MALATYA ŞEHRİ DOĞUSUNDA JEOMORFOLOJİK ÖzelliKlerden kaynaklanan SORUNLAR
Problems
Resulting from Geomorphologic Features in East of Malatya City
ÖZDEMİR, M. A.* ve KARADOĞAN, S.**
ÖZET
Jeomorfolojik birimler insanın
doğrudan faydalandığı mekan birimleridir. Yer şekillerinin farklı özellikleri
arazi kullanımında farklı seçenekler sunar. Ancak topografya jeomorfolojik
koşulların gerektirdiği şekilde kullanılmadığı takdirde bazı sorunlar ortaya
çıkmaktadır. Çalışmamıza konu olan ve Malatya şehrine hakim bir mevki olan
Yıkıkhan tepesi eteklerine lüks konutlar yapılmıştır. Ne var ki eski ve aktif
bir heyelân alanına yapılan bu konutlar heyelândan ve zemin özelliklerinden
zarar görmüştür. Yıkıkhan tepesi yamaçlarından yolların geçirilmesiyle oluşan
şevler, tesviye edilen yamaçlara inşaatlarla gelen ek yük, tepe üzerinde
bulunan kalker tabakalarının patlayıcılarla parçalanması ve taş ocağı olarak
işletilmesi gibi beşeri müdahaleler heyelân ile zemin sorunlarını ortaya
çıkarmıştır. Bu çalışmada Malatya
doğusunda, Yıkıkhan tepesi ve çevresinde jeomorfolojik özelliklerle arazi
kullanımı arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanan sorunlar incelenmiştir.
Anahtar kelimeler: Malatya ovası, arazi kullanımı,
heyelân, şehir planlama.
ABSTRACT
Geomorphological units are the
main landform units that people have to use them directly. Different features
of landforms produce various alternatives in land use system. But some problems
arise when topographical condition are not taken into consideration; Villa
houses were built on the hilly slopes of
Yıkıkhan which overlook The Malatya City. But these houses which were built on
active and old landslide areas were damaged by landslide and ground
features. The construction of way road,
the formation of the steep slopes along the way, creak formation within the
stones during the limestone production carried out by explosive manner and
additional load of buildings have led to the deterioration of natural balance
mentioned area. So that landslide events occurred. In this study, the problems
resulting from disharmony between land use and geomorphological features were
investigated in Yıkıkhan hill and its around in eastern part of Malatya.
Key words: Plain of
Malatya, land use, landslide, urban planning.
GİRİŞ
Bu çalışma Malatya şehrinin doğu kısmında imar alanı içerisinde kalan Yıkıkhan tepesi ve çevresini kapsamaktadır ( Şekil:
1). Bu alanın jeomorfolojk özelliklerini, bu özelliklerden kaynaklanan arazi
kullanımı ile ilgili sorunları ortaya koymak bu çalışmanın amacını
oluşturmaktadır.
Şekil 1: Lokasyon haritası.
Yıkıkhan tepesi Malatya şehrine hakim bir konumdadır. Şehir merkezine yakın oluşu ve seyir yeri konumu nedeniyle yerleşme açısından dikkat çekici bir alandır. Ne var ki, tepe ve çevresi eski ve aktif bir heyelân sahasına karşılık gelmektedir. 15 km2 olan bu alan imara açılmıştır. Heyelân sorunu olan tepenin batı yamacına 120 civarında lüks konut inşaatı yapılmıştır. Bu konutların yarısı kiltaşından oluşan yamacın tesviyesiyle kazanılan basamak üzerinde, kalan yarısı ise tesviye dolgu malzemesi üzerine inşa edilmiştir. Buradaki her bir inşaatın değeri 100.000 $ olduğu kabul edildiği takdirde inşaatların toplam değeri 12.000.000 $’ı bulmaktadır. Ancak, inşaat sırasında ve sonrasında meydana gelen heyelânlar nedeniyle binaların zemini bozulmuş, duvarlar yarılmış, çarpılmalar meydana gelmiştir. Bunun üzerine bir müddet inşaata ara verilmiştir. 2001 yılı itibariyle inşaata yeniden başlayarak bazı konutlar bitirilmiştir. İskan alanının doğal olarak eski ve aktif heyelân bölgesinde olması inceleme alanını riskli yapmıştır. Doğal dengesine ulaşmamış yamaç üzerinden yolların geçirilmesi ve yeni yapılan binaların oluşturduğu ağırlık heyelânı hızlandırmıştır.
