Karadoğan S., Günel M.H., 2024, Hazro-Hacertun Kubbe Strüktürü Ve Çevresinin Coğrafi Özellikleri, Antikçağ’dan Günümüze Medeniyetler Kavşağında Hazro, Tarih - Toplum - Kültür içinde, Editörler: BOZAN, O.,ERTEKİN, A., YAZ, A., s. 415-474, Çizgi Kitabevi, İstanbul. ISBN: 978-625-396-230-2
HAZRO-HACERTUN KUBBE STRÜKTÜRÜ VE ÇEVRESİNİN COĞRAFİ
ÖZELLİKLERİ
Sabri KARADOĞAN*
1. GİRİŞ
Diyarbakır
havzası Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Dicle Bölümü’nde kuzeyde ve doğuda
Güneydoğu Toroslar’ın kenar kıvrım kuşağı (Silvan- Hazro kıvrım zonu) ile
güneyde Mardin Eşiği Platosu arasındaki depresyonu kapsamaktadır. Dicle
nehrinin içinden aktığı ve batı yönünde Karacadağ volkanı ile sınırlanan
depresyon, Silvan Neojen platosu ile Mardin karst platosu arasında batıdan
doğuya uzanan geniş bir tortulanma ve çökme havzasıdır. Diyarbakır Havzası hem
jeolojik-jeomorfolojik, hem de hidrografik havza özelliğine sahiptir[1]. Havza
çok farklı morfojenetik süreçlerle oluşmuş yer şekilleriyle çevrelenmiştir (volkanik,
Orojenik, karstik, yapısal vs.). Bu durum havza bünyesinde ve çevresinde çok
zengin coğrafi peyzajın ortaya çıkmasına neden olur. Havzanın kuzeyine
gidildikçe Türkiye’de aktif tektoniğin eseri olan en genç orojenik kuşak olan
ve “Kenar Kıvrımları Kuşağı” adı verilen
arızalı orta yükseklikteki dağlık kuşağa, ardından “Lice Çukurluğu” adı verilen
ve Tetis Denizi’nin en son kalıntısı olan senklinaller dizisine, ardında
bölgeyi bir duvar gibi çevreleyen Güneydoğu Toroslar’a geçilir. Havzanın kuzey kenarında sözü edilen “Kenar
Kıvrımları Kuşağı” içinde oldukça özgün ve benzersiz yer şekilleri oluşturan
özel coğrafyalardan biri de bünyesinde Hazro ilçe merkezinin de bulunduğu
Hazro-Hacertun kubbe (Dom) strüktürüdür (Şekil 1).
Eosen’e
kadar saha bir denizel ve gölsel horizon şeklinde bir istiflenme safhasını
tamamlamış ve oligosendeki şiddetli kıvrımlarla yükselen Hazro-Hacertun Kubbe
rölyefi, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Dicle bölümünde Diyarbakır'ın
Çalışma
alanımızın Batı ve Kuzeybatısında Hezan (Kilise dağı), kuzeydoğusunda Kendalisor
dağı, doğusunda Arbat Dağı, güneydoğuda ise Karasırt dağı bulunur.
İnceleme
alanının batısında bulunan Hezan antiklinali, henüz aşınmamış, bir kubbe yapısı arz etmekte ve özellikle Mesozoik
(2. zaman) tabakalarından meydana gelmektedir[2]. Hazro
ilçesinin kuzey yarısını oluşturan ve Yaklaşık
Kubbenin
kuzey yamaçlarında eğimin azaldığı yerlerde ise; Halhal (Çitli Bahçe) köyü,
Şimşim (Ormankaya), doğusundaki yamaçta; Hondof (Koçbaba) Köyü, antiklinalin
güney kanadı üzerinde; Uzunçam (Çemidrej), Terdöken (Şeyhan), Bayırdüzü (Bazmar),
Yazgı (Barkuş), Kırmataş (Zoğbirim), bulunur. Hogbek ve kuesta sırtlarında;
Tercil (Yarhisar), Kekan (Gedik alanı) Mezrası, Kobik (Bağyurdu) Köyü, Dercal
(Tavşantepe) Köyü,
Bölgede
faal olan aktif tektoniğin etkisiyle yükselen ve içi yoğun erozyonla boşaltılan
antiklinalin merkezi kesimlerinde bölgenin en yaşlı kayaçları yüzeye
çıkmaktadır. Bir süre işletilen kömür yatakları da bu birimler içindedir.
Monoton gibi görünen bölgede kuzeye gidildikçe aniden ortaya çıkan bu zengin
jeolojik ve jeomorfolojik peyzaj yanında sahanın beşeri ve tarihsel yönü de
oldukça zengindir. Ancak buna rağmen saha ile ilgili çok sınırlı araştırmalar
mevcuttur. Bu durum yörenin uzun yıllar güvenlik nedeniyle bilimsel
araştırmalar yönünden de yoksun kalmasından kaynaklanmaktadır.
Kubbe
(Dom) terimi, yatay kesiti daire veya elips şeklini andıran kubbe şeklindeki
bir antiklinalin, tektonik veya volkanik hareketler sonucu yükselmeleri ile
oluşmuş kubbemsi, elips veya dairesel yer şekilleri için kullanılır[3] (Ardos
1997). Domların şekli çoğunlukla kuvvetli yamaç eğimleri nedeniyle yarılmaya
elverişlidir ve bu nedenle domların çoğu derin bir şekilde yarılmışlardır[4] (Erinç
1996). Antiklinal domları, tamamıyla tektonik hareketler sonucu oluşurlar. Bu
nedenle volkanik domlar gibi dairesel olmayıp elips şeklindedir. Hazro -
Hacertun Dom’u da oluşum ve gelişim itibariyle tipik bir Antiklinal Domu’dur.
Sınırlı
araştırmalara rağmen Hazro kubbe yapısı ve çevresiyle ilgili özellikle coğrafya
ve yer bilimleri ile ilgili bazı çalışmalar ve bazı eserler içinde verilen
bilgiler aşağıda verilmiştir:
Ağralı
ve Akyol[5] (1967),
Hazro kömürlerinin Palinolojik incelemesi ve Permo Karboniferdeki görsel
horizonların yaşı hakkında detaylı bilgi vermişlerdir. Yalçınlar[6] (1968),
"Strüktüral Morfoloji" adlı eserinde "Hazro Kubbe Strüktürü ve Rölyefi"
başlığı altında alanımızla ilgili genel jeolojik yapıya, kubbedeki hogbek ve kuesta
sistemi sıraları hakkında özet bilgiler vermiştir. Sözer[7] (1969),
"Diyarbakır Havzası" adlı bölgesel çalışmasında sahanın genel coğrafi
özellikleri hakkında kısa bilgiler vermektedir. Tolun, alanın 1/ 100.000 ve 1/
50.000 ölçekli jeoloji ölçekli haritasını çizmiş Silvan ve Hazro hakkında detaylı
jeolojik çalışmalar yapmış, saha hakkında detaylı bilgi veren yatay ve dikey kesitler
çizmiştir Aynca 1951 yılında saha ilgili makalesini Fransızca olarak yazmıştır.
Lebküchner (1974, ) [8], Hazro
taş kömürü yatakları hakkında ayrıntılı jeolojik çalışmalar yapmış, ayrıca
kubbenin doğusundan batısına kadar kuzey- güney arasında çok sayıda kesitler
çıkarmıştır. Türkünal[9] (1976),
"Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun Jeolojisi" adlı çalışmasında (özellikle
Hazro - Derik hakkında) Paleozoik dönemden Tersiyer dönemine kadar alandaki jeolojik
formasyonları açıklamıştır. Ketin (1983) [10] "Türkiye'nin
Jeolojisine Genel Bir Bakış" adlı eserinde Hazro çevresiyle ilgili mevcut
tüm jeolojik dönemler hakkında özet bilgiler vermiştir. Atalay[11] (1987),
"Türkiye Jeomorfolojisine Giriş" adlı eserinde "Hazro Kubbe
Struktürü" başlığı altında, alanın jeolojik özellikleri, kubbedeki
morfolojik unsurları ve kubbe yapısına yerleşen drenaj sistemi hakkında çok kısa
bilgiler vermiştir. Erinç[12] (1996),
"Jeomorfoloji II" adlı eserinde "Domlar ve Çeşitleri, Domların
Morfolojik Evrimi" konularını açıklarken "Hacertun Domu" adı ile
olgunluk aşamasında olan dom'lara örnek göstermiştir. Bizbirlik[13] (1996)
farklı Osmanlı arşivlerine ait bilgilerden hareketle Tercil Sancağının coğrafi konumunu,
sınırlarını yerleşmeleri ile ekonomik fonksiyonlarını belirlemeye çalışmıştır. Kranendonck[14] (2004),
Hazro çevresinin Geç Silüriyen'den Erken Devoniyen'e kadar olan jeolojik
evrimini incelemiştir. Öztürk ve arkadaşları[15] (2016)
Güneydoğu Anadolu'da açığa çıkan Silüryen Dadaş Formasyonunu organik jeokimyasal
yöntemlerle araştırmışlardır. Söz konusu
çalışmada Hazro şeyllerinin, düşük petrol doygunluk indeksi değerleri ve orta
dereceli termal olgunlaşmaları nedeniyle herhangi bir kaya petrolü veya kaya
gazı potansiyeline sahip olmadığını belirtmişlerdir. Kavak ve Toprak[16] (2013),
Hazro-Dadaş mevkiinde yer alan ve bölgedeki tek kömür oluşumu olan
Permiyen yaşlı kömürlerin
kimyasal, petrografik organik jeokimyasal analizlerini
yapmış ve özelliklerini
değerlendirmişlerdir. Kara[17] (2021),
içinde Hazro çevresindeki birimlerin de olduğu Diyarbakır Havzası Paleozoyik
birimlerinin yüzey-yeraltı jeolojisi ve petrol potansiyelini araştırmıştır. Bozkaya
ve arkadaşları[18] (2011),
Arap plakasının kuzey kesimindeki tortul havzasında yer alan Hazro
Paleozoik-Alt Mesozoik'e ait kil mineralojisini araştırmışlardır. Aydın[19] (2020),
Hazro Yükselimi’nin tektonik evrimini sismik veriler, kuyu logları ve arazi gözlemleri
ile incelemiştir.
