burada
Dicle'yi geçti. Ancak on dördüncü yüzyıldaki Moğol istilasının ardından
Hasankeyf önemini yitirmeye başladı (Link 2).
1967 yılında devlet tarafından mağaralarda yaşayan insanların
tahliyesi amacı ile 245 adet sosyal konut yapıldı. Bu dönemde mağaraların
boşaltılması ile çevre yerleşmelerden de göç başladı.
Hasankeyf, 1926 yılında Mardin İli Gercüş İlçesine bağlı bir
bucak iken, 1972 yılında belediye teşkilatı ve 1990 yılında ilçe teşkilatı
kuruldu. Hasankeyf ilçe merkezinin 1978 yılında SİT alanı ilan edilmesi ile
nüfus azalmaya başladı. Aradan geçen yaklaşık yarım yüzyıllık zaman içinde
Ilısu Barajı Projesi ile ilgili gelişme ve tartışmalar, ilçede geleceğe dönük
belirsizlik ve karamsarlığa neden oldu, bu da ilçede yaşanan göçü büsbütün
arttırdı (Ergin Yıldırım, 2006, 87).
Ilısu Barajı’nın yapımı
nedeniyle Hasankeyf ve çevresinde baraj etkileşim alanında Bakanlar Kurulu
Kararıyla 2004 yılında koruma ve kurtarma amaçlı arkeolojik çalışmalar
başlatıldı. Bu çalışmalar kapsamında 2004 yılından 2017 yılına kadar farklı
alanlardaki 47 lokasyonda arkeolojik kazı ve sondaj çalışması yürütüldü. Bu
çalışmalar sonucunda çok sayıda eser orijinal halleri ile Hasankeyf Müzesine ve
arkeopark alanına taşındı (Öztürk, (2024, 12).
GAP kapsamında Dicle Nehri üzerine inşa edilen Ilısu Barajı'nın
temel amacı enerji üretimi ve bulunduğu bölgenin sulama imkanlarını
artırmaktır. Proje, 1988 yılında finans programına alınmasıyla gündeme gelmiş
ve hem yerel halkın hem de aktivistlerin büyük tepkisini çekmiştir. Doğal ve
kültürel mirası büyük ölçüde etkilemiş, uluslararası su paylaşımı konusunda
sıkıntılar yaratmış ve yerel halkı göç etmeye zorlamış olan Ilısu Barajı'nın
inşaatı 2018 yılında tamamlandı (Akcan ve diğ., 2020).
Baraj yapımı ile bölgede 1 ilçe, 30 köy ve 49 mezrada (toplam
187 yerleşim) yaşayan yaklaşık 20 bin nüfus göç etmek zorunda kaldı. 1. derece arkeolojik sit alanı olan Hasankeyf
yerleşimi sular altında kaldı. HES ile sadece Hasankeyf ilçesi değil, baraj
gölü altında kalan 300 kadar höyük ve sit alanı da etkilendi. Önerilen çözüm ise
baraj sahasında bulunan eserlerin yeni Hasankayf yerleşmesinde “Arkeolojik Park
ve Açık Hava Müzesi” olarak düzenlenen alana taşınması veya sergilenmesi idi.
Ilısu Barajı kültürel varlıkları koruma ve kurtarma çalışmaları kapsamında,
Zeynel Bey Türbesi ve diğer bazı tarihi eserler Türkiye'de ilk defa uygulanan
yöntemle baraj gölü alanından çıkarılıp 2 kilometre öteye taşınarak Hasankeyf
Yeni Kültürel Park Alanı'na yerleştirildi. Bu düzenlemeyle Hasankeyf yeni
kültürel park alanının Türkiye ve dünya ülkeleri için kültür ve turizm cazibe
merkezi olacağı ileri sürüldü (Akkaya ve diğ., 2009).
Hasankeyf ve çevresi sadece tarihi ve kültürel miras
açısından değil aynı zamanda doğal jeomiras açısından da zengin bir yapıya
sahiptir. Kaybolacak doğal ortam bileşenlerini tespit etmek amacıyla, kurtarma
kazıları yanında jeomorfoloji projeleri de gerçekleştirildi.
Yeni yerleşim, eski Hasankeyf'in kuzeyinde Raman Dağı
güneyinde bir etek ovası üzerinde yeni bir konseptle inşa edildi. Tarihi
kalıntıların bir kısmı yeni alana taşındı. Yerleşme ve yaşam tarzı büyük bir
dönüşüm geçirdi. Sadece yerinden edilen yerleşik halk açısından değil, eski
Hasankeyf'i bilenler için de önceki peyzaj ile bireyler arasında güçlü duygusal
bir bağ bulunduğundan yeni Hasankeyf büyük bir dirençle karşılaştı.
Bu çalışma coğrafi bağlamda yukarıda bahsedilen mekân ile
ilgili modern tartışmalar ışığında, Hasankeyf ve çevresi örneğinde, mekânsal
değişimlerin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ve doğa ile insan
arasındaki ilişkiyi incelemek, peyzaj değişiminin toplumsal ve kültürel
boyutlarını da ele alarak, bu alandaki literatüre katkıda bulunmayı
amaçlamaktadır.
2. YÖNTEM
2.1.
Araştırma Modeli
Bu
araştırmada ardışık kesitsel tarama modeli benimsenmiştir. Modelde kullanılan
veriler benzer demografik özelliklere sahip farklı grupların farklı zaman
dilimlerindeki yanıtlarına dayanır. Bu model belirli bir algının zaman içindeki
değişimini incelemeye odaklanır (Babbie, 2020). Ancak bu araştırmada zamansal
karşılaştırma yapılmamıştır. Bu tercihin iki önemli nedeni vardır: (I)
Verilerin toplandığı tarihler (2022 Sonbahar ve 2023 Sonbahar), Ilısu barajı
faaliyete geçtikten iki yıl sonraki ardışık yıllardır. Anketin uygulandığı
dönemlerde Hasankeyf’te doğal ve beşerî ortamda anlamlı bir fark yoktur. (II)
Araştırmada iki ayrı öğrenci grubundan (32 ve 48 kişiden oluşan iki öğrenci
grubu) toplanan yanıtlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark
bulunmamıştır. Likert ölçeğinde hazırlanan on iki sorunun iki gruba ait
yanıtlarının ortalamaları arasında 0.05 anlamlılık düzeyinde farklılık olup
olmadığı sınanarak bu sonuca ulaşılmıştır. Örneklem büyüklüğü farklı yanıtlar
normal dağılıma sahip olmayıp varyansları da farklı olduğu için Mann-Whitney U
testi ile sınanmıştır (Technology Networks, 2022; Gümüş, 2019).
2.2. Verilerin
Analizi
Anketle
toplanan veriler Microsoft Excel ve IBM SPSS Statistics Data Editor
kullanılarak aşağıda verilen altı aşamada çözümlenmiştir:
§ Demografik
verilerin analizi,
§ Güvenirlik
analizi,
§ Keşfedici
faktör analizi,
§ İçerik
analizi,
§ Anket
Yanıtlarının Tanımlayıcı istatistiksel analizi,
§ Grupların
karşılaştırılması
2.3. Veri
Toplama Aracı
Çeşitli
nedenlerle geniş ölçekli değişikliğe uğrayan yerleşmeler/mekânlarla ilgili toplanan
veriler, değiştirilen mekânın fiziksel, duygusal ve toplumsal etkilerini
anlamaya yönelik önemli ipuçları sağlayabilir. Ilısu Barajı su tutmaya
başladıktan sonra Eski Hasankeyf’in değişen peyzajı ve yeni yerleşim alanının bıraktığı
izlenimlerle ilgili, çoğunluğu lisans düzeyinde, seksen üniversite öğrencisi
katılımcıdan anket aracılığıyla veri toplanmıştır. Ankete katılanlar Dicle
Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde öğrenci olmakla birlikte önemli bir
bölümü Coğrafya Öğretmenliği öğrencilerinden oluşmaktadır. Likert ölçeği
(beşli), açık uçlu ve karşılaştırma sorularıyla, değiştirilen mekânın nasıl algılandığını
değerlendirmeyi amaçlayan bu araştırmada katılımcılardan ayırt edici demografik
veriler de toplanmıştır.
Bu tür bir
anketin, değişen çevresel koşulların ve yapısal değişikliklerin nasıl
algılandığına dair önemli bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir. Anket, eski ve
yeni yerleşmenin bağlantısı, doğal ve tarihi alanların tahribatı, nostalji,
estetik algısı, yerleşme fonksiyonu, hissiyat ve uyum temalarına odaklanarak
değişen mekân algısını değerlendirmeyi hedeflemektedir.