Jeomorfolojik özellikler
İnceleme alanı olan Yıkıkhan
tepesi Malatya ovasının doğusunda, Malatya şehrine hâkim bir noktadadır. Bu
özelliğiyle adeta kentin bir seyir yeridir. Ayrıca tepe, şehir yerleşmesini
doğudan alçak bir eşikle sınırlandırmaktadır. Bu tepe ile daha güneyde ve
yüksekte bulunan, Beydağı’nın devamı olan tepeler arasında Malatya-Elazığ
karayolunun geçtiği “şehir gösteren gediği” yer alır. 1035 m yükseltisindeki bu
gedikten tepenin yüksekliği 136 m dir.
Yıkıkhan tepesi ve
çevresinin temelini Eosen devrine ait denizel kayaçlar meydana getirmektedir.
Altta ince tabakalı kiltaşı, bunun üzerinde ise kalın tabakalı, masif, karstik
boşluklu, yer yer kalker tüf içeren kalker tabakaları bulunmaktadır. GD-KB
doğrultusunda uzanan monoklinal yapılı tepenin doğu yamacında yaklaşık 5 m
kalınlığında kaya blokları ve etek döküntüleri, tepe çevresinde Malatya ovası
tabanında çimentolaşmamış Pliyo-Kuvaterner
alüvyonları yer almaktadır. Tepenin yüzeyini nispeten düz, çevresi bir
korniş olan 80 m kalınlıkta, kuzeybatıya 17º eğimli kalker tabakası oluşturmaktadır. Kalkerin altındaki kiltaşı
ova tabanına kadar devam etmektedir (Şekil 2).
Jeomorfolojik açıdan
Yıkıkhan tepesi (1171 m.) polisiklik bir kuestadır. Malatya ovasının güneyinde
yükselen Bey dağından ovaya doğru devam eden Eosen flişlerinden oluşan
monoklinal yapının akarsularla yarılması ile ortaya çıkan tepelerden biridir.
Tepenin batı ve doğu bölümleri G-K yönünde alüvyal tabanlı akarsular tarafından
yarılmıştır. Bu akarsulara ait kuru dereler
tepeye doğru güneyden Şehir
gösteren gediğine doğru sokulur (Şekil 3). Akarsu vadileri yüksek kısımlarda V
şeklinde, alçak kısımlarda ise düz tabanlıdır. Pliyo-Kuvaterner alüvyonlar
geniş birikim düzlükleri meydana getirmiştir.
Arazi kullanımı
İnceleme alanında farklı
arazi kullanım şekilleri görülmektedir. Yıkıkhan tepesi çevresinde, güney
kesimi dışında geniş vadi tabanı üzerinde Orduzu’nun kayısı bahçeleri bulunur. Konutlarla önemli
ölçüde işgal edilmiş birikim düzlükleri içinde sebze bahçeleri ve tahıl ekim
alanları yeralır. Pınarbaşı kaynağının önüne yapılan Orduzu göleti çevresi fuar
alanı olarak düzenlenmiştir (Şekil 4). Orduzu Bahçebaşı mahallesi doğusunda
açık alanlar yakın zamanlarda ağaçlandırılmıştır. Malatya-Elazığ karayolunun
geçtiği şehir gösteren gediği çevresi yakın zamana kadar otlak alanı şeklinde
kullanılıyordu. Son birkaç yıldır yolun her iki tarafına konutlar ve işyerleri
yapılmaya başlamıştır.
Malatya-Elazığ karayolundan görülen dik kayalıklar, kalker tabakalarının taş ocağı olarak işletilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Tepe ve çevresi çok eğimli yamaçlar ve heyelân alanları olması nedeniyle daha on yıl öncesine kadar otlak olarak kullanılmakta idi. Malatya şehrinin hızlı büyümesi sonucunda şehir merkezine yakın yüksek araziler hızla değer kazanmıştır. Bunun sonucunda çevreye hakim konumdaki alanlardan biri olan Yıkıkhan tepesi ve çevresi konut yapımı açısından yeni bir cazibe alanı veya çekim merkezi olmuştur. Malatya şehrine bakan yamaçları üzerine lüks konutlar yapılmaya başlamıştır. Bunun sonucunda aşağıda belirtilen jeomorfolojik özelliklerden kaynaklanan bazı sorunlar ortaya çıkmıştır.