Bu
çalışmada ilçe sınırları da dikkate alınarak, ancak bu idari sınırların
kısıtlayıcılığına bağlı kalmadan Hazro-Hacertun kubbe yapısı ve çevresinin
ağırlıklı olarak yapısal ve jeomorfolojik özellikleri olmak üzere fiziki
coğrafyasına ve bunların sonuçlarına bağlı olarak tarihsel süreçten günümüze
idari beşeri ve ekonomik özelliklerine değinilmiştir.
2.FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ
2.1. Yapısal Özellikler
Hazro -
Hacertun kubbe yapısı iç kenar kıvrımları içinde oluşan ve hâlâ yükselmekte
olan kubbeler dizisi (antiklinoryum) içinde en yükseğini oluşturan ve
tabakaların kapalı şeritler halinde birbirini eliptik olarak çevirdiği,
Devoniyen’e kadar mostra verdiği tek antiklinalidir.
Araştırma
alanımızın en alçak yeri, güneydeki neojen sedimantasyon havzası düzlüğünde ortalama
Çalışma
sahasında kubbenin uzanışına paralel dağlar üç sıra halinde uzanmaktadır. Bunlar;
Hacertun-Goman Dağı, Şeyhşab Dağı, Keliayındar Dağı, Kevıradefı Dağı, Horoz
Dağı ve Biler Dağı’dır. Doğudan batıya doğru yükseltileri azalan bu dağ sıraları
arasında yer alan alçak sahaları ise subsekant depresyon tabanları
oluşturmaktadır. Potanin, Şeyhşap, Hazro subsekant depresyonları gibi. Çeşitli
yükseltiler ve farklı litolojik özellikler engebeli bir röliyefi
oluşturmaktadır. Hogbek’lerin eğim dereceleri % 60 - 70 arasındadır. Hogbek
sırtlarında ise eğim % 25 - 20 arasında değişmektedir. Depresyon tabanlarında
ise eğim azalmaktadır.
Antiklinal
aşınması ile yarma boğazlar (konsekant boğaz) meydana gelmiş bu boğazların
yamaçlarında (özellikle Zuğur Boğazı) eğim % 60 - 70'i bulmaktadır. Oldukça
derin yarılan bu antiklinaller içinde çok derin boğazlar oluşmuştur. Hazro
İlçesine ulaşım (oldukça virajlı) ancak bu derin yarma boğazlardan birinden; Zuğur
Boğazı’ından sağlanmaktadır.
Araştırma
sahamızda ortalama yükseltisi
2.1.1. Jeolojik Özellikler
Güneydoğu
Anadolu'da Diyarbakır havzasının kuzey, kuzeydoğu ve doğusunda "iç kenar
kıvrımları" olarak bilinen orojenik kuşak aktif tektonik nedeniyle
yükselmektedir. Bütün bu kenar kıvrımların en ilgi çekeni BKB - DGD yönünde uzanan Hazro - Hacertun
antiklinalidir. Bu alan, tabakaların devoniyene kadar mostra verdiği tek kubbe
strüktürüdür.
Jeolojik
yapının yer şekilleri üzerindeki etkisi, hem mevcut kayaçların yapısı, hem de
tabakaların kıvrımlı, kırıklı monoklinal, dom vb. özellikte olmalarıyla ve
tektonizmayla gerçekleşmektedir. Toros orojenik kuşağının kuzeyinde yer alan
sahamızda çeşitli dönemlerde oluşmuş formasyonlar bulunmaktadır (Şekil 3).
Araştırma sahamıza ait jeolojik birimler, yaşlıdan gence doğru sırasıyla ele
alınacaktır. Alanımız fosil türleri bakımından da zengindir. Bunlara da ayrıca
değinilecektir. En çok fosil barındıran jeolojik dönem ise Paleozoiktir.
Şekil 3. Hazro ve Çevresinin Jeoloji Haritası (Lebküchner
1974; Kavak ve Toprak 2013; MTA 1/500.000 ölçekli jeoloji haritalarından
faydalanılarak dijital ortamda çizilmiştir. Kırmızı kesik çizgiler Hazro ilçe
sınırlarıdır).
2.1.1.1. Paleozoik
Araştırma
sahasında yüzeyleyen Paleozoik birimler,
hem ülkede hem de bölgede yüzeyde görünen nadir en yaşlı birimlerindendir. Antiklinalin
iç kısımlarında yer alan Palezoik formasyonlar, eski temel oluşukları olan, Prekambrien
? – Kambrien, Ordovisiyen, Silurien, Devoniyen ve Permiyen yaşlı tortul serilerinden
oluşur.
Prekambrien
? - Kambrien Oluşukları, Hazro ilçesi batı dolaylarında Hacertun Dağı ile Tercil
(Yarhisar) köyü arasında mostra verirler. Bunlar; renkli kumtaşı bantlarının,
yeşilimtrak renkli şist ve gri renkli kalker seviyeleri ile üst üste
sıralanmasından oluşur. 250 -
Şekil 4. Hazro-Hacertun Kubbe Yapısı Üzerinde Alınmış Kuzey-Güney
Doğrultulu Kesitler[20].
Ordovisiyen
- Siluriyen, temel oluşukları serisinin üzerinde
Devoniyen
eski formasyon olarak antiklinalin batı bölümünde, doğuda Şeyhşab ile batıda
Dadaş köyleri arasında
Tolun,
Kellog ve Lebküchner tarafından tanıtılan makrofauna ise şunlardır; mercanlar, Bıyozoa'lar, Brachiopod'lar ve
Grinuid familyası şeklinde belirtilen
fosiller [22].
Karbonifer,
Hacertun dağı ile Tercil (Yarhisar) köyü, Hacertun Dağı ile Dadaş köyü,
Hacertun dağı ile Çökeksu köyü arasında yayılış göstermektedir. Karboniferin
gerek temel arazileri ve gerekse Permiyen oluşuklarıyla kesin sınırlan arazide
saptanamamıştır. Alanımızda karbonifer; gri ve pembe sarı kum taşı, mavi yeşil
renkli şist, çört yumrulu, silisli, gri renkli ve tabakalı kalker ile killi
kalker bantlarının üst üste gelmiş dizilerinden oluşmuştur. Kimi yerde kum taşı
ve şist bantlarının arasında 1 -
Permiyen
ile Karbonifer oluşuklarının kesin sınırlan belli değildir; Ancak Karboniferin
tavan kısmı olması gereken
a) Alt
laküstr horizon: Denizel Devoniyenin aksine bir lagün içinde birkaç kömür
damarı kapsayan salt bir tatlı su oluşumu teşkil etmektedir. Bu horizon Dadaş
köyünden başlamak üzere Şeyhşab ve Hazro üzerinden Gomanibrik (Çökeksu)'e kadar
uzanan bir şeritten mostra vermektedir. Kalınlığı Dadaş'ta
b) Alt
kalker Horizon: Tabanın ve tavanın sarımtrak ile kahverenginin renklerinden
farklı olan gri renk tonlan ile tüm arazide belirgin şekilde kendini
göstermektedir. Kalkerler banklar halinde ve kırıldığında gri mavi
renktedirler. Fosil kapsamlıdırlar. Toplam kalınlığı 20 -
c) Üst Laküstr
Horizon: Hiçbir yerde açık mostra vermemiştir. Denizel çökelti safhasından
sonra tekrar, takriben
d) Üst
Kalker Horizon: Bu horizon arazide
morfolojik bakımından çok belirgin durumdadır. Sert gri ve mavimtrak gri renkli
iyi banklı Brachipot ve Bellerophor içeren kalkerlerden oluşur.