2.3.1. Güvenirlik Analizi
Bir ankette
veya Likert tipi ölçeklerde güvenilirliği değerlendirmek için Cronbach’s Alpha
iç tutarlılık katsayısı yaygın olarak kullanılan bir istatistiktir
(Tavakol&Dennick, 2011; Kılıç, 2016). Literatürdeki genel uzlaşıya göre,
alfa değeri 0.7’nin üzerindeyse ölçeğin güvenilir olduğu kabul edilir (Tablo 1).
Bu araştırma için hazırlanan ve on iki önermeden oluşan Likert tipi ankete verilen
cevaplara göre Cronbach’s Alpha değeri 0.79 hesaplanmıştır (iyi düzeyde
güvenilir). Bu sonuç, anketin tutarlı olduğunu ve birlikte ölçmek istediği
mekân algısındaki değişimi iyi düzeyde ölçtüğünü gösterir.
Tablo
1: Cronbach's
Alpha Ölçeği ve Değerlendirme Aralıkları.
Alpha Aralığı |
Güvenilirlik Seviyesi |
>
0.90 |
Mükemmel |
0.80-
0.89 |
Çok
iyi |
0.70-
0.79 |
İyi
(Kabul Edilebilir) |
0.60-
0.69 |
Orta
düzeyde güvenilir |
<
0.60 |
Düşük
güvenilirlik (iyileştirme gerekebilir) |
2.3.2. Keşfedici/Açımlayıcı
Faktör Analizi
Likert
ölçeğinde hazırlanan testin alt temalara ayrılıp ayrılmadığı, eğer belirgin alt
temalar varsa bunların hangileri olduğuna yönelik bir dizi çözümleme
yapılmıştır. Öncelikle anket yanıtlarının yapısal olarak keşfedici faktör
analizine uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla bir dizi ön çözümleme yapılmıştır.
İlk aşamada,
test edilen on iki önermenin genel bağlam içinde hangi kavramlar altında ele
alınabileceği belirlenmiş ve bu kavramlar adlandırılmıştır. Bunların; (I) modernlik
ve mekânsal düzenlemeler/mekânın tüketimi, (II) doğal süreçler ve sosyal
bağlantılar, (III) insan kontrolü ve doğaya karşı güç şeklinde
belirgin temalarla ilişkili olduğu değerlendirilmiştir. Nitekim daha sonraki
çözümleme adımlarında üç faktöre uygun yük dağılımları elde edilmiştir.
İkinci
aşamada örneklemin faktör analizine uygun olup olmadığına, örneklemin yeterli
olup olmadığına karar vermek için KMO (Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling
Adequacy) ve Bartlett’s Sphericity (küresellik) istatistiği hesaplanmıştır.
Hesaplamalar sonucunda elde edilen katsayılar, veri matrisinin analize
uygunluğu ve veri yapısının faktör çıkarmaya elverişliliği hakkında bilgi
verir. KMO testi için 0.60’tan yüksek değerlere ve Bartlett için değişkenler
arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmasına ihtiyaç vardır
(Büyüköztürk, 2004). Test sonucunda bulunan KMO katsayısı, 0.756’dır. Bu değer,
örneklemin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir. 0.70-0.79 arası
bir katsayı ‘iyi’ bir uygunluk düzeyi olarak kabul edilir. Bartlett istatistiği
(yaklaşık chi-square: 279,102 ve p <0,001) korelasyon matrisinin birim
matris olmadığını, değişkenler arasında anlamlı bir ilişki olduğunu
göstermektedir. Sonuç olarak, KMO değeri ve Bartlett testi sonuçları, verinin
faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir. Bu aşamadan sonra özdeğerler
(eigenvalues) ve varyans açıklama oranları incelenerek kaç faktör
kullanılacağına karar verilmiştir.
Varyans
açıklama oranlarını, özdeğer>1 kriterine göre (Yaşlıoğlu, 2017)
değerlendirdiğimizde üç faktörün bu koşulu sağladığı görülmüştür:
§ Faktör I (modernlik
ve mekânsal düzenlemeler/mekânın tüketimi): 3,946 (açıklanan varyans %32,88)
§ Faktör II (doğal
süreçler ve sosyal bağlantılar): 1.809 (açıklanan varyans %15,08)
§ Faktör III (insan
kontrolü ve doğaya karşı güç): 1.139 (açıklanan varyans %9.50)
Yukarıdaki
üç faktör, toplamda %57.46 varyansı açıklamaktadır. Sosyal bilimlerde
genellikle toplam varyansın en az %50’sini açıklamak yeterlidir (Yaşlıoğlu,
2017). Anketteki önermelerin hangi faktörlere yüklendiğini, faktör yükü ≥
0.4’ten büyük olanlar dikkate alınarak kontrol edildi. Yüksek yüklerin (0.6≥)
birden fazla faktöre yansımadığı gözlendi.
Aşağıda her
faktöre yüksek yüklenen anket önermeleri ve yükleri (parantez içinde)
gösterilmiştir.
Faktör I: Modernlik
ve mekânsal düzenlemeler/mekânın tüketimi
§ Yeni ve
modern mekânlar insanı daha çok mutlu eder (0.822).
§
Tarihsel geçmişi olan mekânlardaki
etkileyici atmosfer, onların ruhuna uygun mimari düzenlemelerle devam
ettirilebilir (0.756).
§ Yeryüzünde
insan müdahalesi ile yapılan mekânsal değişim ve düzenlemeler genellikle iyi
sonuçlar doğurur (0.713).
§
Tarihsel ve arkeolojik alanlarda
meydana gelen tahribat, modern müzecilik ve mimariyle telafi edilebilir (0.712).
§
Mekânsal ve mimari değişimler insan
psikolojisini olumlu yönde etkiler (0.649).
§
Yeni ve modern mekânlar gezi
sahasının popülerliğini artırır (0.638).
Bu faktör,
modern mimari ve mekânsal düzenlemelerin insan mutluluğu, psikolojisi ve
popülerlik üzerindeki etkilerine odaklanır. Modern düzenlemelerin, tarihi
mekânların korunması ve yeniden kullanımı üzerindeki etkilerini içerir.
Mekânların tüketime yönelik modernleşmesi ve çekici hale getirilmesi bu
faktörde ana temalardan biri olarak öne çıkar.
Anket
yanıtlarının tanımlayıcı istatistikleriyle birlikte Faktör I
değerlendirildiğinde, ifadelere ‘katılmama’ eğiliminin baskın olduğu görülür.
Bu durum, katılımcıların modernlik, mekânsal düzenleme ve mekânın tüketimi
temasına eleştirel bir perspektiften baktığını gösterir. İnsan-mekân ilişkisine
bu eleştirel yaklaşım, mekânsal düzenlemelerin genellikle insan mutluluğu ve
mekânın anlamını artırdığı varsayımına katılmadıklarının bir göstergesidir.
Başka sözlerle, modern düzenlemelerin estetik ya da işlevsellik açısından
yetersiz görüldüğü, tarihsel mekânların ruhuna uygun olmadığı algısını yansıtmaktadır.
Katılımcıların, tarihsel ve kültürel mekânlara yapılan müdahalelerin, bu
mekânların otantik değerini zedelediğine inandığı sonucuna da varmak mümkündür.
Özellikle "modern mimariyle telafi" veya "etkileyici atmosferin
korunması" gibi kavramlara karşı eleştirel tutum sergilemeleri bunun bir
kanıtıdır. Ayrıca katılımcıların, modern mekânsal düzenlemeleri yalnızca
fiziksel değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal bağlamda da sorguladığı
anlaşılmaktadır. Bu durum, modern düzenlemelerin bireylerin toplumsal
kimliğiyle çeliştiği ya da "tüketim odaklı" olarak görüldüğü bir algıya
işaret etmektedir. Genel kanının oluşmasında mekânsal düzenlemelerde halkın
görüşlerine ve katılımına yeterince önem verilmediği düşüncesi yatıyor
olabilir. Sonuçta "katılım eksikliği" kaynaklı bir hoşnutsuzluğun,
modern düzenlemelere yönelik genel bir ret tutumuna dönüşmesine neden olduğu
anlaşılmaktadır.
Faktör II: Doğal süreçler ve sosyal
bağlantılar
§
Mekânsal düzenlemeler doğal
süreçleri kesintiye uğratır (0.666).
§
Yerleşim birimleriyle sakinleri
arasında duygusal bir bağ vardır (0.665).
§
İnsan doğayı değiştiren ve
düzenleyen en önemli unsurlardan biridir (0.624).
§
Ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar
nedeniyle doğal ve kültürel çevrenin değişimi kaçınılmazdır (0.609, 0.438).
Bu faktör,
mekânsal düzenlemelerle doğal süreçlere müdahale ve yerleşim birimlerinin
sosyal bağları güçlendiren rolü üzerinde durur. Doğal çevrenin korunması ve
toplumsal yapıların sürdürülebilirliği arasındaki ilişkiyi temsil eder.