Jeomorfolojik özelliklerden kaynaklanan sorunlar
İnceleme alanında beşeri
müdaheleler sonucu bozulan doğal denge bazı problemler ortaya çıkarmıştır.
Çevredeki ova ve vadi tabanları 1. sınıf tarım
arazileridir. Bağ ve bahçe olarak kullanılan bu araziler içinde her geçen gün
yeni konutlar yükselmektedir. Sonuçta verimli tarım arazileri bir daha geri
gelmemek üzere kaybedilmektedir.
Yıkıkhan tepesinin alt
kısımlarını kiltaşı tabakaları, üst kısımlarını ise 80 m kalınlıkta kalker
tabakaları meydana getirir. Korniş halindeki bu kalker tabakaları taş ocağı
olarak işletilmiş, daha sonra yamaç düzenlemesi ve ağaçlandırma yapılmadan
öylece bırakılmıştır. Bu durum peyzaj açısından da iyi bir görüntü değildir.
Söz konusu alanlarda yamaç tesviyesi yapılmalı, yeşil alan oluşturulmalıdır.
Yeryüzünün şekillenmesinde
kütle hareketlerinin önemi büyüktür. Kütle hareketleri içinde yer alan
heyelânlar can ve mal kaybına yol açmaktadır. Nitekim daha önceden küçük alanlı
heyelânların meydana geldiği tepe ve çevresine yapılan beşeri müdahaleler
sonrasında daha büyük heyelânlara neden olmuştur. Bu heyelânlardan konutlar ve
tarım alanları zarar görmüştür. Bu nedenle kütle hareketleri açısından riskli
alanlar belirtilerek, ekonomik değeri yüksek yatırımlar yapılmamalıdır.
Yıkıkhan tepesi ve çevresinde incelememize de konu olan en önemli sorun
heyelânlardır. Bu nedenle heyelân konusu ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
Yıkıkhan tepesi ve çevresi eski ve aktif bir heyelân
alanıdır. Tepe çevresinin eğim değerleri de oldukça yüksektir. Bu alanda
yolların açılması ve konutların yapılması doğal dengeye ulaşmamış yamaçlarda
kütle hareketlerini teşvik etmiştir. Bu nedenle önce sahadaki kütle
hareketlerinin nedenleri ve özellikleri üzerinde durulacaktır.
İnceleme alanındaki yamaç
eğimi, yapısal özellikler ve beşeri müdahaleler kütle hareketlerine zemin
hazırlayan en önemli faktörlerdir. Eğimin % 1’in altında olduğu
Pliyo-Kuvaterner alüvyal vadi tabanları ve az eğimli yamaçlar dışındaki
alanlarda çeşitli boyutlarda heyelânlar meydana gelmiştir. Yıkıkhan tepesinin
üzeri kalkerden oluşan bir tabaka düzlüğüne karşılık gelir ve burada eğim %
10-12 kadardır. Ortalama yamaç eğimleri
kalkerin kornişler oluşturan
kesimlerinde % 40, taş ocaklarına bağlı yamaçlarda % 60, tepenin güneyinde
Malatya-Elazığ karayoluna bakan yamaçta % 38, doğusunda % 24, kuzeyinde % 17,
batısında % 33’ tür. Tepenin güneydoğusundaki yamaçların eğimi % 17 civarında
olup önemli sayılabilecek kütle hareketleri görülmemektedir. Tepenin batı
yamacı ise eski bir heyelân sahasıdır. İskana açılmış olan en eski heyelân
enkazı üzerinde eğim % 4’ ten azdır. Daha gerideki heyelân sahasının yığılma
alanında % 16, gerideki yamaçta % 30’dan fazladır. İşte bu eğim değerleri,
kiltaşı ve kalkerden oluşan yamaçları heyelân açısından riskli duruma
getirmiştir.
Arazinin yapısını Eosen
flişi içinde yer alan kiltaşı ve bunun üzerinde bulunan kalkerler
oluşturur. Kiltaşı ve üzerinde bulunan
kalker tabakalarının eğimi 16-26º KB’
olup monoklinal yapılıdır (Şekil 2). Burada yamacı oluşturan kil taşlarının ve
yamaç eğiminin aynı yönde olması heyelânları arttırmıştır. Yöredeki heyelânlar
daha çok geçirimsiz kiltaşlarının su alarak harekete geçmesi ve üzerindeki
kalker blokların sürüklenmesi ile meydana gelmiştir.