Bıniyagoman tepesinden güneye doğru Hazro Şehşab - Dadaş kesimindeki sırtlar
kalkerlerden oluşur ve Grihabo tepesinde son bulur. Horizon kalınlığı 85 -
e)
Kalkerli Marn Horizonu: Alt kısmında
yumuşak gri renkli kalkerli marnlarla çabuk bozuşan, ayrışan pirit taneleri
dolayısıyla çoğu kez benekli olan kalkerler kapsamakta ve bu kayaçlar özellikle
Schellwienella olmak üzere zengin
fosil içeriğine sahip bulunmaktadır (Tolun, 1951). Bıniyagoman tepesi
üzerindeki kuzeye uzanan vadide çok iyi mostra verir ve Bırachiopod içerir. Bu horizon yumuşak tabakalarından dolmaçlar
oluşturur. Kalınlığı yaklaşık 50 metredir. Permiyene ait
formasyonlar, Şeyhşab - Gomanibrik formasyonu içinde adlandırılır[25].
2.1.1. 2. Mesozoik
Petrol
ve fosfat yatakları içermesi bakımından Güneydoğu Anadolu'nun stratigrafik
istifinde özel bir yeri olan Mesozoik birimlerin araştırma sahamıza Hazro -
Hacertun antiklinalinde yapılan sondaj - dikme kesitler sonucu bu dönemin
Triyasla başlayıp Kretase sonuna kadar uzanan, sığ deniz ortamında çökelmiş ve
sürekli bir sediment istifi oluşturdukları görülmüştür[26].
Triyas, Antiklinalin
kuzey yamacında ve Gomanibrik (Çökeksu) köyü doğusunda mostra verir. Şeyhşab
(Kuşdamı) köyü ile Dadaş köyünün aşağı mahallesi arasındaki batı bölümünde de
az çok dikey durumda yayılış göstermektedir.
Permiyenin
tavandaki oolitik kalkerli marnları üzerinde belirgin şekilde konkordan olarak
Triyas, alacalı çoğu kez kızıl kahverengi killerle başlamaktadır. Bu yumuşak
horizon düz yamaçlarda uzun mesafede takip edilebilmektedir. Tabanın kalınlığı
70 – 90 m.'dir. Bu seride Tolun[27] (1951),
Lebküchner[28] (1974)
tarafından Verfeniyen tabakasını gösteren fosiller toplanmıştır (Pseoudumonotis Clarai Enmrich, Myphoriz –
Goldfuss, Gyroporella Sp.). Bu litoloji grubu Şeyhşab ve Beduh Goyan
formasyonu içinde adlandırılmıştır. Sahamızda Şimşim (Ormankya), Şeyhşab
(Kuşdamı), Halhal (Çitlibahçe) ve Hacertun Dağı dolaylarında dağılış gösterir. 120
-
Kayaçların
sertliği dolayısıyla antiklinalin iskeletini teşkil eden bir tabaka serisi Jura
Kretase olarak belirlenmiştir. Tabakalar öncelikle ara katkılar halinde marnlar
kapsayan kalkerleri ve dolomitik kalkerlerle dolomitlerin oluşturduğu kalın bir
seriyi kapsamaktadır[29]. Hacertun
Dağı’nın tepesi Şeyhşab formasyonundan ve Jura karbonatlarından oluşmuştur.
Kimi
yerlerde Mardin Sayındere formasyonu olarak adlandırılan Kretase,
birimleri, sahamızda Şeyhşab formasyonu olarak adlandırılmıştır.
Tabakaların kalınlığı 100 -
2.1.1. 3. Tersiyer ( Senozoik )
Paleosen’e ait
birimler Germav formasyonu içinde
belirtilmiştir (Germav İdil ilçesinin
Eosen - Oligosen birimleri genellikle
kırmızı renkli ve klastik materyalli, gevşek yapılı, ince kumtaşı, kaba kumtaşı
ve polijenik konglomera bantlarının birbirleri üzerine sıralamasından oluşmuştur.
Polijenik materyalli olan bu oluşuklar Germav formasyonu üzerine normal olarak
oturur. Bu zaman birimleri antiklinal kıvrımını çevreler biçimde gelişmiştir.
Kalınlığı 700 - 800 metreye ulaşır. Tercil (Yarhisar) çevresinde petrol
şirketleri tarafından açılan sondaj kuyularıyla ulaşılmıştır.
Killi
kumtaşları, kaba kum taşlan, renkli kil ve gevşek çimentolu ve klastik
materyalli konglomera bantlarının ardalanmasmdan oluşmuş Şelmo formasyonu havzada
en yaygın birimlerdendir. Genellikle senklinallerin taban örtüsünü oluşturan
Şelmo formasyonu sahamızda Diyarbakır havzasının taban arazisi şeklindedir. Havzada
850 -
2.1.1.4. Kuvaterner
Kuvaterner en genç birimleri oluşturur. Sahada
uzun zaman aşınma - taşınma olaylarının devam etmiş olması nedeniyle depresyon
tabanlarında alüvyal ve dolgu malzemesi olarak birikmiştir. Kubbeyi kuzeyden
boşaltan akarsuların taşıdığı malzemelerin yığıldığı Çitlidere ve Çemidere havzasında,
Hazro çayı ve Tercil Çayı havzasında kalınca alüvyonlara rastlanır. Sübsekant
depresyon tabanlarında, kubbenin güneyinde en dıştaki kenar kıvrımların
önündeki düzlüklerde kum, kil ve çakıllar gibi dolgu malzemesi Kuvaterner
yaşlıdır.
2.1.2. Tektonik Özellikler
Hazro-Hacertun
antiklinali kabaca BKB - DGD doğrultusunda uzanan bir geometriye sahiptir. Kubbede
önemli faylar söz konusudur. Bu fay hatlarından biri Bıniyagoman Tepesi’nin
KKB' da başlar formasyon sınırları takip ederek Hacertun dağını güneyinden geçer
ve Zinareşbe sırtını kat eder ve Jura – Kretase’den daha yaşlı olan bütün
tabakaları keser.
Antiklinalin
güney bölümünde tabakaların devrik biçimde kuzeye doğru yatım yaptıkları
görülür. Batıya doğru gittikçe artan tabaka kompleksleri şaryaja benzeyen ve
"Güney Fayı" olarak adlandırılan bir fay altında kaybolurlar. Bu
fayın oluşumu bir yatık kıvrım sonucudur batı yönünde kuzeyden doğru olan
bindirmenin büyüklüğü gittikçe artmakta ve nihayet faydan itibaren yer yer
sadece Jura - Kretase kompleksleri görülür. En çok dikkat çekenleri Hazro
batısındaki Hemek Tepesi’nin doğu ve batı yamaçlarında görülebilen birçok fay
ana faya paralel durumdadır. Tali faylar ise Grihabo Tepesi kuzeyi, Hazro'nun
kuzey batısında Şeyhşab Dağı’nın kuzeybatısı ve Dadaş köyü civarında bulunmaktadır.
Bu fay kubbenin güneydoğusundaki Nasudik Deresi’ni
2.2. Sistematik Jeomorfoloji
İnceleme
alanı, Güneydoğu Torosların kenar kıvrımları içinde yer alan Uzuncaseki Dağı’nın
güneydoğusunu kapsamaktadır. İnceleme alanında yapı, tektonik, morfoloji
gelişim ve akarsuların etkisiyle üç farklı ana morfolojik birim şekillenmiştir.
Bunlardan birincisi, BKB - DGD yönünde üç sıra halinde uzanan, 1550 metreye
kadar çıkan çeşitli kayaç topluluklarından oluşan dağlık ve tepelik alanlardır.
İkincisi, bu dağların aşındırılmasıyla ortaya çıkmış plato (aşınan yüzeyleri,
yapısal yüzeyler) alanlarıdır. Üçüncüsü ise üzerinde önemli tarım alanlarının yer
aldığı taban arazilerdir. Bu tarım arazileri aşınmaya bağlı olarak ortaya çıkan
subsekant depresyon alanlarıdır. Hazro çevresinde bu belirli üniteler içerisinde
kıvrımlı ve domlu yapıya ait yapısal şekiller, birikim alanları, birikinti koni
ve yelpazeleri, vadiler boğazlar, karstik şekiller ve etek döküntüleri yer
alır.
2.2.1. Dağlık ve Tepelik Alanlar
Dağlık
kuşak, BKB - DGD yönünde birbirine paralel üç sıra halinde uzanırlar. Bunlar
kubbenin kuzeyinde uzanan Hacertum - Goman dağlan sırası, buna paralel uzanan
Şeyhşab dağı sırası ve en güneyde yine bunlara paralel uzanan Keliayındar Kevıradefi
Horoz ve Biler dağları sırasıdır (Foto 1).