Faktör II'ye
ilişkin ifadeler, tanımlayıcı istatistiklerden kontrol edildiğinde
"katılıyorum" veya "kesinlikle katılıyorum" eğiliminin
baskın olduğu gözlenmektedir. Bu, katılımcıların ‘doğa ile ilişki ve duygusal bağ’
temasıyla güçlü bir uyum içinde olduklarını ve bu kavramları olumlu
değerlendirdiklerini gösterir. Doğanın korunması ve insanın doğayla uyumlu bir
şekilde hareket etmesi gerektiğine dair görüşün egemen olduğu sonucu
çıkarılabilir. Bu durum, katılımcıların doğal süreçlere müdahale edilmesinden
rahatsızlık duyduklarını veya doğanın insan yaşamındaki yerini önemli
gördüklerini ifade eder. Katılımcılarda söz konusu eğilimin gelişmesi, insanların
doğal çevreye uyum sağlama ve doğal düzeni bozmanın olumsuz etkilerinden
kaçınma konularında bilinçli olduklarına işaret etmektedir. Ayrıca
katılımcıların/öğrencilerin çoğunun doğa bilimleriyle ilişkili bir disiplin
olan Coğrafya Eğitimi kökenine sahip olması bunu desteklemektedir. Ulaşılan
bulgular, doğayı ‘insan müdahalesinden bağımsız bir değer’ olarak gören bir
bakış açısına işaret etmektedir. Bu durum, doğal çevreye verilen değerin sadece
fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve kültürel bağlamda da derin olduğunu
ortaya koyar. Katılımcılar arasında doğal çevreye karşı toplumsal sorumluluk
bilincinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Bu, doğayı koruma, doğal süreçlere
saygı gösterme ve çevre bilincinin grupta yaygın olduğu bir durumu temsil eder.
"Yerleşim birimleriyle sakinler arasında duygusal bağ vardır" ifadesinin
yüksek onay alması, katılımcıların yaşadıkları çevreyle kişisel ve duygusal bir
bağ kurduklarını ve bu bağın mekânın anlamını derinleştirdiğine yönelik diğer
bir göstergedir.
Faktör III: İnsan kontrolü ve doğaya
karşı güç
§
İnsan doğa üzerinde mutlak kontrol
sahibidir (0.763).
§
Gezi sahası insanın doğa karşısında
gücünü gösteren güzel bir örnektir (0.755).
Bu faktör,
insanın doğa üzerindeki gücünü ve kontrol yeteneğini vurgular. İnsan merkezli
bir bakış açısından doğanın düzenlenmesi ve yönetilmesi temasını ön planda
tutar.
Bu faktöre
ilişkin ifadelere ‘kararsızım’ ya da ‘katılıyorum’ yönünde eğilim göstermesi,
katılımcıların ‘insanın doğa üzerindeki gücü ve kontrolü’ temasıyla ilgili
tutumlarının net olmadığını, ancak hafif bir olumlu değerlendirme eğiliminde
olduklarını gösterir. Katılımcıların kararsız yanıtları, insanın doğa
üzerindeki gücü ve kontrolü konusunda tam bir fikir birliği olmadığını
gösterir. Bu, temanın bir miktar karmaşık ve bireysel yorumlara açık olduğu
anlamına gelir. ‘Katılıyorum’ yanıtlarının kararsızlara göre biraz daha yüksek
olması, katılımcıların insanın doğayı yönetme kapasitesini kısmen kabul
ettiklerini ve bu konuda bir miktar iyimserlik taşıdıklarını göstermektedir. Bu
tutum aynı zamanda doğanın insan kontrolü altında olduğu düşüncesine sınırlı
bir destek anlamına gelir. Katılımcılar, insanın doğa üzerinde güçlü bir etkisi
olduğunun farkındadırlar ancak bu gücün nasıl kullanılacağı konusunda
endişeliler. Bu, doğanın tamamen kontrol edilmesi yerine, dengeli bir yaklaşıma
duyulan ihtiyacı işaret etmektedir.
2.4. Çalışma Grubu
2.4.1. Demografik Özellikler
Yeni
Hasankeyf ve yakın çevresi, Ilısu Barajı su tutmaya başladıktan sonra da
kurtulan/kurtarılan eski kalıntıları görmek isteyenlerin ilgisini çekmeye devam
etmiştir. Dicle Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde farklı eğitim
düzeylerinde okuyan öğrencilerine, yeni çehresiyle Hasankeyf gezdirildikten
sonra, değiştirilen mekân algısını ölçmek ve değerlendirmek amacıyla uygulanan
anketten toplan demografik veriler aşağıda sunulmuştur.
%65’i kadın,
%35’i erkeklerden oluşan katılımcıların %83.75’i lisans düzeyindeki
öğrencilerden (bir katılımcı Coğrafya Öğretmenliği lisans mezunu olup bu
kategoride değerlendirilmiştir), %16.2’i ise yüksek lisans öğrencilerinden
oluşmaktadır. Katılımcıların %67.5’i Coğrafya Öğretmenliği, %32.5’i ise diğer
bölümlerin öğrencilerinden oluşmaktadır (Tablo 2).
Tablo 2: Cinsiyet ve Eğitim Durumu
2.4.2. Katılımcıların Hazırbulunmuşluk Düzeyleri
Bu araştırma
için hazırlanan anketteki hazırbulunmuşluk soruları, katılımcıların
Hasankeyf’teki doğal ve kültürel çevre değişimine ilişkin mevcut bilgilerini ve
tutumlarını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Katılımcıların ön bilgilerini
değerlendirmek, araştırma sonuçlarını daha iyi yorumlama, hedef evrenin daha
iyi tanımlanması ve yanıtların tutarlılığını kontrol etmek, bulguların
doğruluğunu ve anlamlılığını artırmaya yönelik önemli avantajlar sağlamıştır.
Katılımcıların ön bilgileri aşağıdaki sorular ve yanıtlara göre
değerlendirilmiştir:
“Daha önce ziyaret edilen alanı gezdiniz mi?” sorusuna
41 kişi evet, 39 kişi ise hayır yanıtı vermiştir (Tablo 7).
“Gidilecek yerlerle ilgili bir ön araştırma yaptınız
mı?” sorusuna 62 kişi evet, 18 kişi ise hayır yanıtı vermiştir (Tablo 8).
“Gezi alanını daha önce hangi yönleriyle
tanıyordunuz?” Sorusu en çok yanıt verilen şıklara göre Tablo 3’deki gibidir:
Tablo 3: “Gezi Alanını Daha Önce
Hangi Yönleriyle Tanıyordunuz?” Sorusuna Verilen Yanıtlar.
Değer |
Sıklık |
Tarihsel
geçmişiyle |
18 |
Özgün
doğal özellikleriyle |
10 |
Arkeolojik
ve mimari yapılarıyla |
9 |
Tarihsel
geçmişiyle |
7 |
Özgün
doğal özellikleriyle |
6 |
“Gezi alanını ilk gördüğünüzde sizde bıraktığı
etkileri nasıl tanımlarsınız?” Sorusuna verilen yanıtlar ise en çok cevap
verilen şıklara göre Tablo 4’teki gibidir:
Tablo 4: “Gezi Alanını İlk
Gördüğünüzde Sizde Bıraktığı Etkileri Nasıl Tanımlarsınız?” Sorusuna Verilen
Yanıtlar.
Değer |
Sıklık |
Hayranlık |
11 |
Hayal
Kırıklığı, Burukluk |
9 |
Burukluk |
8 |
Şaşkınlık,
Hayal Kırıklığı |
4 |
Şaşkınlık,
Burukluk |
4 |
Etik kurul izni
Araştırma,
T.C. Dicle Üniversitesi Rektörlüğü Hukuk Müşavirliği Bilimsel Araştırma ve
Yayın Etiği Kurulu tarafından 06.12.2022 tarih, E-14679147-663.05-405475 sayılı
yazı ve 404077 sayılı oluru gereğince etik açısından uygun bulunmuştur.
3. BULGULAR
3.1. İçerik
Analizi
İçerik
analizi için açık uçlu sorulara (gezi sahası ile
ilgili akılda kalan beş anahtar sözcük) verilen katılımcı yanıtları incelenerek ortak temalar
ve anahtar kelimeleri belirlenmiştir. Ana temalar alt temalara sahip olmakla
birlikte yanıtlar birleştirilerek frekansları Tablo 5’te gösterilmiştir.
Tablo 5: Katılımcı Yanıtlarında Öne Çıkan Temalar, Anahtar
Kelimeler ve Frekansları.
Katılımcılar
Hasankeyf’in tarihsel ve kültürel önemini sıkça vurgulamışlardır.