Yamaç ve tabaka eğimleri ile
inceleme alanındaki heyelânlar arasında ilişki vardır. Tepenin güney ve güneydoğu kısmında monoklinal yapılı
tabakaların yamaç eğimine ters yönde
eğimli olması nedeniyle heyelân meydana gelmemiştir. Oysa güney yamacın
ortalama eğimi % 38 olup diğer yamaçlardan daha fazla eğimlidir. Batı ve
özellikle kuzey yamaçlarda tabaka ve
yamaç eğiminin aynı yönde olması yoğun heyelânlara yol açmıştır. Tepenin güney
ve doğusunda tabaka ve yamaç eğimi birbirine ters yöndedir. Buna rağmen doğu yamaçta
heyelânın meydana gelmiş olması ilginçtir. Bu duruma bakarak benzer durumdaki güney yamacında
heyelân bakımından riskli olduğunu söyleyebiliriz.
Heyelanlar yağışlı geçen
mevsimler de ve aylarda daha çok meydana gelmektedir. DMİGM verilerine göre
Malatya’da yıllık ortalama yağış miktarı 388 mm dir. Bu yağışın %32’si kış, %40’ı ilkbahar, %6’sı yaz, %22’si
sonbahar mevsiminde düşmektedir. İlkbaharda en fazla yağışın düştüğü Nisan
ayında zemin suya doygun hale gelerek
kütle hareketlerine neden olmaktadır. Yıkıkhan tepe çevrisinde konut
inşaatlarının başlama tarihi 1995’ tir. Bu yıldan itibaren yıllık yağış
miktarları şöyledir; 1996’da 438, 1997’de 381, 1998’de 407, 1999’da 253,
2000’de 332, 2001’de (Kasım ayına kadar ) 238 mm.’dir (DMİGM). Yıllık yağış
ortalamasının üzerinde yağışın düştüğü 1996 yılında zemin ile ilgili sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bazı konutların zemininde oturma, çökme ve çarpılmalar meydana gelmiş 1998
yılında inşaata ara verilmiştir. 1999, 2000 ve 2001 yıllarının kurak geçmesi bu
sorunları gizlemiş veya unutturmuş olacak ki 2001 yılında inşaata tekrar
başlanılmıştır.
Bu genel özelliklerden sonra
tepe çevresindeki heyelânları daha ayrıntılı değerlendirebiliriz.
Tepenin doğu yamacında
kalker kornişlerin eteği ve kiltaşı tabakalarından oluşan yamaç heyelân
alanıdır. Derin ve geniş alanlı tansiyon çatlakları heyelânın aktif olduğunu işaret etmektedir. Heyelânın taç
kısmında 5-10 m yüksekliğinde kopma yamacı bulunmaktadır. Kayaçların hareket
ettiği akma kanalı çevresinde 5-10 m’lik dik bir yamaç vardır. Buradaki
heyelânın yeni olmuş gibi görünmesi onun çok yakın zamanlarda (son 5-10 yıl )
meydana geldiğini göstermektedir. Tabaka
alnında kiltaşlarının su alarak sürüklenmesi buradaki heyelânın nedenidir (Foto
1). Tepenin üst kısmı otlak olarak kullanılmaktadır. Burada oluşan heyelânın
enkazı kayısı bahçelerine ve tahıl ekim
alanlarına kadar ulaşmıştır (Şekil 3).