Dağlık
alanın en yüksek ve en geniş kesimini Hacertun dağı oluşturur. BKB - DGD
yönünde uzanan Permiyene ait sert gre ve kalker gruplarından oluşan dağlık
kütle doğuya doğru gidildiğinde yükseltisi azalır. Goman Çayı, İşkar Çayı,
Şeyhşab Çayı ve Kurdere Çayı tarafından derin bir şekilde yarılmışlardır. Hacertun
Dağı üzerinde bulunan doğu - batı uzanışlı Üst Miyosen aşınım yüzeyi geniş bir
yer kaplar. Hacertun dağı kütlesi üzerinde
en önemli yükseltiler, Tumtaş Tepesi (
Hacertun
dağlık kütlesinin güneyine yakın yerde geçen BKB - DGD yönlü önemli bir fay
geçmektedir ki bu, dağın kuzeybatıya doğru uzamasını sağlamıştır. Bu fay hattı
Hacertun Dağı batısında Hırsıztaş Tepesi’nin yükselmesinde önemli derecede
etkili olmuştur. Yine bu faya bağlı olarak akarsularda ötelenmeler olmuş, düzlükler
ve eğimli yamaçlar meydana gelmiştir. Hacertun Dağı kubbenin çekirdek
morfolojisini oluşturmakta ve kubbe morfolojisinin bu dağlık kütlenin adı ile
literatüre geçmesini sağlamıştır. İnceleme alanının doğusunda yer alan ve
Hacertun Dağının devamı niteliğinde, aynı yönde uzanan başka bir dağlık kütle,
Permiyen’e ait sert gre ve kalker tabakalarından oluşan 1497 metre
yükseltisiyle Goman Dağı kütlesidir. Hacertun Dağı gibi asimetrik özelliktedir.
Kuzey yamacı güney yamacına göre daha fazla eğimlidir ve üzerinde Hacertun dağı
gibi düzlükler gelişmemiştir. Üzerinde yer alan önemli yükseltiler ise Keli Tepe
(
Hacertun
- Goman Dağına paralel uzanan ikinci bir dağ sırası Şeyhşab Dağı sırasıdır.
Jura - Kretase kalker ve kalkerli grelerden oluşan Şeyhşab Dağı sırası
diklikler halinde belirmiştir. Bu diklikler kuzeyinden geçen bindirme fayından
(Şaryaj) kaynaklanmaktadır. Diklikler halinde beliren bu dağ sırası, doğudan
batıya doğru Şeyhşab Deresi, Gırdere, Kaniyayusuf Dere, Kurdere ve Dadaş Deresi
tarafından yarılmıştır. Sonuçta derin vadiler halinde yarılan tepeler dizisi
şeklinde bir rölyef ortaya çıkmıştır.
Şeyhşab Dağı üzerinde oluşan bu tepeler dizisi yükseltilerine göre; Şeyhşab Tepe
(
Antiklinal
deseni bu belirtiğimiz Hacertun - Goman dağı sırası ile Şeyhşab dağı arası
arasından geçmektedir. Bu iki dağ sırası arası antiklinalin göbeği olarak
belirtilebilir. Şeyhşab dağı aynı zamanda bir hogbek sırası özelliğini
gösterir. Antiklinalin boşalmış merkezine yani kuzeye bakan hogbek alınlarında
eğim fazladır. Buna karşılık güneye bakan hogbek sırtlarında eğim daha azdır.
Jura - Kretase tabakalarından oluşan dağlık kütle üzerinde tipik karstik
şekiller gelişmiş, bunlardan Zınarikabl dağı sırtlarında Kabl mağarası bulunur.
Kubbenin
güneyini boydan boya kuşatan Keliayındar, Kevıradefi, Horoz ve Biler Dağı sırası
Eosen marn ve yumuşak greleri üzerine gelen Eosen kalker guruplarından
oluşmuştur. Kubbenin güneyini kuşatan bu dağ sırası, doğudan batıya doğru Hazro
Çayı, Tercil (Çemidırij) ve Dadaş Deresi tarafından derin yarma boğazlarla üç
yerde kesintiye uğrar. Bu akarsularla yarılan Keliayındar, Kevıradefi, Horoz ve
Biler Dağı sırası üzerinde çok sayıda tepeler meydana gelmiştir. Yükseltilerine
göre; en batıda bulunan Keliayındar Tepe (
Biler ve
Horoz Dağı sırtlarında Kretaseye ait marnlı tabakaların süpürülmesiyle yapısal
düzlükler ortaya çıkmıştır. Güneye eğimli plato görünümündeki bu düzlükler yaklaşık
Foto 1. Hazro-Hacertun Dağı, Hazro Sübsekant Depresyonu ve
Kuestalar.
2.2.2. Platolar (Aşınım Yüzeyleri ve Yapısal
Yüzeyler)
Yüksek düzlükler
genellikle dağlık kütlelerin üzerinde gelişme göstermişlerdir. Bunlar kubbenin
bünyesinde ortalama yükseltisi 1400 metreyi bulan Hacertun düzlüğü ve bunun
dışında daha alçak olan ortalama yükseltisi
Ortalama
yükseltisi
Hacertun
Dağı üzerindeki düzlüğün batısı, ortası ve doğusuna göre daha gelişip genişlemiştir.
Güney yamaçtaki Kurdere, Dadaş ve Şeyhşab Deresi ve bu akarsuların tam karşılığı
olan kuzey yamaçtaki Çitli Dere ve Kayırto Deresi gibi akarsuların kubbenin
merkezine kadar sokulmaları bu düzlüğün ortasını daraltmıştır ve genişlik burada
Kubbenin
güney ve güneydoğusunu kuşatan Horoz ve Biler Dağı hogbek ve kuesta sırtlarında
yapısal yüzeyler yer alır. Kretase’ye ait marnlı tabakalar üzerinde bulunan
Eosen marn, yumuşak gre ve kalker tabakaları bulunduğundan ve bunların
süpürülmesi ile hogbek ve kuesta sırtlarında oldukça devamlı görünen yapısal
düzlükleri meydana gelmiştir. Bunların genişliği
2.2.3. Taban Arazi
BKB -
DGD yönünde uzanan tepeler dizisi ve dağ sıralan arasında ve bu dağlara paralel
olarak uzanan sübsekant depresyon tabanları ile sahamızın güneyinde yer alan
Diyarbakır Havzası'nın kuzey kesimindeki havza tabanı inceleme sahasındaki
taban arazilerini oluşturur. Subsekant depresyon tabanları Pliyosen aşınım ve
birikim yüzeyi, güneydeki havza tabanı ise Pliyo - Kuvaterner birikim yüzeyine
karşılık gelmektedir. 800 - 1000 metreler arasında gözlenebilen bu birikim ve
aşınım ortamı, depresyon tabanı, ince ve kaba unsurlu akarsu dolgu
malzemesinden, sahamızın en güneyini kapsayan havza tabanı ise kaba unsurlu
çakıl, breş ve konglomeralardan oluşmuştur. Depresyon tabanları, Hacertun Dağının
kuzeyinde ve güneyinde bu dağ sıralarına paralel olarak
Pliyo -
Kuvaterner birikim yüzeyinde oluşan Taban araziler önemli tarım alanlarına karşılık
geldiğinden burada, Hazro, Dadaş, Şeyhşab, Şimşim ve Halhal gibi önemli yerleşim
alanları kurulmuştur. En güneydeki havza tabanında ise tahıl tarımının yoğun
olarak yapıldığı Teknebaşı, Dadaş, İncekavak gibi köyler kurulmuştur.
2.2.3. Vadiler ve Boğazlar
Araştırma
sahasında yapı, tektonik ve iklim denetiminde gelişen vadileri ana hatları ile
kon sekant vadiler ve bunun tabileri olan sübsekant vadiler ve kolları olarak
tanımlayabiliriz.
Sahamızdaki
akarsular geriye aşındırma sonucu, gerisindeki havzaları kapmışlardır. Havza
tabanında akan Tercil, Dadaş Deresi ve Hazro Çayı gerideki subsekant
depresyonlarının geriye aşındırmayla kapmıştır. Bu akarsular havzaları ve
depresyonları birbirine bağlayan derin ve sarp yamaçlı boğazlar açmışlardır.
Hazro Çayı Vadisi ve Boğazı
Kubbenin
güneyinde bulunan vadilerden Hazro Çayı vadisi kuzey güney yönünde yaklaşık
Tercil Vadisi ve Boğazı:
Kubbenin
güneyinde Kevıradefi ve Horoz Dağının kesintiye uğramasını sağlayan Tercil
vadisi kuzey - güney uzanışlı yaklaşık
Dadaş Vadisi ve Boğazı:
Kubbenin
güneybatısında, Keliayındar ve Kevıradefı dağ sırasını kesintiye uğratan üçüncü
büyük bir boğaz ve vadi ise Dadaş vadisi ve boğazıdır ki bu da konsekant vadi
ve boğaz özelliğindedir.
Bunlar
dışında Nasudik vadisi içinde akan Nasudik Deresi kubbeyi doğudan boşaltmaktadır.
Nasudik deresi, Dırbi ve Taşlıbağ deresini birbirinden ayırır ve burada Nasudik
konsekant boğazını oluşturur. Nasudik vadisinde akan dere, buradan geçen
"Güney Fayı" ile ötelenmiştir.