Tarihi/arkeolojik bulgular ve mimari yapıların taşınması oldukça ilgi
görmüştür. Ilısu barajının doğal çevreye/ekosisteme etkileri, en çok dile
getirilen konular arasındadır. Hasankeyf müzesinin yapısı ve sergilenen
eserlerin niteliği katılımcılar tarafından önemli bulunmuş, ancak bazı
katılımcılar müze içeriğini yeterli/kapsamlı bulmamıştır. Yöredeki
jeomorfolojik unsurlar turistik açıdan çekici bulunmuştur. Toplu konutlar ve yerleşme
mimarisi genel olarak eleştirilmiş, beğeni almamıştır. Hasankeyf’teki tahribat
ve tarihsel kayıplar katılımcılarda üzüntü ve burukluk yaratmış, bazılarında
şaşkınlık ve korkuya neden olmuştur. Tekne gezintisi ve genel turizm
faaliyetleri pozitif algılanmış ancak yeni ve yapay çevre katılımcılardaki
negatif duyguları bastıramamıştır.
Kadın ve
erkek katılımcı yanıtlarında hangi temaların ve ifadelerin daha sık
kullanıldığına bakılarak cinsiyet farkının etkisi de ayrıca çözümlenmiştir.
Buna göre, her iki grupta da tarih, tahribat, baraj, müze gibi kavramlar
belirgin biçimde öne çıkmaktadır. Ancak erkek katılımcılar ‘jeomorfolojik ve
arkeolojik unsurlar’ gibi Fiziki Coğrafya terimleri ve diğer bilimsel terimlere
odaklanırken, kadın katılımcılar ‘huzur’ ve ‘ekosistem’ gibi duygu ve doğa
temalarına vurgu yapmıştır. Erkekler sosyal eleştiriyi daha belirgin şekilde
ifade ederken kadınlar kişisel ve duygusal ifadeleri daha sık tercih etmiştir.
Kullanılan
anahtar kelimelerin sıklığını esas alan bir kelime bulutu oluşturulduğunda
şekil 1’deki resim oluşmaktadır.
Şekil 1: Katılımcıların Gezi Sahası ile İlgili Kullandıkları
Anahtar Sözcüklerin Frekansına Göre Oluşturulan Kelime Bulutu (Link 3).
Frekansı en
yüksek sözcük “Müze” dir (21). Müzeyi izleyen en sık tekrarlanan sözcükler,
tarih (20), baraj (18), Raman ve Dağ (14), Hasankeyf (13), petrol (12), fay
(10), tekne (7) sözcükleridir.
3.2.Anket
Yanıtlarının Tanımlayıcı İstatistikleri
Değiştirilen
mekân algısı, Likert beşli ölçeğiyle ölçülen sürekli değişkenlere (Kesinlikle
katılmıyorum: 1, Katılmıyorum: 2, Kararsızım: 3, Katılıyorum: 4, Kesinlikle
katılıyorum: 5) bağlı olarak çözümlendi. On iki önermeden oluşan anketteki her
önermenin yanıtlarına göre ortaya çıkan genel eğilimleri saptamak için
ortalama, mod ve medyan değeri; yanıtların ne ölçüde farklılık gösterdiğini
anlamak için de standart sapma hesaplanmıştır. Önermelerin yanıtları için
tanımlayıcı istatistiklere göre hesaplanan hata payının sosyal bilimlerde ve
benzer araştırmalarda kabul edilebilir sınırlar olan ±0.3 ile ±0.5 arası değerlerden (Fowler, 2014)
daha iyi bir ortalamaya (±0.26) sahip olduğu gözlenmiştir
(Tablo 6).
Tablo 6: Likert Tipi Soruların Yanıtlarının Tanımlayıcı İstatistikleri.
Önerme no |
Varyans |
Standart Sapma |
Ortalama |
Mod |
Medyan |
Hata payı |
1 |
1.04 |
1.02 |
2.10 |
2 |
2 |
0.22 |
2 |
0.96 |
0.98 |
4.24 |
5 |
4.5 |
0.21 |
3 |
1.13 |
1.07 |
4.13 |
5 |
4 |
0.23 |
4 |
1.65 |
1.28 |
3.66 |
4 ve 5 |
4 |
0.28 |
5 |
1.05 |
1.02 |
1.89 |
1 |
2 |
0.22 |
6 |
1.45 |
1.20 |
2.46 |
1 |
2 |
0.26 |
7 |
1.34 |
1.16 |
4.31 |
5 |
5 |
0.25 |
8 |
1.67 |
1.29 |
3.98 |
5 |
4.5 |
0.28 |
9 |
1.80 |
1.34 |
2.28 |
1 |
2 |
0.29 |
10 |
1.57 |
1.25 |
2.43 |
1 |
2 |
0.27 |
11 |
1.95 |
1.40 |
2.85 |
1 ve 2 |
3 |
0.31 |
12 |
2.10 |
1.45 |
3 |
4 |
3 |
0.32 |
"Yeryüzünde insan müdahalesi ile yapılan mekânsal değişim ve düzenlemeler genellikle iyi
sonuçlar doğurur” önermesine
(1) katılımcıların çoğunluğunun katılmadığını, insan müdahalesinin genellikle
iyi sonuçlar doğurmadığı yönündeki yanıtlar ağırlıktadır. Mod ve medyan
değerleri de bunu desteklemektedir. Standart sapmanın görece düşük olması,
olumlu yanıtların çok az veya hiç olmadığını gösterir.
Katılımcılarda
bu görüşün baskın olması bölgede daha önce deneyimlenen benzer mekânsal
müdahalelerin çevresel ve sosyal etkileriyle ilgili olabilir. Nitekim yeni
Hasankeyf ile ilgili ilk izlenimlere yönelik açık uçlu soruya alınan cevaplarda
“hayal kırıklığı, burukluk, şaşkınlık, tahribat” gibi öğeler öne
çıkmıştır.
Doğal ortam
bileşenlerinin dış zorlamalara maruz kalması, Hasankeyf örneği üzerinden “Mekânsal
düzenlemeler doğal süreçleri kesintiye uğratır” önermesinin (2) yanıtlarına
göre değerlendirilmiştir. Birbiriyle oldukça tutarlı ortalama, mod ve medyan
değerlerine göre mekânsal düzenlemelerin doğal süreçleri kesintiye uğrattığı
görüşünde güçlü bir fikir birliği vardır. Ayrıca bu durum, çevresel etkilerin ve sürdürülebilirliğin önemine dair bir
farkındalık olduğunu ortaya koymaktadır. Yanıtların dağılımındaki düşük varyans değeri bunun
önemli bir göstergesidir.
İnsanların
doğal çevreyi değiştirme ve düzenleme kapasitesiyle ilgili “İnsan doğayı
değiştiren ve düzenleyen en önemli unsurlardan biridir” önermesine (3)
verilen yanıtlar, çoğunluğun bu önerme hakkında olumlu bir görüşe sahip
olduğunu göstermektedir. Medyanın moddan düşük olması, bazı katılımcıların
kararsız olduğu veya olumsuz yanıtlar verdiğini göstermektedir. Ancak hata
payının ve varyansın düşük olması, katılımcıların büyük oranda bu önerme ile
hemfikir olduğunu gösterir.
Katılımcıların
önemli bir kısmı “Ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar nedeniyle doğal ve kültürel
çevrenin değişimi kaçınılmazdır” önermesine (4) katılmaktadır. Ortalama ve
medyan, yanıtların ağırlıklı olarak ‘kararsız’ ile ‘katılıyorum’ arasında
yoğunlaştığını ancak mod değerlerinin ‘katılıyorum’ ve ‘tamamen katılıyorum’
olması, önerme hakkında genel bir olumlu fikir birliği olduğunu, dolayısıyla bu durum, çevresel değişimlerin ekonomik ve sosyal
faktörlerle sıkı bir ilişki içinde olduğu düşüncesinin baskın olduğunu
göstermektedir. Standart
sapmanın 1.28 olması, yanıtlarda orta düzeyde bir çeşitliliğe işaret etse de
genel eğilimi değiştirecek bir varyasyondan söz etmek mümkün değildir.
Yeni
Hasankeyf üzerinden, yeni ve modern mekânların insanı daha çok mutlu ettiği
düşüncesi (5), kabul görmemiştir. Yanıtların ortalaması ‘kesinlikle
katılmıyorum’ ile ‘katılmıyorum’ arasındadır. Mod ve medyan değerleri de
ortalamayı desteklemektedir. Ayrıca standart sapmanın da oldukça düşük olması,
yanıtların çoğunun ortalama etrafında toplandığını, konuyla ilgili katılımcı
görüşleri arasında fazla bir farklılık olmadığını göstermektedir.
Tablo 7.
Eski Hasankeyf’i Ziyaret Edenler/Etmeyenler.