Yıkıkhan tepesinin kuzey ve
kuzeybatıya bakan yamaçlarındaki heyelânlar daha eskidir. Ancak günümüzde de
yoğun bir şekilde heyelânlar devam etmektedir. Yamaç eğiminin % 17 gibi düşük sayılabilecek değerde olmasına
rağmen kütle hareketlerinin devam etmesi yamacın dengeye ulaşmadığını
göstermektedir. Heyelânlar tabaka eğiminin yamaç eğimi yönünde olması,
kiltaşının su alarak sürüklenmesi ve üzerindeki kalker tabakalarını beraberinde
sürüklemesi sonucunda meydana gelmiştir (Foto 2). İlk bakışta yüzeyde kalker,
etek döküntüsü ve kırmızı renkli topraktan dolayı sanki altta çözünme
boşluklarına bağlı çökme ile oluşmuş topografya
izlenimi uyandırmaktadır. Bu örtünün altındaki krem renkli kiltaşları
alt yamaçta ortaya çıkarak buradaki heyelânın kiltaşına bağlı olduğunu
göstermektedir. Heyelânın zirveye doğru
olan bölümünde, kalker tabakalarında iç içe kopma yamaçları, yer yer akma
kanalı, alt kısımda rotasyonal kaymaya
bağlı kabarma ve yığılma bölgesi vardır (Şekil 3). Heyelân günümüzde devam etmektedir. Yamacın alt kenarında bulunan kuru tarım
alanları heyelândan zarar görmeye devam etmektedir (Foto 3).
Araştırma alanındaki en
önemli heyelân iskana açılan batı yamaçtaki heyelânlardır. Çünkü buradaki
heyelânlar konutları ve inşaatları olumsuz etkilemiş ve etkilemeye devam
etmektedir.
Yıkıkhan tepesi (1171 m.)
batı yamacı 960-1060 m ye kadar kil taşı, bunun üzerinde ise zirveye kadar
kalkerlerden oluşmaktadır. Eosen ortamda biriken bu çökeller KD’ya 16-26º
eğimlidir. Kuesta olan tepenin üst
kısmını 80 m kalınlıkta, aşınıma dayanıklı, kalker tabakaları
oluşturmuştur. Kalkerler altta bulunan kiltaşları üzerinde korniş halindedir.
Batı yamacı dışında diğer kısımlardaki kalkerler taş ocağı olarak
işletilmiştir. Kalker tabakasının altında 1060 m. yükseltisinden 960 m.
yükseltisine kadar olan yamaç kiltaşından oluşmaktadır. % 16-33 arasında
değişen yamaç eğimi ile tabaka eğimi
aynı yöndedir. Tepenin batı ve kuzeybatı yamacında kalker ile kiltaşı
kontağında cılız kaynaklar ortaya çıkmaktadır. Günümüzde bu kaynaklar bahçe
sulanmasında kullanılmaktadır. Bu kaynak sularının bir kısmı drenaj kanalına
alınmıştır. Heyelânı yavaşlatmak amacıyla diğer kaynakların da drene edilerek
doğrudan ova tabanına boşaltılması gerekir. Kil taşının su alarak kayması bu
alanda heyelân sorunu ortaya çıkarmıştır. Nitekim yamaç tesviyesi ve konutlar
yapılmadan önce bu yamaçta eski bir
heyelân meydana gelmiştir. Bu heyelânın enkazı ova tabanına doğru 10-15 m yüksekliğinde
bir sırt halinde bulunmaktadır. Enkazın kopma yamacı belirgindir. Genel olarak
kilden oluşan enkaz içerisinde kalker blokları mevcuttur. Üzerinde ince bir
toprak tabakası gelişmiştir. Bu eski heyelân, inceleme alanının kütle
hareketleri bakımından riskli olduğunu göstermektedir. Nitekim günümüzde beşeri
müdahelelerle yeni heyelanlar meydana
gelmeye devam etmektedir (Foto 4).
Doğal olarak oluşan bu
heyelânlar beşeri müdahalelerle hızlandırılmıştır. Şöyle ki, Taş ocağı işletilmesi sırasında kullanılan patlayıcı
maddeler, kayaçlarda yeni çatlaklar
meydana getirmiştir. Taş ocağına giden yolların yapılması yeni şevler
oluşturmuştur. Tonlarca yükün taşınması esnasında oluşan ağırlık yamaç
dengesini bozmuştur. Heyelân riski taşıyan batı yamaçta 1040-1060 m
yükseltileri arasındaki kiltaşı tabakası kalker kontağa kadar düz alan kazanma
amacıyla tesviye edilmiş, yamaca paralel yol geçirilmiş ve villa tipi konutlar
inşa edilmiştir (Foto 5). Bu inşaatların bir kısmı dolgu malzeme üzerine, bir
kısmı da kiltaşı tabakalarının üzerine yapılmıştır. Yamacın denge açısının daha
da bozulması ve inşaatla gelen ek yük instabil zeminde zemin sorunlarının
artmasına yol açmıştır (Şekil 5). İnşaat aşamasında heyelânın eski akma kanalı
başta olmak üzere zeminde kaymalar ve çökmeler, oturmalar kendini göstermiş,
bunun sonucunda bazı konutların duvarları yarılmış, binalar çarpılmıştır (Foto
6). Bu olay üzerine bir müddet (yaklaşık iki yıl) inşaata ara verilmiştir. Son
üç yılın (1999-2001) kurak geçmesi heyelânın geçici olarak durmasına yol
açmıştır. Bunun üzerine 2000 yılı yazından itibaren inşaata tekrar
başlanmıştır. 2001 yılı yaz mevsimi itibariyle inşaatların bir kısmı tamamen
bitmiş olup kalanlar bitirilmeye çalışılmaktadır.