Kubbeyi
batıdan boşaltan diğer bir vadi ve boğaz da Kavaklıboğaz vadisi ve boğazıdır.
Konsekant bir boğaz ve vadi özelliğindedir. Vadide akan Kısra Deresi güneyde
havza tabanında Dadaş Deresi ile birleşir. Kavaklıboğaz vadisi ve boğazı, bahsi
geçen diğer vadiler ve boğazlarla flüvyal şekiller bakımından aynı özellikleri
taşır.
Söz konusu
vadilerin içinde akan akarsular kubbeyi kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatıdan
boşaltmaktadırlar. Bu akarsular kubbenin güneyindeki akarsular gibi konsekant
durumlarım muhafaza etmekte, ancak güneydeki akarsular gibi uzun boylu olmayıp
kısa boylu mevsimlik akarsulardır. Bu durum kubbenin asimetrikliğinden
kaynaklanmaktadır. Bu akarsular vadilerini kubbenin merkezi kısmına kadar
geriletememiştir. Bununla beraber kubbenin kuzey kanadında, Trias tabakalarının
oluşturduğu hokbeklerin parçalanmasıyla meydana gelen konsekant gedikler de
mevcuttur. Kabus deresi kubbeyi kuzeydoğudan, Dertopan Deresi kuzeyden, Çitli
ve Çavlan dereleri ise kubbeyi kuzeybatıdan boşaltırlar. Kretase’ye ait marnlı
tabakalar içinde vadilerini derin kazmışlardır. Çitli deresi vadisinde Halhal
(Çitlibahçe), Dertopan Deresi vadisinin batı yamacında ise Şimşim (Ormankaya)
köyleri kurulmuştur.
2.2.4. Birikinti Koni ve Yelpazeleri:
Eğim
kırıklarının ve ana derelere karışan yan kolların ağız kısımlarında birikinti
konileri oluşmuştur. Dağlık alandan inen akarsuların kaba unsurlu alüvyal malzemeleri
yığmasıyla oluşmuş olup, yan yana kaynaşmış koniler boyunca hafif dalgalı bir
etek düzlüğü görünümüne sahip birikinti yelpazeleri, sahamızda kubbenin kuzey
ve güney yamaçları eteklerinde görülürler. Münferit birikinti konileri ise
Keliayındar, Horoz ve Biler Dağı sırasının eteklerinde görülür. Birikinti
yelpazeleri Hacertun Dağı ve Goman Dağı kütlesinin kuzey eteklerinde dalgalı
birer etek düzlüğü görünümündedir. Hazro ilçesi, Dadaş köyü, Halhal (Çitlibahçe)
ve Şimşim (Ormankaya) bu münferit birikinti konileri üzerinde kurulmuşlardır. Litolojik
olarak birikinti yelpazeleri de vadi tabanları gibi akarsuların yukarı çığırlarından
koparıp getirdiği alüvyal malzemeden oluşmuşlardır. Alüvyonların boyutu yukarı
kısımlara çıkıldıkça büyür. Çakıl, blok ve kum boyutundaki elemanların oranı
daha fazladır. Goman Deresi, İşkar Deresi ve Kavaklı Deresi su toplama
havzalarının geniş olmalarıyla birikinti konileri de büyüktür. Kubbenin
kuzeyindeki yamaçlardan inen kısa boylu akarsular yan yana kaynaşmış koniler
boyunca hafif dalgalı birikinti yelpazesini meydana getirmişlerdir.
2.2.5. Karstik şekiller:
İnceleme
alanında Mesozoik kalker tabakaları üzerinde karstik şekiller oluşmuştur.
Karstik şekiller karbondioksit bakımından, yani karbonik asitçe zengin suların
kireçtaşı, jips ve tebeşir gibi kayaçların çözünmesi sonucu meydana gelirler.
Sahamızda önemli karstik aşındırma şekillerinden Zınarikabl dağının sırtlarındaki
Kabl mağarası en güzel örnektir. Kabl mağarası bir düden şeklinde yer altında
kuyu halinde girdikten sonra mağara kuyu olmaktan çıkıp bir yer köprü halini
alır. Yaklaşık
Kubbe
yapısının kuzey ve kuzeydoğusunu oluşturan ve Sarım Çayı tarafından derin bir
şekilde yarılmış olan saha karstik bir plato özelliğindedir (Foto 2).
Foto 2. Hazro-Hacertun Antiklinalinin Kuzeydoğusunda Karstik
Platoya Gömülmüş Sarım Çayı Vadisi.
Karstik
aşındırma şekillerinden diğer önemli olanı ise sahamızda çok yaygın olan
lapyalardır. Saf kalkerlerin bulunduğu çalışma sahasında en güneyde uzanan
Keliayundar, Kevıradefi ve Horoz - Biler Dağını güney eteklerinde devamlı bir
şekilde görülürler. Eosen kalkerleri üzerinde oluşan uzun oluklar, delikli,
keskin şekilli oyuntular, araları bıçak sırtı gibi keskin olan bu karstik
şekiller arazide yürümeyi güçleştirir. Kalkerlerin saf olması ve iklimin
karstlaşmaya imkan vermesi gibi nedenler bu karstik şekillerin oluşumunu
hızlandırmıştır.
2.3. Yapısal Jeomorfoloji
2.3.1. Hazro-Hacertun Kubbe Strüktürünün
Özellikleri, Oluşumu ve Gelişimi
Jura
tipi kıvrımlardan meydana gelmiş bir kuşak içerisinde yer alan ve uzunluğu yaklaşık
Genellikle
oval bir şekilde olan Hazro-Hacertun kubbesinin üzerindeki yüksek rölyief
içinde başlıca iki sıra halinde devam eden hogbekler göze çarpar. Birinci
sırayı meydana getiren ve daha aşağıda bulunan hogbeklerle kuestalar Premiyen'e
ait sert gre ve kalker tabakaları üzerinde oluşmuşlardır. Bu rölyef kubbenin
merkezi kısmındaki çukur alana bakan ve elips şeklindeki bu merkezi çukuru
çeviren simetrik şekiller şeklinde gelişmişlerdir. Nitekim kuzey yandaki
Permiyen hogbek ve kuestalar güney yandaki hogbek ve kuestalarla karşılıklı
olarak bulunmakta ve bir simetri göstermektedir. Kuzeyde ve güneyde yükselen bu
kuesta ve hogbeklerin alınlarından geçen yayın içbükey tarafları kubbenin
merkezine doğru bakmaktadır. Kubbenin merkezini teşkil eden yumuşak gre ve şist
tabakaları, hızlı bir şekilde aşınıp, merkezi kısmının çukur bir alan haline
gelmesine sebep olmuşlardır.
İkinci
büyük hogbek ve kuesta sırası hem kuzey hem de güney yanlarda olmak üzere
Jura-Kretase kalker ve kalkerli greleri üzerinde oluşmuştur. Bu kuesta ve hogbek
sırasıyla daha altta bulunan Permiyen kuestaları arasındaki gre ve yumuşak
kalkerli grelerden oluşmuş az dirençli Trias tabakaları yer aldığından, alt ve
üst sıralan oluşturan disimetrik yüksek rölyief birbirinden belirli bir şekilde
ayrılmaktadır. Ancak, bu Trias tabakaları çok yumuşak olmadığından iki kuesta
arasında subsekant vadiler oluşamamıştır. Bu subsekant vadilerin oluşmamasının
diğer bir nedeni de tabakaların hem alt tarafa hem de üst düzeylerde 25-30° yi
aşan fazla eğimlere sahip olmasıdır. Bu bakımdan, Permiyen hogbekleri ile
Jura-Kretase hogbekleri esas itibari ile bir çift hogbek yani çift basamaklı
hogbek şeklinde görünmektedir. Üçüncü bir kuesta, hogbek istifi de Eosen marn
ve yumuşak greleri üzerinde bulunan Eosen kalker tabakaları alanında
görülmektedir. Bunlar daha çok kubbenin güney eteğinde görülmektedir. Kubbenin
kuzey yanında ise üst Kretase'ye ait marnlı tabakalar bulunduğundan, bunların
süpürülmesiyle hogbeklerin kuzeye bakan ve oldukça devamlı görünen yapı
düzlükleri meydana gelmiştir. Jeomorfolojik gelişim olarak, kubbe üzerindeki
rölyef, bir taraftan gençleşmenin olgunluk safhasına ulaşması, diğer taraftan,
yarı kurak bir iklim altında oluşmuş bulunması yüzünden oldukça belirgin
görünür. Kubbenin merkezi kısmı kubbeye yakın Eosen ve Miyosen tabakalarını
kesen bir yay ile yüzeyi ile aynı yükseltide bulunur ve onunla uygunluk
gösterir. Buna göre kubbe alanı Neojen sonuna doğru bir düzleşme safhası
geçirdiği ve bugünkü yüksek ve belirli rölyefin bu gençleşmeden sonra meydana
geldiği anlaşılmaktadır[31].