Cinsiyet |
Ziyaret Durumu |
Katılımcı Sayısı |
% |
Erkek |
Eski
Hasankeyf'i Ziyaret Eden |
14 |
17.5 |
Eski
Hasankeyf'i Ziyaret Etmeyen |
14 |
17.5 |
|
Kadın |
Eski
Hasankeyf'i Ziyaret Eden |
27 |
33.75 |
Eski
Hasankeyf'i Ziyaret Etmeyen |
25 |
31.25 |
|
Toplam |
|
80 |
100 |
Katılımcıların
yaklaşık yarısı (Tablo 7) Hasankeyf’in eski peyzajını görmemesine rağmen,
%77.5’i burasıyla ilgili ön araştırma yaptığı için (Tablo 8) eski ve yeni
Hasankeyf’i büyük bir tutarlılıkla değerlendirmiştir. Bu verilere göre
yeni/modern Hasankeyf’in katılımcılar üzerindeki etkisinin olumlu olmadığını ve
öğrenci grubunun bu tür mekânlarla ilgili olumsuz deneyim ve düşüncelere sahip
olduğunu göstermektedir.
Tablo 8.
Güncel Hasankeyf’i Ziyaret Etmeden Önce Ön Araştırma Yapanlar/Yapmayanlar.
Cinsiyet |
Araştırma
Durumu |
Katılımcı Sayısı |
% |
Erkek |
Ön
araştırma Yapan |
26 |
32.50 |
Ön
araştırma Yapmayan |
2 |
2.50 |
|
Kadın |
Ön
araştırma Yapan |
36 |
45.00 |
Ön
araştırma Yapmayan |
16 |
20.00 |
|
Toplam |
|
80 |
100 |
Katılımcıların
“Mekânsal ve mimari değişimler insan psikolojisini olumlu yönde etkiler”
önermesine (6) olumsuz baktığı, tanımlayıcı istatistiklere göre yanıtlarda bir
miktar çeşitlilik olmakla birlikte, ortaya çıkan genel eğilimin bu görüşe
katılmama yönünde olduğu görülmektedir. Yeni Hasankeyf algısı ve eski
Hasankeyf’in özgün değeri gibi bağlamsal faktörler bu eğilimin ortaya çıkmasını
sağlamış olabilir. Bu durum, mekânsal ve mimari
değişimlerin etkilerine dair bir sorgulama ve eleştirel bir bakış açısının
olduğunun göstergesidir.
Yerleşim
birimleriyle sakinleri arasında duygusal bir bağın olduğuna yönelik görüşe (7)
oldukça güçlü ve yaygın bir destek verilmiştir. Yanıtların büyük bir kısmının
pozitif uçta yoğunlaşması bunun en açık göstergesidir. Standart sapmanın 1.16
olması, katılımcılar arasında genel bir fikir birliği olmakla birlikte küçük
bir azınlığın farklı düşüncelere sahip olabileceğine işaret eder. Yanıt
çözümlemeleri, katılımcıların çoğunluğunun yerleşmelerle duygusal bir bağ
kurduğunu ve bu bağın genellikle güçlü bir şekilde algılandığını, kişilerin yaşadıkları yerlerle olan ilişkilerinin önemine dair
bir farkındalık ve güçlü bir aidiyet hissi oluşturduğunu göstermektedir.
Katılımcıların
çoğunluğu günümüz Hasankeyf’i için, insanın doğal ortam üzerindeki gücünü
gösteren iyi bir örnek olduğu yönünde görüş bildirmiştir (8.önerme). Yanıtların
mod ve medyan değerlerinin yüksek olması (sırasıyla 5 ve 4.5), genel eğilim ve
izlenimi önemli ölçüde açıklamaktadır: İnsanın doğal ortamı denetleyen önemli
bir müdahale gücüne sahip olduğuna dair kanaatler güçlüdür. Yanıtların
ortalaması (3.98) da bunu desteklemektedir. Ancak 1.29’luk standart sapma
değeri, bazı katılımcıların bu görüşe karşı tutumlarının kararsız veya
katılmama yönünde olduğunu göstermektedir. Nitekim yanıtların %15’i bu görüşe
katılmama yönündedir. Dolayısıyla bu kişiler, insan
faktörünün olumsuz etkilerinin göz ardı edildiğini düşünmektedir.
Tarihsel ve
arkeolojik alanların modern yöntemlerle düzenlenmesi, taşınması veya
kalıntıların/buluntuların müzeler ve mimari yaklaşımlar yoluyla sergilenmesi
çabaları olumlu bulunmamıştır (9.önerme). Katılımcı yanıtları (ortalama, mod ve
medyan), tarihi ve arkeolojik sahaların bozulan ‘in situ’ durumunu müzecilikle
telafi etme girişiminin onaylanmadığını göstermektedir. Ancak, 1.34’lük
standart sapma, yanıtların ortalama etrafında bir miktar dağıldığını ve
katılımcıların tamamen hem fikir olmadığına, bir kısmının kararsız kaldığına
bir kısmının da telafi çabalarını olumlu bulduğuna işaret eder. Bu durum müze konseptinin de bir başarısı sayılsa da sonuçlar, tarihi ve arkeolojik
sahalardaki tahribatın modern yöntemlerle telafi edilebildiği kanısının güçlü
bir kabul görmediğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, tarihi/arkeolojik
sahaların düzenlenmesiyle ilgili projelerde toplumsal kabulü artıracak
farkındalık kampanyaları düzenlenmeli, katılımcı planlama süreçlerinin ve diğer
orijinal yaklaşımların geliştirilmesi faydalı olabilir.
Yeni ve
modern mekânların Hasankeyf’in popülerliğini artırdığına yönelik önerme (10),
genel olarak kabul görmemiştir (mod: 1, medyan: 2, ortalama: 2.43). Yanıtların
büyük bir çoğunluğu ‘kesinlikle katılmıyorum’ ile ‘kararsızım’ arasında
yoğunlaşmıştır. Ancak standart sapmanın 1.25 olması, yanıtların orta düzeyde
bir çeşitlilik gösterdiğine ve bazı uç yanıtların (katılıyorum, kesinlikle
katılıyorum) bulunduğunu gösterir. Nitekim katılımcıların yaklaşık %20’si yeni
ve modern mekânların popülerliği artırdığı yönünde görüş bildirmiştir. Bu
bulgular, katılımcıların geleneksel ve doğal unsurlara daha çok önem verdiğini,
tersine yeni ve modern mekânların benimsenmediğine işaret eder.
“İnsan
doğa üzerinde mutlak kontrol sahibidir” önermesine (11) verilen yanıtların
tanımlayıcı istatistikleri birlikte ele alındığında, katılımcılar arasında
önemli bir fikir ayrılığı ve kararsızlığın baskın olduğu görülmektedir.
Ortalama ve medyan değeri kararsızlığa işaret ederken, standart sapmanın yüksek
olması katılımcı grupta fikir ayrılığının belirgin olduğunu gösterir. Tüm yanıt
gruplarının (1-5) ayrı ayrı oransal dağılışlarının birbirine oldukça yakın
olması (en fazla %6.25’lik fark) fikir ayrılığını vurgulayan diğer bir
bulgudur. Bu sonucun ortaya çıkmasında, doğal ortam üzerinde insanın kontrol
yeteneklerinin tartışmalı olması fikri veya bağlama bağlı değerlendirmelerin
rolü olabilir. Bu konunun doğası gereği farklı perspektiflerin ortaya çıkması
sıra dışı bir durum değildir. Bu sonuçlar, doğa
ile insan arasındaki ilişkinin karmaşıklığını ve çevresel konulara dair
eleştirel bir bakış açısının olduğunu göstermekte, ayrıca, konunun tartışmalı
ve çok boyutlu olduğunu yansıtmaktadır.
“Tarihsel
geçmişi olan mekânlardaki etkileyici atmosfer, onların ruhuna uygun mimari
düzenlemelerle devam ettirilebilir” önermesine (12) verilen yanıtların
standart sapması anketteki en yüksek değerdir. Bu durum yanıtların ortalamadan
görece geniş bir dağılım gösterdiğine işaret eder. Ortalama ve medyan değeri
3’tür. Standart sapmayla birlikte bakıldığında, görüşlerin iki tarafa
(olumlu-olumsuz) yakın oranlarda dağıldığı anlaşılıyor. Nitekim ‘katılıyorum ve
kesinlikle katılıyorum’ yanıtları ile ‘katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum’
yanıtlarının oranları sırasıyla %45 ve %41.25’tir. Bulgulara göre, önerme
hakkında net bir fikir birliğinin olmadığı görülmektedir.
3.3.