Bilindiği gibi heyelân
olaylarıyla yağışlı dönem arasında sıkı bir ilişki vardır. Türkiye’de özellikle
uzun süre yağmur yağışlı geçen mevsimlerde ve karların erime dönemlerinde
heyelân olaylarında artış görülmektedir. Gelecekte yörede fazla yağışlı geçecek
kış ve ilkbahar mevsimlerinde burada yeni heyelânların meydana gelme riski oldukça fazladır.
Çevresine göre hakim bir
noktada olan Yıkıkhan tepesinden bütün Malatya şehri tüm güzelliğiyle
görülebilmektedir. Nitekim bölgeye yönelik radyolink ve GSM istasyonları bu
tepe üzerine kurulmuştur. Alçakta kalan kesimlere göre havası daha temiz, yazın daha serin ve en
önemlisi Malatya şehrine en yakın seyir tepesi özelliğindedir. Tepenin
doğusunda Orduzu Pınarbaşı karstik kaynağı ve göleti, Mişmiş park rekreasyon ve
fuar alanı bulunmaktadır. İnönü Üniversitesi ve Turgut Özal Tıp merkezine
uzaklığı ise 4 km kadardır. İşte bütün bu özellikler sahayı iskan açısından
çekici kılmıştır. Ne var ki bu güzel saha yukarıda belirtilen jeomorfolojik
özelliklerden dolayı yerleşmeye uygun değildir. Heyelân sahası olan tepe ve
çevresine yapılan beşeri müdaheleler nedeniyle özellikle kuzey ve doğu yamaçta
yeni heyelânlar meydana gelmiştir. Güney ve batı yamaçlardaki eğimin fazla olması yağışlı
dönemlerde yeni heyelânlara yol açacaktır. Bu nedenle tepe ve çevresi daha çok
yeşil alan olarak kullanıma uygundur.
SONUÇ
Malatya şehri
Pliyo-Kuvaterner alüvyonlarından oluşan ova tabanında, özellikle ana yollar
boyunca hızla büyümektedir. Şehrin hemen yakınındaki nispeten yüksek ve boş
araziler ova tabanına göre daha elverişli klimatik ve rekreatif ortama sahip olmaları nedeniyle yoğun iskan baskısı
altındadır.
İdeal bir seyir yeri olan
Malatya doğusundaki Yıkıkhan tepesi son on yılda gittikçe artan iskana sahne
olmuştur. Tepe ve çevresi şehre hakim konumu nedeniyle yerleşme açısından çok
çekici görünmesine rağmen jeomorfolojik açıdan problemli bir alandır. İskana
uygun olmayan bu morfolojik ünitede
heyelân ve zemin sorunları ortaya çıkmıştır.
Beydağı’ndan Malatya ovasına
doğru uzanan Eosen devrine ait monoklinal tabakalardan oluşan ve bir kuestaya
karşılık gelen Yıkıkhan tepesi çevresinin paleoheyelân sahası olduğu, günümüzde
devam eden heyelânlardan da anlaşıldığı gibi yamaçların doğal dengesine
kavuşmadığı görülmektedir. Yamacın fazla eğimli, kiltaşı ve kalker
tabakalarından oluşması, tabaka ve yamaç eğiminin yaklaşık aynı yönde olması,
tabandaki kiltaşının su alarak harekete
geçmesi ve üzerindeki kalker tabakalarını sürüklemesi buradaki heyelânın doğal
nedenleridir
Heyelân alanı olan Yıkıkhan
tepesi yamaçlarına yapılan beşeri
müdahaleler heyelân olaylarını daha da artırmıştır. Kütle hareketlerine karşı
hassas olan yamaçlarda yollar açılmış,
kalker tabakaları taş ocağı olarak işletilmiş, yamaç tesviyesi yapılmıştır.Taş
ocağı işletilirken kullanılan patlayıcılar sahanın doğal jeomorfolojik durumunu
bozarak heyelana yol açmıştır. Ayrıca,
yamaca inşaatlarla gelen ek yük yeni heyelânlara ve zeminde akma, çökme ve
çarpılmalara neden olmuştur. Tepenin güneyi
dışında kalan tüm yamaçlarda günümüzde
kütle hareketleri devam etmektedir. Ancak gelecekte güney yamaçlarda hem
heyelân hem de kaya düşmesi riski bulunmaktadır.