İnceleme
alanını etkileyen Orojenik safhaları belirtecek olursak; Arap blokunda izostatik
hareketleri oluşturan Prekambriyen deki Huron orojenezi, sahamızın kimi yerleri
yükseltmiş kimi yerleri de alçaltmıştır. Alanımızdaki kubbeyi yükseltmiş ve bu
kubbe ile Hezan kubbesi de yükselmiştir. Bu iki kubbe arasında kalan sahalar
ise alçalmıştır. İnceleme alanımızda Devon arazileri çok belirgin olarak
gelişmemiş olduğundan bu alan için Kaledoniyen Orojenezinin etkileri kesin
olarak bilinmemektedir. Permiyen ve Trias oluşukların sınırları ayrıca bir
araştırma konusu olduğundan Hersinyen orojenezi hakkında yetersiz bilgi vardır.
Hacertun Dağı güney yamacında, Anden veya Simeriyen hareketleri etkisini gösterir.
Permiyen-Trias sarımtırak renkli kumtaşları ile Şeyhşab karbonatları arasında
56°lik açısal uyumsuzluk mevcuttur[32].
Alp
orojenezinin fazlarından olan Laramiyen faza sonunda Kretase oluşuklarını
ilgilendiren bükülmüş bacak tipi kıvrımlar oluşmuştur ve bu kıvrımlar yer yer
güneye bakışlı faylarla kesilmiştir. Hazro antiklinal kıvrımlarının özellikle
güney yamaçlarında Rodaniyen fazlarının etkileri ters fay veya güneye itilme
biçiminde görülmektedir.
Burada şu
sonuca varılabilir: Hazro-Hacertum Kubbe yapısı, Eosene kadar Önce deniz
tortullarıyla ve daha sonra göl tortullarıyla uzun bir istiflenme döneminden
sonra oligosendeki şiddetli kıvrımlarla bu istiflenen tortullar da kıvrımlanmış,
kubbe şeklinde yükselmiştir. Daha sonraki dönemlerde özellikle Pleyistosendeki
nemli bol yağmurlar sırasında sahamızda kubbe dış etken ve süreçlerle flüvyal
şekiller gelişmiştir. Konsekant akarsular ve bunların tabileri olan sübsekantların
obsekan ve resekant vadileri, “kluz” tipi boğazlar ve “ruz” tipi vadileri gibi kıvrımlı
yapıya ait flüvyal şekiller plüvyal dönemde şekillenmişlerdir. Ayrıca sahamızda
yaygınlık gösteren depresyonlar ve hogbek-kuesta sistemi yine bu etkilerle meydana
gelmişlerdir.
2.3.2. Yapısal Şekiller
Herhangi
bir sahanın şekillenmesi, genel aşınma için birer yerel taban seviyesi teşkil
eden ve aynı zamanda, meydana gelen enkazın taşınması hususunda birer mecra
rolü oynayarak aşınmanın devamını sağlayan vadilere göre yönlenir. Böylece
belli yapılar üzerinde akarsu şebekesinin yapı hatlarına uyumu dolayısıyla
aşınmanın evrimine paralel olarak belli topografya şekilleri meydana gelir.
Yapı ile flüviyal topoğrafya arasındaki bu ilişkiler çok çeşitli olan yapı
tiplerini belirler. Yapı ile topoğrafya şekilleri arasındaki bu ilişkiler yapısal jeomorfolojinin esas konusunu oluşturur.
Hazro çevresinde yapısal jeomorfolojiye ilişkin çok özgün şekiller mevcuttur
(Şekil 5).
Şekil 5. Hazro ve Çevresinin Yapısal Jeomorfoloji Haritası.
2.3.2.1. Monoklinal Yapıya Ait Yer Şekilleri
Tabakaların
genel olarak, belli bir yöne doğru eğimli oldukları yapılara monoklinal yapı
adı verilir. Bu tür yapılar çoğunlukla epirojenik hareketlerle eğilmenmiş sahalardaki
nisbeten yeni depolar üzerinde görülür. Böylece dağların eteklerinde,
havzaların çevrelerinde veya kubbeleşmiş eski kütlelerin kenar kısımlarındaki
yeni tabakalar monoklinal bir durum alırlar[33].
Sahamızda
özellikle epirojenik hareketler sonucunda tortul tabakaların bir tarafa doğru
eğimlenmesi ile oluşmuş monoklinal yapılar ve bunun üzerinde gelişmiş monoklinal
bünyeye ait şekiller, kubbeleşmiş eski kütlenin kenar kısımlarındaki yeni
tabakaların bir tarafa doğru eğimlenmesiyle oluşmuşlardır.
İnceleme
alanında monoklinal yapıya ait rölief şekilleri üst Kretase ve Eosen yaşlı
birimler üzerinde gelişmiştir. Konsekant boğazlar, kuestalar, subsekant
depresyonlar kapma dirsekler sahamızda görülen monoklinal yapıya ait
karakteristik şekillerdendir. Eosen kalkerli tabakalarından meydana gelmiş
tepelik alanda gelişmiş kuestalar sahamızda bir kuşak halinde uzanır. Bunlar
kubbenin güneyinde en dışta uzanan Keliayındar, Kevıredefi, Horozdağı ve Biler
Dağı sırası üzerinde oluşmuşlardır. Kuesta alınları selektif aşınımla hızla
gerileyerek dik ve belirgin hale gelmişlerdir. Söz konusu bu dağ sırası
üzerinde, Kevrakerh Tepe (
Pleyistosen
gençleşmesiyle belirmiş olan monoklinal rölyef üzerinde boğazlar, kapma
boyunları ve dirsekler ortaya çıkmıştır. Dirençsiz tabakalar üzerine yerleşen
sübsekant vadileri ve buna tabi obsekant kollarının tabakalarının durumuna ve
arazi eğimine bağlı olarak kuesta alınlarına doğru kaymaları sonucunda birçok
yerde kuesta göçü nedeniyle vadiler kalker kütleyi yararak gerideki havzaya
açılabilmişlerdir. Mekanik çözülme ve kütle hareketleri ve obsekant ve
konsekant akarsularının aşındırma faaliyetleri ile kuesta alınları gerileyerek
girintili çıkıntılı bir yapı kazanmıştır. Buradaki girintiler obsekant
vadilere, çıkıntılar ise kuesta anlı veya tepesine karşılık gelmektedir. Asli
eğime uygun olan konsekant akarsular monoklinal yapıyı kesintiye uğratacak
şekilde boğazlar açmışlardır. Bu konsekant akarsular Hazro Çayı, Dadaş Deresi
ve Tercil (Çemidrej) Deresi ve kolları ile alana tam yerleşmiş ve vadilerinin
derin bir şekilde yararak Tersiyer ve Mezozoik formasyonları yararak Hazro
subsekant depresyon havza tabanındaki akarsuları kapmışlar ve aynı akarsular
vadilerini gerileterek kubbenin merkezine kadar ulaşmışlardır. Ancak Hazro Çayı,
Biler ve Horoz Dağı monoklinal yapının az eğimli yamacında genişlemiş ve hafif
eğimli platoyu yararak boğaz açması yanında korniş oluşturmuştur. Boğazın iki
yanında oluşan bu kornişler Zuğur boğazından Hozro'ya gidilirken dikkati çeker.
Hazro Çayı
monoklinal yapıyı kestikten sonra Zuğur boğazının hemen bitiminde, doğudan
gelen Potanin Deresini kaparak, kapma dirseğini oluşturmuştur. Aynı şekilde Tercil
deresi de yapıyı yardıktan sonra gerideki sübsekant depresyona ulaşır ve
tabanda akıp batıdan gelen Kendalisor deresini kapmış ve aynı şekilde bir kapma
dirseğini meydana getirmiştir.
Dadaş
boğazı, Tercil boğazı ve Zuğur boğazı aynı adla akan akarsuların monoklinal
yapıyı yardıkları konsekant boğazlar ve gediklerdir.
Zayıf
direnç sahalarına yerleşen ve eğim yönünde alçalan yamaçtan hafif eğimli
oldukları ve monoklinal yapının daha dik olan yamacında ise daha dik yamaçlar
olmaları nedeniyle asimetrik olan Potanin Deresi Kendalisor Deresi subsekant
vadilerini oluşturmuşlardır.
Şekil 6. Hazro-
Hacertun Kubbe Yapısını Gösteren Blokdiyagram.
2.3.2.2.
Kıvrımlı Yapıya Ait Yer Şekilleri:
Kıvrımlı
yapılar, tabakaların tektonik hareketler esnasında yanlardan gelen basınçla
bükülmeleri, şekil değiştirmeleri ve bunun sonucunda dik, eğik, izoklinal, devrik, faylı, klivajlı
kıvrımlar ile bindirme veya şaryaj kıvrımları, bazen de fleksür (bükülme) meydana getirdiği yapılardır[34]. Hazro
çevresinde kıvrımlı yapıya ait şekillerden antiklinal ve senklinaller, tünemiş senklinaller,
ruz, val gibi şekiller ortaya çıkmıştır.