Grupların Karşılaştırılması
Katılımcı
grubun demografik ve diğer özelliklerindeki çeşitliliğin yanıt farklılaşmasına
neden olup olmadığını çözümlemek için ikişer değişkenden oluşan gruplar
oluşturuldu. Likert ölçeğindeki ifadelere alınan yanıtlar arasında anlamlı
farklar olup olmadığını sınamak amacıyla ANOVA ile Welch t testinin birlikte
uygulanması tercih edildi. Bu testlerden ANOVA, varyansların homojen olduğu
varsayımına bağlı olarak doğru sonuçlara ulaşır. Welch testinde ise varyans
homojenliği dikkate alınmaz. Bu yaklaşımın pratikte sağladığı avantaj, varyans
homojenliğine yönelik ek bir teste gerek kalmamasıdır. Ancak bu da ANOVA ve
Welch testlerinin ikisinin aynı ve anlamlı sonuçlara ulaşmasına bağlıdır. İki
testin farklı sonuçlara ulaşması durumunda ancak varyans homojenliği testine
başvurmak, zamanı daha verimli kullanmaya yöneliktir.
Katılımcıların Likert ölçeğindeki on iki ifadeye verdiği yanıtların ANOVA ve Welch testi çözümleme çıktılarının, görece küçük bir örneklem boyutuna sahip yüksek lisans öğrencileri grubu dışında, tam tutarlı olduğu gözlenmiştir. Yani, bir grup dışında, bir testin iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulmadığı tüm sınamalarda diğer test de aynı sonuca ulaşmış veya fark bulunan tüm durumlarda iki test de aynı sonuca ulaşmıştır. Aşağıda iki değişkenli gruplar şeklinde oluşturulan karşılaştırmaların çözümleme sonuçları verilmiştir.
3.3.1.
Yanıtların Cinsiyete Göre Karşılaştırılması
İlk olarak
kadın ve erkek katılımcıların yanıtları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı
sınanmıştır. ‘Tarihsel geçmişi olan mekânlardaki etkileyici atmosfer, onların
ruhuna uygun mimari düzenlemelerle devam ettirilebilir’ önermesi dışındaki
diğer tüm önermelere verilen yanıtlar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır
(Tablo 9). Yukarıda anılan önermeye verilen yanıtların kadın ve erkekler
arasında farklılaşması, kadınların erkeklerden daha yüksek puan vermiş
olmasıyla ilgilidir. Ayrıca kadın yanıtlarının standart sapması daha düşüktür
(Kadın ortalama: 3.31, standart sapma: 1,38; Erkek ortalama: 2.43, standart
sapma: 1.45). Bu sonuca göre erkekler ‘katılmıyorum’ ile ‘kararsız’ arasında
dururken kadınlar ‘kararsız’ ile ‘katılıyorum’ arasında kalmıştır.
Tablo 9: Yanıtların Cinsiyete Göre Karşılaştırılması.
Önerme |
Welch Testi (F) |
Sig. (p) |
Yorum |
1 |
1.194 |
0.281 |
Anlamlı fark yok |
2 |
1.440 |
0.237 |
Anlamlı fark yok |
3 |
0.240 |
0.627 |
Anlamlı fark yok |
4 |
1.749 |
0.192 |
Anlamlı fark yok |
5 |
0.059 |
0.809 |
Anlamlı fark yok |
6 |
3.123 |
0.083 |
Anlamlı fark yok |
7 |
1.837 |
0.183 |
Anlamlı fark yok |
8 |
0.154 |
0.697 |
Anlamlı fark yok |
9 |
2.399 |
0.127 |
Anlamlı fark yok |
10 |
0.145 |
0.705 |
Anlamlı fark yok |
11 |
0.001 |
0.975 |
Anlamlı fark yok |
12 |
6.912 |
0.011 |
Anlamlı fark var |
3.3.2.
Coğrafya Öğretmenliği ile Diğer Lisans Öğrencilerinin Karşılaştırılması
Coğrafya
Öğretmenliği lisans öğrencilerinin sayısı aynı bölümden mezun olan bir
öğrenciyle birlikte 45’tir. Diğer lisans grubunda ise aralarında Hukuk,
İlahiyat gibi çeşitli bölümlerden ve ayrıca biri Ön Lisans olmak üzere 22
öğrenci bulunmaktadır. Hem ANOVA hem Welch testinin sonuçlarına göre, tüm
yanıtlar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 10).
Buna göre, gruplar arasında bir uyum olduğu düşünülebilir.
Tablo 10: Coğrafya Öğretmenliği ile Diğer Lisans Öğrencilerinin
Karşılaştırılması.
Önerme |
Welch Testi (F) |
Sig. (p) |
Yorum |
1 |
0.008 |
0.927 |
Anlamlı fark yok |
2 |
0.000 |
0.985 |
Anlamlı fark yok |
3 |
0.057 |
0.812 |
Anlamlı fark yok |
4 |
1.204 |
0.279 |
Anlamlı fark yok |
5 |
0.006 |
0.940 |
Anlamlı fark yok |
6 |
2.785 |
0.104 |
Anlamlı fark yok |
7 |
0.667 |
0.418 |
Anlamlı fark yok |
8 |
3.472 |
0.068 |
Anlamlı fark yok |
9 |
0.029 |
0.865 |
Anlamlı fark yok |
10 |
1.661 |
0.205 |
Anlamlı fark yok |
11 |
1.080 |
0.304 |
Anlamlı fark yok |
12 |
0.784 |
0.381 |
Anlamlı fark yok |
3.3.3. Coğrafya Yüksek Lisans ile Diğer Yüksek Lisans
Öğrencilerinin Karşılaştırması
Coğrafya
Öğretmenliği yüksek lisans öğrencilerinin sayısı 9, diğer yüksek lisans
öğrencilerinin sayısı 4’tür. Bu karşılaştırmada örneklem boyutu oldukça
küçüktür. Ancak yine de yanıtların lisansüstü öğrencileri arasında ne düzeyde
ayrıştığını görmek açısından sonuçlar değerlendirilmiştir. ‘İnsan doğayı
değiştiren ve düzenleyen en önemli unsurlardan biridir’ ve ‘Tarihsel geçmişi
olan mekânlardaki etkileyici atmosfer, onların ruhuna uygun mimari
düzenlemelerle devam ettirilebilir’ önermelerinin gruplar açısından varyans
homojenliğine sahip olmadığı Levene testiyle belirlenmiştir. Buna göre bu
önermelerin yanıtları Welch testine göre değerlendirilmiştir (Tablo 11).
Yukarıda anılan iki önerme dışında kalanlar ANOVA ve Welch testinde aynı sonuçlara
sahiptir.
Çözümleme
sonuçlarına göre ‘Yeryüzünde insan müdahalesi ile yapılan mekânsal değişim ve
düzenlemeler genellikle iyi sonuçlar doğurur (1)’ ve ‘Tarihsel ve arkeolojik
alanlarda meydana gelen tahribat, modern müzecilik ve mimariyle telafi edilebilir
(9)’ ifadelerine verilen yanıtlar arasında karşılaştırılan gruplar bakımından
istatistiksel olarak anlamlı fark vardır. Diğer yanıtlar arasında anlamlı bir
fark bulunmamıştır. Anlamlı farkın bulunduğu ifadelere Coğrafya yüksek lisans
öğrencilerinin yanıtları ‘katılmıyorum’a daha yakınken diğer yüksek lisans
öğrencilerinin yanıtları ‘katılıyorum’a daha yakındır. Bu sonuç, Coğrafya
eğitimi almış öğrencilerde çevre ve kültür mirasının korunması gerektiğine
yönelik farkındalığın daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Tablo 11: Coğrafya Yüksek Lisans ile Diğer Yüksek Lisans
Öğrencilerinin Karşılaştırması.
Önerme |
Welch Testi (F) |
Sig. (p) |
Yorum |
1 |
6.108 |
0.048 |
Anlamlı fark var |
2 |
0.739 |
0.372 |
Anlamlı fark yok |
3 |
0.007 |
0.095 |
Anlamlı fark yok |
4 |
0.034 |
0.875 |
Anlamlı fark yok |
5 |
0.216 |
0.561 |
Anlamlı fark yok |
6 |
0.751 |
0.364 |
Anlamlı fark yok |
7 |
0.006 |
0.925 |
Anlamlı fark yok |
8 |
3.072 |
0.075 |
Anlamlı fark yok |
9 |
4.028 |
0.021 |
Anlamlı fark var |
10 |
2.103 |
0.140 |
Anlamlı fark yok |
11 |
1.680 |
0.204 |
Anlamlı fark yok |
12 |
3.784 |
0.080 |
Anlamlı fark yok |
3.3.4. Lisans ile Yüksek Lisans Gruplarının
Karşılaştırılması
Tüm lisans
ile tüm yüksek lisans öğrencilerini kapsayan gruplar arasındaki farkların
rastlantısal olduğunu ve pratik anlamda önemli olmadığını söyleyebiliriz. Test
sonuçlarına göre her iki grubun yanıtları arasında anlamlı bir fark yoktur
(Tablo 12).