Eski bir heyelân alanı olan
Yıkıkhan tepesi batı yamacına 120 civarında lüks konut inşa edilmiştir. Bu
konutların yarısı tesviye edilmiş kiltaşı tabakaları üzerine, kalan yarısı
kiltaşının tesviyesiyle oluşturulan dolgu malzemesi üzerine inşa edilmiştir. Ne
var ki bu pahalı yatırım heyelândan, zeminin oturmasından ve çarpılmasından
zarar görmüş olup sürekli heyelân riski altındadır. Kurak geçen birkaç yılın bu
tehlikeyi gizlemesi nedeniyle kişiler yarım kalan yatırımlarını her ne pahasına olursa olsun tamamlamaya
yönelmişlerdir.
Yıkıkhan tepesi ve çevresi
ancak yeşil alan olarak kullanıma uygundur. Tepedeki kalker tabakaları taş
ocağı olarak işletilmiş, daha sonra yamaç düzenlemesi ve ağaçlandırma
yapılmadan öylece bırakılmıştır. Bu alanlarda yamaç tesviyesi yapılarak yeşil
alan oluşturulmalıdır.
Yeryüzünün şekillenmesinde
kütle hareketlerinin önemi büyüktür. Kütle hareketleri içinde yer alan
heyelânlar can ve mal kaybına yol açmaktadır. Bu nedenle kütle hareketleri
açısından riskli alanlar belirlenmeli,
önlem alınamıyorsa bu alanlara ekonomik değeri yüksek yatırımlar
yapılmamalıdır.
Malatya doğusundaki bu çarpık kentleşme ve yanlış arazi kullanımı
örneği, imar ve iskan alanlarının seçiminde ve planlamasında, doğal çevre
düzenlenmelerinde coğrafi, özellikle jeomorfolojik etütlerin ne kadar gerekli
olduğunu göstermiştir.
KAYNAKLAR
ATALAY, İ., 1977, Muş-Palu Arasındaki Murat Vadisi Boyunca Oluşan Kütle
Hareketleri: İ.Ü. Coğr. Enst. Derg., Sayı:20-24, s.263-279, İstanbul.
DOĞU,A.F., ÇİÇEK,İ. ve GÜRGEN G., 1989, 23 Haziran 1988 Çatak heyelânı
(Trabzon-Maçka); Atatürk Kül.Dil ve Tar.Y.K.Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu
Coğrafya Araştırmaları, S. 1 sf. 103-107
ERİNÇ, S., 1982,
Jeomorfoloji. Cilt I., İst. Üniv., Ed. Fak. Yay. No. 2931, İstanbul
ERTEK,A., 1995, Serinkent seli (13 Temmuz 1995-Isparta) ; Türk Coğrafya
Dergisi Sayı 30, sf. 127-142
KETİN, İ., 1982, Genel jeoloji Cilt 2 (Dış olaylar
ve yeryüzü şekilleri), İTÜ. kütüphanesi Sayı 1228. İstanbul
ÖNER,E. ve ÇİÇEK,İ., 1987, Heyelân olayları ve Karadeniz kıyı
şeridinden örnekler; Jeomorfoloji Derg. Sayı 15,sf. 53-64.
ÖZDEMİR, M.A.,1996, Elazığ, Kurt dere vadisinde
tarımsal alanlara zarar veren heyelânlar, Fırat Üniv. Sosyal Bilimler
Enst.Derg. Cilt 8, Sayı 2. Elazığ
PEKCAN,N., 1996, Karadeniz bölgesi heyelânları ve önlenmesi yolunda
önerilerimiz; İst.Üniv. Ed.Fak.Coğr. Böl. Coğrafya Dergisi Sayı 4, sf. 137-141
SMITH I.K and MACONOCHIE D.J., 1989, Slope
stability engineering and geomorphic
methods; Bulletin of Geomorphology., 17,
11-20 .