Hazro
çevresinde meydana gelen kıvrımlar, tüm bölgede olduğu gibi kıta-kıta
yakınlaşması sonucu oluşan kuzey-güney yönlü kompresyonel basınçların
sonucudur. Ortaya çıkan bu genç kıvrımlar “Jura tipi kıvrımlar” olarak
adlandırılır. İnceleme alanında bu Jura kıvrımları içinde yükselmiş ve
yükselmekte olan Hazro-Hacertun Strüktürü bir antiklinal şeklinde belirmiştir.
Çevresindeki alçak sahalar depresyonlar birer senklinale karşılık gelir.
Güneyden kuzeye doğru birinci dağ sırası antiklinali bundan sonra gelen
depresyon senklinali, daha sonraki Şeyhşab Dağı sırası, bindirme kaynaklı
yüksek kıvrımlara karşılık ikinci bir antiklinal, bu antiklinalin kuzeyinde
şeyhşab deresinin içinde yerleştiği depresyon yine bir senklinali ve bundan
sonra tekrar yükselen Hazro - Goman Dağı sırası üçüncü bir antiklinali
oluşturmaktadır. Burdaki senklinaller “val” gibi görünse de Dom yapısı göz
önüne alındığında birer komb depresyonu niteliğindedir. Boyuna konsekantlar
doğrultusunda, antiklinal yamaçları üzerindeki kısa fakat kuvvetli aşındırma
ile güçlü derelerin meydana getirdikleri küçük derin vadiler antiklinal
yamacındaki “ruz”, yani enine konsekant başlangıçlarını oluşturmuştur. Örneğin Potanin
Deresi vadisi bir komb, buna karışan Goman deresi de bir ruz vadisi
oluşturmuştur. Komb depresyonu tabanında ve iki yamacındaki araziler Hazro'nun
en verimli kuru ve sulu tarım alanlarını oluşturur.
Antiklinalin
güney yamacına yerleşen Goman Deresi ruz vadisinde Gomanibrik (Çökeksu) köyü,
Tercil deresinin kaynak kısmında ruz vadisinde, Şeyhşab (Kuşdamı) köyü ve Dadaş
Deresinin antiklinalin batı yamacında açtığı ruz vadide ise büyük Dadaş köyü
kurulmuştur. Sadece kubbenin sırtının aşınıp taşınmasıyla açılan boyuna vadi
olan “komb” içine ise 5 mahalleden oluşan Hazro ilçesi yerleşmiştir. Kıvrımlı
yapının önemli polisiklik bir şekli olan tünemiş senklinal, Hazro'nun
2.3.2.3. Domlu Yapıya Ait Yerşekilleri:
Epirojenik
ve orojenik hareketlerle yükselmiş olan sahamız, tabakaların elipse benzer
şekilde münferit kabartılar meydana getirmek üzere şekil değiştirerek dom yapısı
oluşturmuştur. Uzun jeolojik devirler boyunca birçok kez aralıklarla kendini
gösteren Hazro-Hacertun kubbesi derin bir şekilde aşınmış, yarılmış ve çekirdek
kısmı yüzeye çıkmıştır. Kubbe yapısı kırık sistemi, litoloji ve erozyonel
süreçler nedeniyle yarılmaya müsaittir. Sahamız kıvrımlarla meydana gelmiş
münferit antiklinal biçiminde olgunluk safhasında bir dom yapısı arz eder. Sahamızda
bir dom üzerinde görülen homoklinal sırtlar, hogbek ve kuestalar subsekant
depresyonlar karakteristiktir. En yüksek kesimler domun merkezine karşılık
gelir. Bu tepe aşınıp taşınarak topoğrafik bakımından bir depresyona
dönüşmüştür ki bu şekilde yapı bakımından yüksek olan sahanın morfolojik olarak
topografya bakımından alçak bir saha (komb) haline geçmesiyle “rölief terselmesi” adı verilen olay
gerçekleşmiş olur.
Sahamız
Eosene kadar biriken tortullar temelle birlikte Oligosen’den sonra
kubbeleşmiştir. Bunun ardından üzerine kurulan radyal şebeke domu yarmış ve bu
yarılmaya bağlı olarak zayıf direnç sahalarına karşılık gelen subsekantlar
hızla gelişmiş ve bunun neticesinde domun kenar kısmındaki dirençli tabakalar
eğimlerine göre hogbek ve kuesta şekillerini meydana getirmiştir. Bunların
homoklinal kayma ile çevreye doğru hareket etmeleri sonucunda çekirdek kısmı
daha geniş ölçüde yüzeye çıkmıştır. Sahamızdaki bu kubbe üzerinde Hacertun
Goman Dağının güneye bakan dik yamaçları ve kuzeye bakan Şeyhşab ve Horoz Dağı
ve Biler Dağının dik yamaçtan bir hogbek ve kuesta alınlarına karşılık gelir.
Bunlar arasındaki depresyonlar ise subsekant depresyonlardır (Hazro-Tercil subsekant
depresyonları gibi).
Bir
tarafa doğru monaklinal yapı üzerinde ve aşınıp açılan domun kabartılan
üzerinde eğimleri 20-25° olan sert tabakalara kuesta adı verilir ve bu
kuestalar eğimleri farklı olan iki yamacıyla kuzeye bakan Şeyhşab ve Horoz dağı
ve Biler dağının dik yamaçları bir hogbek ve kuesta alınlarına karşılık gelir
(Foto 3).
Foto 3. Tercil Kalesi’nden Çemidrej Konsekant Boğazı ve İki
Yanındaki Kuestalar, Kuesta Sırtlarında Kekan Sübsekant Depresyonu, Kuesta
Cephesi Önünde İse Hazro Komb Depresyonu.
2.4. Hidrografya
İnceleme
alanında hidroğrafik özellikler, jeolojik yapı, yağışın şekli, dağılışı ve
röliyef gibi şartlara bağlı olarak değişiklik arz etmektedir.
Araştırma
sahamızda kubbenin güneyinde kubbeyi drene eden 3 temel hidroğrafik havza
mevcuttur. Bunların en büyüğü Hazro çayı hidroğrafik havzası, Dadaş ve Tercil
(Çemidrej) Çayı havzalarıdır. Hazro Çayı en büyük subsekant kolu olan Potanin
deresiyle beraber yaklaşık
Çalışma
sahamızda bahçe ve tarla tarımının can damarlarını teşkil eden büyük kaynaklar
mevcuttur. Bunların en önemlileri; Kubbenin boşalmış merkezinde Şeyhşab,
güneyinde Kurmık, Vakf ve Küçük - Büyük Zerguz kaynaklarıdır ki bunlar Hazro
çayına akmaktadırlar. Ne var ki günümüzde söz konusu bu kaynaklar Hazro
depresyonu tabanında açılan çok sayıda ve denetimsiz sondaj kuyuları nedeniyle kurumayla karşı karşıyadır. Hazro Çayı
da daha güneyde Salat suyuyla birleşerek daha güneydeki kesimlerde sulu tarımda
kullanılmaktadır. Diğer önemli kaynaklar ise kubbenin doğusundaki alçak
düzlükleri sulayan Aynkebir (Hondof) kaynağı ve kubbenin kuzeyindeki Halhal
(Çitli) ve Şimşim (Çemi) kaynakları da bsubsekant vadi tabanlarındaki tarlaların
sulama suyunu oluşturmaktadır.
Sahamızda
drenaj sistemi yapıya bağlı genel olarak merkezden çevreye eliptik bir radyal
drenaj sistemidir. Aynı zamanda bu drenajın çevresinde ise kubbenin suyunu
boşaltan akarsuların toplandığı sentripetal akarsu drenaj ağı sahamıza
yerleşmiş bulunmaktadır. Akarsuların monoklinal yapıyı yararak yarma boğazlar
meydana getirmiş olması burada lokal bir kafesli drenaj varlığını ortaya
koymuştur. Subsekant akarsular ve bunlara karışan resekant ve obsekant
akarsular mevcuttur.
Kubbenin
güneyindeki akarsular konsekant durumunu korumakla beraber bu yandaki Tersiyer,
Mezozoik ve Paleozoik tabakalarının teşkil ettikleri hogbek ve kuesta
çizgilerini enine kesip derin vadiler açmışlar ve bu vadilerini kubbenin
merkezi kısmına kadar geriletmişlerdir. Kubbenin çevresindeki depresyon
tabanları sentripetal drenaj ağı, uzunlamasına subsekant depresyon tabanları
ise kafesli drenajı oluşturmuştur. Buna Karşılık kubbenin kuzey kanadındaki
akarsular konsekant olmakla birlikte bu karakterlerini korumuş, ancak
vadilerini kubbenin merkezi kısmına kadar geriletememişlerdir.