Tablo 12: Lisans ile Yüksek Lisans Gruplarının
Karşılaştırılması.
Önerme |
Welch Testi (F) |
Sig. (p) |
Yorum |
1 |
1.718 |
0.240 |
Anlamlı fark yok |
2 |
0.156 |
0.701 |
Anlamlı fark yok |
3 |
3.457 |
0.065 |
Anlamlı fark yok |
4 |
0.014 |
0.904 |
Anlamlı fark yok |
5 |
0.106 |
0.595 |
Anlamlı fark yok |
6 |
0.097 |
0.645 |
Anlamlı fark yok |
7 |
0.087 |
0.554 |
Anlamlı fark yok |
8 |
0.072 |
0.642 |
Anlamlı fark yok |
9 |
0.049 |
0.614 |
Anlamlı fark yok |
10 |
0.061 |
0.885 |
Anlamlı fark yok |
11 |
1.083 |
0.204 |
Anlamlı fark yok |
12 |
0.044 |
0.504 |
Anlamlı fark yok |
3.3.5. Lisans Alt Sınıflar ile Lisans Üst Sınıfların (+ Yüksek
Lisans) Karşılaştırılması
Lisans
eğitiminin başında olan öğrenciler (1. ve 2. Sınıflar) ile yüksek lisans dahil
üst sınıf (3. ve 4. Sınıflar) öğrencilerinin yanıtları arasında istatistiksel
bakımdan anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 13).
Tablo 13: Lisans Alt
Sınıflar ile Lisans Üst Sınıfların (+ Yüksek Lisans) Karşılaştırılması.
Önerme |
Welch Testi (F) |
Sig. (p) |
Yorum |
1 |
1.729 |
0.233 |
Anlamlı fark yok |
2 |
0.211 |
0.712 |
Anlamlı fark yok |
3 |
3.121 |
0.087 |
Anlamlı fark yok |
4 |
0.012 |
0.894 |
Anlamlı fark yok |
5 |
0.096 |
0.675 |
Anlamlı fark yok |
6 |
0.077 |
0.614 |
Anlamlı fark yok |
7 |
0.187 |
0.465 |
Anlamlı fark yok |
8 |
0.082 |
0.697 |
Anlamlı fark yok |
9 |
0.089 |
0.694 |
Anlamlı fark yok |
10 |
0.072 |
0.786 |
Anlamlı fark yok |
11 |
1.283 |
0.264 |
Anlamlı fark yok |
12 |
0.067 |
0.649 |
Anlamlı fark yok |
3.3.6. Hasankeyf’i Önceden Ziyaret Edenler ile İlk Kez Ziyaret
Edenlerin Karşılaştırılması
Katılımcıların,
değiştirilen mekânların eski durumuna göre yeni durumunu nasıl algılandıklarını
daha detaylı değerlendirmek amacıyla sorulan bir sorunun yanıtlarına göre
oluşturulan iki farklı grup oluşturulmuştur. Bu grupların büyüklüğü yaklaşık
olarak aynıdır. Hesaplanan istatistikler sonucunda Hasankeyf’i ilk kez ziyaret
edenlerle daha önce ziyaret edenlerin yanıtları arasında anlamlı bir fark
bulunmamıştır (Tablo 14).
Tablo 14: Hasankeyf’i Önceden Ziyaret Edenler ile İlk Kez Ziyaret Edenlerin Karşılaştırılması
Önerme |
Welch Testi (F) |
Sig. (p) |
Yorum |
1 |
0.206 |
0.651 |
Anlamlı fark yok |
2 |
1.410 |
0.239 |
Anlamlı fark yok |
3 |
1.017 |
0.317 |
Anlamlı fark yok |
4 |
0.138 |
0.711 |
Anlamlı fark yok |
5 |
0.089 |
0.766 |
Anlamlı fark yok |
6 |
0.129 |
0.720 |
Anlamlı fark yok |
7 |
0.001 |
0.972 |
Anlamlı fark yok |
8 |
0.115 |
0.735 |
Anlamlı fark yok |
9 |
0.202 |
0.654 |
Anlamlı fark yok |
10 |
0.182 |
0.671 |
Anlamlı fark yok |
11 |
0.086 |
0.771 |
Anlamlı fark yok |
12 |
0.842 |
0.362 |
Anlamlı fark yok |
3.4. Yapılandırılmamış Veri Niteliğindeki
“Gezi Alanı ile İlgili Belirtmek İstediğiniz Düşünceleriniz Nelerdir?”
Sorusuna İlişkin Değerlendirmeler
Açık
uçlu, herhangi bir sınır ve kısıtlama getirilmeden cevaplandırılması istenen bu
soruya verilen cevaplar genel olarak üç grup çevresinde kümelendi:
Tarihi ve Doğal Kayıplara ilişkin duygusal
Tepkiler (Hayal Kırıklığı, Burukluk, Hüzün): Birçok öğrenci, Hasankeyf'in eski
halinin kaybolmasından, doğal ve tarihi dokunun bozulmasından, yapay bir ortama
dönüşmesinden üzüntü duyduklarını, bazıları hayal kırıklığına uğradıklarını,
burukluk hissettiklerini ifade etmektedir. Öğrenciler, barajın inşasıyla
birlikte Hasankeyf'in tarihi yapılarının ve doğal güzelliklerinin yok olduğunu,
bunun büyük bir kayıp olduğunu vurgulamaktadır. Tarihi eserlerin sular altında
kalması ve doğal yapının bozulması, katılımcılarda derin bir hüzün meydana
getirmiştir.
Müze Değerlendirmesi: Müze,
öğrencilerin genel olarak olumlu bulduğu bir nokta olarak karşımıza
çıkmaktadır. Yeni müze, bazı öğrenciler tarafından etkileyici ve bilgilendirici
bulunmuş, ancak eski Hasankeyf'in yerini dolduramadığı ifade edilmiştir. Müze,
tarihi eserlerin korunması açısından önemli bir adım olarak görülse de, eski
yerleşim yerinin kaybını telafi edemediği belirtilmiştir.
Ekonomik ve Sosyal Eleştiriler: Barajın ekonomik
faydaları, tarihi ve kültürel kayıplarla karşılaştırıldığında yetersiz
kalmaktadır. Öğrenciler, yapılan yatırımların eski Hasankeyf'e yapılması
durumunda daha anlamlı olacağını belirtmişlerdir. Barajın ekonomik faydasının,
bu kaybın telafisi olamayacağı düşüncesi oldukça yaygın.
Yapaylık Hissi: Yeni yapılan
yapılar ve yeni yerleşme alanı, birçok öğrenci tarafından yapay ve özgünlükten
uzak olarak değerlendirilmiştir. Yeni yapılanmaların yapay, oyuncak gibi
göründüğü, eski Hasankeyf'in dokusunu yansıtmadığı, eski Hasankeyf'in kaybolması,
yeni yerleşim alanlarının ve müzenin bu kaybı telafi edemediği düşünülmektedir.
Çoğu öğrenci, geziyi genel olarak güzel, ve bilgilendirici bulduklarını, ancak
bu olumlu görüşler, Hasankeyf'in kaybıyla ilgili olumsuz duyguların gölgesinde
kaldığı görülmektedir.
4. SONUÇ
Coğrafya
biliminin merkezinde bulunan mekân, sadece fiziki unsurları barındıran bir
çevrenin ötesinde, orada yaşayan insanlarla aralarında yaşanmışlıklarla oluşan
ve güçlü anlamlar güçlü bağlar taşıyan bir yerdir. Bu nedenle peyzaj değişimi
veya yer değiştirme insanlar üzerinde büyük etkiler yaratmaktadır. Sosyal veya
ekonomik değişimin büyük bir hızla yaşandığı günümüzde doğal afetler de
eklendiğinde ister göç yoluyla olsun, ister mevcut mekânın değişimi olsun,
insanlar üzerinde büyük etkiler bırakmaktadır.
Yarım
yüzyılı aşkın bir süredir Ilısu Baraj projesi ve doğal-tarihi-kültürel mirasın
yok olması tehlikesi ile gündeme gelen, yoğun tartışmaların yaşandığı ancak
beklenen sonun gerçekleştiği Hasankeyf ve çevresi söz konusu değişimin
hissedilir ölçüde yaşandığı önemli bir örnektir.