ŞAHİN, C., 1992, Türkiye Afetler Coğrafyası; Gazi Üniv. Yayın No:172,
Ankara
ŞAHİN,C.,1988, Erozyon-Toprak Erozyonu-yarıntı (Gully) Erozyonu; Gazi
Eğitim Fak. Derg. Cilt 3. sayı 1. Ankara.
TARHAN, F., 1989, Mühendislik jeolojisi prensipleri, Karadeniz Teknik
Üniv.Yay.No:145
TONBUL, S. ve ÖZDEMİR, M.A., 1995, Çemişgezek (Tunceli) Heyelânı
(Çemişgezek Landslide); Ankara Üniv. Türkiye Coğrafyası Araş. ve Uyg.Mer.Derg.
Sayı 4, s.107-126
UZUN A., 1987, Pınarlı heyelânı; Jeomorfoloji Derg.
Sayı 15,sf. 91-96.
Şekil :5
A: Orduzu göletinden batıya Yıkıkhan tepesine
bakış. Bir kuestaya karşılık gelen tepenin yapısını kuzeybatıya eğimli kiltaşı
ve kalker oluşturmaktadır. Tabakanın alnında yakın zamanlarda heyelanlar
meydana gelmiştir. Bu heyelanlar günümüzde de devam etmekte olup kuru tarım
alanlarına ve kayısı bahçelerine zarar vermektedir.
B:
Güneybatıdan kuzeydoğuya bakış. Yıkıkhan tepesinin batı yamacı eski bir heyelan
alanıdır. En altta bu eski heyelanın enkazı görülmektedir. Yamaçta tabaka
sırtını oluşturan kiltaşı tabakaları tesviye edilmiş 120 civarında konutun
yarısı kiltaşı tabakaları üzerine, kalan yarısı kiltaşı tesviye dolguları
üzerine inşa edilmiştir. Yamaçtan yol geçirilmesiyle oluşan şev, inşaatlarla
gelen ek yük yamacın denge açısını bozmuş zeminde oturma kayma ve akmalara yol
açmış, buradaki bazı konutların duvarları çatlamış, zeminleri çarpılmıştır. Heyelan
riskine karşı ek önlemler alınması gerekmiştir.
Foto 1: Doğudan batıya doğru bakış; Ön planda Orduzu
göleti, geri planda Yıkıkhan tepesi (1) taş ocağı (2) ve önünde kil taşı üzerinde gelişen
heyelanlar (3) görülmektedir.
Foto 2: Yıkıkhan
tepesi kuzeyinde kiltaşının su alarak
akması sonucu üzerindeki kalker
tabakalarının birbirinden ayrılarak yuvarlanması görülmektedir. Ok heyelan’ın
hareket yönünü göstermektedir.
Foto 3: Yıkıkhan
tepesi kuzey yamacı heyelanların (1) en
fazla görüldüğü alandır. Heyelanların
görülmediği alanlara konutlar yapılmıştır.
Foto 4: Yıkıkhan tepesi batı yamacında daha önce meydana gelen bir heyelanın enkazı (1) geride kiltaşından oluşan tesviye dolguları (2) üzerine inşa edilen konutlar görülmektedir. Bu konutların zeminlerinde çökme ve kaymaya bağlı bozulmalar meydana gelmiştir. Daha geride Malatya
|
Foto 5: Yıkıkhan tepesi batı yamacında kiltaşından oluşan
yamaç üstteki kalker kontağa (1) kadar tesviye edilmiş, yamaç eğimine dik yönde
yol ve konutlar yapılmıştır. Böylece
yamacın doğal dengesi daha da bozulmuş
zeminde kayma, çökme ve çarpılmalar meydana gelmiştir.
Foto 6: Evler inşa aşamasında iken zemin problemleri
nedeniyle istinat (1) ve ev duvarlarında (2) yarıklar oluşmuş, bunları önlemek
amacıyla kiltaşı kalker kontağından çıkan kaynaklar drene edilmiş ve istinat
duvarları yapılmıştır.