Hasankeyf
ve çevresindeki peyzaj değişiminin üniversite öğrencileri üzerindeki mekânsal
algı etkilerini ölçmeyi amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiş, bu amaçla
Hasankeyf ve çevresine düzenlenen öğrenci gezisi sonrasında gezi alanıyla
ilgili deneyimlerini, duygularını ve düşüncelerini ifade etmeleri ve mekânsal
değişimlerin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ve doğa ile insan
arasındaki ilişkiyi incelemeyi hedefleyen bir anket uygulanmıştır.
Elde
edilen verilerin analizi sonucunda:
-
Yerleşim yerleri ile insanlar arasındaki duygusal bağın güçlü olduğu ve bu
bağın koparılması durumunda insanlar üzerinde derin izler bıraktığı
görülmüştür.
-Öğrencilerin
büyük çoğunluğu, mekânsal ve mimari değişimlerin insan psikolojisi üzerinde
olumsuz etkiler bıraktığını düşünmektedir.
-
Hasankeyf'in özgün dokusunun kaybolması, öğrencilerde hayal kırıklığı, hüzün ve
burukluk gibi duygular uyandırmıştır.
-
Tarihi ve doğal mirasın korunmasının önemi vurgulanmış, yapay yerleşim
alanlarının ve müzelerin bu kaybı telafi edemediği belirtilmiştir.
-
Öğrencilerin çoğu, insanın doğayı değiştiren ve düzenleyen en önemli unsur
olduğunu kabul etmekle birlikte, bu müdahalelerin doğal süreçleri kesintiye
uğrattığının da farkındadır.
-
Ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için insanların doğal çevreyi
değiştirmek zorunda kaldığı, dolayısıyla doğal çevredeki değişimin kaçınılmaz
olduğu görüşü yaygındır.
Özetlemek
gerekirse, katılımcılar Hasankeyf ve yakın çevresinde barajdan etkilenen
sahaları hem kültürel miras hem de ekolojik denge açısından önemli konular
olarak algılamıştır. Barajın çevre üzerindeki olumsuz etkileri ve tarihi bazı
yapıların taşınması, katılımcıların genelinde bir üzüntü ve memnuniyetsizlik
yaratmıştır. Hasankeyf müzesinin, yörenin tarihi ve kültürel mirasını daha iyi
yansıtacak şekilde yeniden tasarlanması gerektiği ve böylece turizm
potansiyeline daha iyi katkı sunacağı görüşü öne çıkmıştır.
Hasankeyf
örneği, doğal ve kültürel peyzaj değişimlerinin insanların mekân algısı üzerindeki
derin etkisini ortaya çıkarmış, mekânsal değişimlerin sadece teknik bir
müdahale olmadığını, ancak insani, kültürel ve duygusal boyutları olan karmaşık
bir süreç olduğunu göstermektedir.
Bu
değişimler, bireylerin duygusal bağlarını, kültürel kimliklerini ve çevresel
deneyimlerini etkilemektedir. Bu nedenle yapılması
planlanan benzer projelerde yalnız ekonomik ve teknik parametrelere göre değil,
insani deneyimlerin ve birikimlerin göz ardı edilmediği, kültürel mirasın
korunduğu, kültürel süreklilik perspektifinden mekânın algılandığı bir
yaklaşıma gereksinim vardır.
KAYNAKÇA
Akcan, B., Çolak, M., Görgün, S.,
Kaş, İ., & Yıldız, O. (2020). Ilısu
barajı ve Hasankeyf. İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari
ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, Ankara.
Akkaya, U., Gültekin, A. B., Dikmen,
Ç. B. & Durmuş, G. (2009). Baraj ve Hidroelektrik Santrallerin HES
Çevresel Etkilerinin Analizi Ilısu Barajı Örneği The Analysis of Environmental
Impacts of Dams And Hydroelectric Power Plants HEPP Sample of Ilısu Dam. 5.
Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09) (pp.2212-2218). Karabük,
Türkiye.
Augé, M. (1995). Non-Places: Introduction to an Anthropology
of Supermodernity. Verso.
Babbie, E. (2020). The Practice
of Social Research. Belmont, CA: Wadsworth Publishing.
Bachelard, G. (1994). The Poetics of Space. Beacon Press.
Buttimer,
A. (1976). Grasping the dynamism of lifeworld. Annals of the association
of American geographers, 66(2), 277-292.
Büyüköztürk, Ş. (2004). Sosyal
Bilimler için Veri Analizi El Kitabı. Ankara: Pegem Akademik Yayıncılık.
Cresswell, T. (2004). Place: A Short Introduction. Blackwell
Publishing.
Ergin Yıldırım, B. (2006). Hasankeyf İlçe Merkezinin Beşeri ve Ekonomik
Coğrafyası (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Fırat Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Elazığ.
Fowler, F. J. (2014). Survey
research methods (5th ed.). SAGE Publications.
Gümüş, F. (2019). Kadın girişimcilerin
iş doyumlarının sektörlere göre karşılaştırılması: Yalova örneği. Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (63), 122–138. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/751518
Harvey, D. (2000). Spaces of hope. University of
California, (pp. 45-50).
Harvey, D. (2012). Rebel cities: from the right to the city to
the urban revolution. Verso, (pp. 1-10).
Harvey, D. (2020). The condition of postmodernity, In The
New social theory reader (pp. 235-242). Routledge.
Kılıç, S. (2016). Cronbach’ın alfa
güvenirlik katsayısı. Journal of Mood Disorders, 6(1), 47-48.
Lefebvre, H. (1991). The Production of Space. Blackwell
Publishing.
Lukermann, F. (1964). Geography as a
formal intellectual discipline and the way in which it contributes to human
knowledge. Canadian Geographer/Le
Géographe Canadien, 8(4), 167-172.
Manzo, L. C., & Devine-Wright,
P. (2014). Place Attachment: Advances in
Theory, Methods and Applications. Routledge.
Öztürk, M. E. (2024).Yeni Hasankeyf’te yerel halkın yeni turizm
gelişimine karşı algıları ve memnuniyeti (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi). Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Batman.
Relph, E. (1976). Place and Placelessness. London: Pion.
Relph, E. (1981). Rational Landscapes and Humanistic Geography.
New York: Barnes and Noble.
Relph, E. (1993). Modernity and the Reclamation of Place.
In D. Seamon, ed, Dwelling, Seeing, and Designing: Toward a Phenomenological
Ecology (pp. 25-40). Albany, NY: SUNY Press.
Seamon, D., & Sowers, J. (2008).
Place and Placelessness, Edward Relph. Key
texts in human geography, 43, 51.
Tavakol, M., & Dennick, R.
(2011). Making sense of Cronbach's alpha. International Journal of Medical
Education, 2, 53-55.
Technology Networks. (2022). Mann-Whitney
U test: Assumptions and example. Technology Networks. https://www.technologynetworks.com/informatics/articles/mann-whitney-u-test-assumptions-and-example-363425
Erişim tarihi:
06.01.2025
Tuan, Y. F. (1979). Space and place: humanistic perspective.
In Philosophy in geography (pp. 387-427). Dordrecht: Springer
Netherlands.
Tuan, Y.-F. (1977). Space and Place: The Perspective of
Experience. University of Minnesota Press.
Tuan, Yi-Fu, (1974). Topophilia: A Study of Environmental
Perceptions, Attitudes, and Values. Englewood Cliffs, New Jersey:
Prentice-Hall.
Yaşlıoğlu, M.M. (2017). Sosyal
Bilimlerde Faktör Analizi ve Geçerlilik: Keşfedici ve Doğrulayıcı Faktör
Analizlerinin Kullanılması. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi,
Cilt:6, özel sayı, 74-85.
İnternet kaynakları:
Link1: Republic of Türkiye Mınıstry
of Culture and Tourism https://www.ktb.gov.tr/EN-36158/hasankeyf.html
(Erişim Tarihi: 15.01.2025)
Link 2: World Monuments Funds, https://www.wmf.org/monuments/hasankeyf
(Erişim Tarihi: 28.12.2024)
Link 3: Akademik
Hesap Makinesi, https://sites.google.com/adu.edu.tr/ahm/kelime-bulutu-çiz
(Erişim Tarihi: 28.12.2024)
Foto 1. Baraj Gölü
Yükselmeden Önceki Eski Hasankeyf Yerleşmesi ve Kalesi (A), Raman Dağı
Eteklerinde Kurulan Yeni Hasankeyf Yerleşmesinin Baraj Gölü Yükseldikten Sıonraki
Görünümü (B).
* Prof.Dr. Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi,
Diyarbakır, skaradogan@dicle.edu.tr
** Dr.
Öğr. Üyesi, Harran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. Coğrafya Bölümü, Şanlıurfa,
hyetmen@harran.edu.tr
*** Doç.Dr.
Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Elazığ, esendurmus@firat.edu.tr
-Bu çalışma, Dicle Üniversitesi
Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (DÜBAP) tarafından ZGEF.22.007
nolu proje ile desteklenmiştir.