Şekil 7. Hazro
Çevresinin Hidrografya ve Topoğrafya Haritası
Sahadaki
konsekant akarsular (arazinin genel
eğimine uygun akarsular) kubbenin en dışında ve güneydeki monoklinal yapı
üzerinde tabaka eğimine uygun akan akarsulardır. Tabakalar güneye eğimlidir ve
akarsular bu yönde akmaktadır. Bu akarsular Hazro Çayı, Tercil ve Dadaş Deresi
gibi kubbenin kuzey yamacındaki akarsulardan daha uzun boylu ve süreklidirler.
Kubbeyi güneyden boşaltan bu üç temel akarsuyun monoklinal yapıyı keserek üç
büyük boğaz meydana getirmişlerdir. Birer konsekant boğaz olan bu boğazlar Hazro
Çayının açtığı Zuğur boğazı, Tercil Çayının açmış olduğu Tercil boğazı ve Dadaş
Çayının açtığı Dadaş boğazı birer konsekant boğazdırlar. Dadaş, Tercil ve
Hazro'ya ulaşım bu boğazlardan sağlanır. Bu üç akarsuyun kaynak kısımlarını
oluşturan Goman Çayı, Şeyhşab Deresi ve Dadaş Deresi ise kubbenin güney
yamacına eğime uygun konsekant akarsulardır. Kubbenin kuzey yamacında en iyi
gelişeni ise Kabus ve Kayırto Deresi de konsekant akarsulardır. Fazla eğimli
yamaçlardan dolayı bu akarsular, geriye aşındırmayı tam gerçekleştirememiştir.
Domlu
yapı ve monoklinal yapının zayıf direnç sahalarına bağlı olarak gelişen subsekant
akarsular konsekant akarsuların tabii kollarıdırlar. İnceleme alanında kubbenin
güneyinde Hazro Çayı konsekant akarsuyunun kolunu oluşturan Potanin Deresi
İşkar ve Kaniyakaza dereleri subsekant akarsulardır. Potanin Deresi Biler Dağı
ile Goman Dağı arasındaki zayıf dirençli sahaya, Kaniyakaza Deresi ise Horoz
Dağı ile Şeyhşab Dağı arasındaki dirençsiz sahaya yerleşmiştir.
Subsekant
akarsuyun birer kolları olan obsekant akarsular domlu ve monoklinal yapının dik
olan hokbek ve kuesta cephelerinden, resekant akarsular ise domlu ve monoklinal
yapının az eğimli kuesta sırtlarında yer alır. Subsekant akarsu olan Potanin
deresine karışan Liç Deresi ve Kevırihiciri Deresi karakteristik resekantlara
örnek teşkil eder.
2.5. İklim
Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nin geneli gibi Diyarbakır Havzasının da iklim koşulları,
Akdeniz iklimi ile karasal iklim rejiminin özelliklerini barındırır. Düşük
sıcaklık değerleri ile en fazla yağışların kış mevsiminde toplanması, buna
karşılık yaz mevsiminin çok sıcak ve kurak geçmesi, yağış koşullarında görülen
yerel farklılaşmalara rağmen, ana çizgileri ile havzada Akdeniz tipi bir yağış
rejiminin varlığı hissedilmektedir[35].
Koçman[36] (1993)’
a göre bölgede “Karasal Akdeniz Termik Rejimi” yaşanmaktadır. Zaten en fazla
yağış değerlerinin kış mevsiminin sonunda ve ilkbahar mevsiminin başlangıcında
görülmesi gecikmiş bir Akdeniz iklimi özelliğini göstermektedir.
Havzanın temel iklim karakteristiklerini belirleyen
faktörler, Kafkasya (Sibirya kökenli) termik yüksek basınç ve Basra termik
alçak basınç merkezleri arasındaki hava basınç dolaşımlarının mevsimsel olarak
etki alanlarında meydan gelen değişmeler
ile yerel (orografik-topoğrafik, jeomorfolojik ve litolojik) koşullardır[37].
Diyarbakır
havzasının kuzeyinde yer alan ve içlerinde Hazro’nun da yer aldığı Güneydoğu
Toroslar’ın güney kenarındaki yerleşmelerin iklim açısından en önemli
özelliklerinden birisi kuzey ve güneyindeki alanlardan farklı olmalarıdır. Bu
alanlar kış soğukları daha belirgin olan Doğu Anadolu iklimi ile Güneydoğu
Anadolu’nun yarı kurak step iklimi arasında bir geçiş sahasında yer alır.
Yörede
sıcaklık rejimi bakımından haziran-eylül arasında 4 aylık bir yaz mevsimi ile
kasım ortalarından mart sonlarına kadar süren yaklaşık 4,5 aylık bir kış
mevsimi ve bunlar arasında 1,5-2 aylık bir süreye sahip İlkbahar ve Sonbahar
mevsimlerinin belirdiği dikkati çekmektedir.
En soğuk
ay (genellikle Ocak) ortalama sıcaklık derecesi 2,3 C°, en sıcak aylar (Haziran
ve Temmuz) ortalama sıcaklığı 28,7 C°dir (Tablo 1). Temmuz ayı sıcaklık
ortalamalarının zaman zaman 30° C°'nin üzerine çıkması bölgede karasallık derecesinin
çok yüksek olduğunu gösterir. Yaz aylarında çok çabuk ve fazla ısınan bu alan,
kış mevsiminde oldukça düşük sıcaklıklar arz eder. Yıllık sıcaklık farkı 28 C°
île 35 C° arasında değişir. Bu sıcaklık farkıyla yağış yetersizliği, alandaki
step formasyonlarının fakirliğini açıklar. Yaz mevsiminde bazen 46 C°’yi bulan ekstrem
sıcaklık sıcaklık değerleri Türkiye’nin diğer coğrafî bölgelerine göre oldukça
yüksektir.
Sıcaklığın
sıfırın altına düştüğü gün sayısı 48 - 68'dir. Sıcaklığın sıfırın altına
düştüğü aylar genellikle Aralık, Ocak, Şubat aylarıdır. Don olaylı günler de bu
döneme denk gelmektedir. Aralık ve Mart ayları arasında şiddetlenen don olaylı
dönem Mart ayı sonlarında etkisini kaybeder ve birdenbire ilkbahara geçilir.
Don olaylı gün sayısı ise ortalama 45 - 65 gün kadar olup karasallık derecesinin
yüksekliğini ifade eder. Bu günlerde (kış mevsiminde) buharlaşmanın çok az
olması (ortalama
Yağış
rejimi bakımından araştırma sahasında yer alan bazı istasyonların yağış
değerlerinin aylara ve mevsimlere dağılışı incelendiğinde, yağışın büyük bir
bölümünün kış ve bahar aylarında düştüğü görülür. Yağışın mevsimlere dağılımına
bakıldığında, %47’sinin kış mevsiminde, %33’ü ilkbaharda, %18’i sonbaharda ve
%2’i yaz mevsiminde düştüğü gözlemlenir. Bu durum Akdeniz yağış rejiminin
etkisi ile hafiflemiş karasal yağış rejimi ile güneyinde görülen gecikmiş
Akdeniz yağış rejimi arasında bir geçiş bölgesi özelliği taşıması açısından Akdeniz
etkilerinin varlığını gösterir.
Yıllık
sıcaklık ortalamaları güneyindeki alanlarla fazla bir fark oluşturamamasına
rağmen yıllık yağış ortalamalarında belirgin farklar gözlenir. Çünkü havzada
orografik faktörlere bağlı olarak kuzeye gidildikçe yağış miktarında artma
meydana gelir. Havzanın merkezi kesimlerindeki Diyarbakır’da 491,4 mm,
Batman’da 534.0 mm, Çınar’da 386.3 mm olan yıllık toplam yağış miktarına
karşılık Güneydoğu Toroslar’ın güney eteklerindeki Lice’de 1222,2 mm, Ergani’de
777 mm, Çermik’ te 800 mm, Kulp’ta 1118,2 mm, Dicle’de 862 mm, Hazro da ise
1039,9 mm’dir (Tablo 2). Güneydoğu Toroslar’ın bu güney yamaçlarının fazla
yağış alması, güneyden gelen nemli hava kütlelerinin dağlara çarparak
yükselmesi sonucunda soğuyarak yağışa dönüşmesi ile açıklanabilir[38].
Tablo
1. Diyarbakır Havzasında Bazı Meteoroloji
İstasyonlarının Aylık ve Yıllık Sıcaklık Ortalamaları [39].
Aylar |
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
6 |
7 |
8 |
9 |
10 |
11 |
12 |
Yıllık |
Bismil |
2.5 |
4.2 |
8.5 |
14.6 |
18.9 |
25.8 |
30.4 |
29.1 |
23.6 |
16.7 |
9.3 |
4.2 |
15.7 |
Silvan |
2 |
3.5 |
7.9 |
13.7 |
18.3 |
24.1 |
27.8 |
27.1 |
23 |
16.5 |
9.5 |
4.5 |
14.8 |
Çınar |
2.2 |
3.9 |
7.9 |
14.8 |
19.3 |
26.9 |
31.7 |
29.8 |
26.5 |
17.5 |
9.5 |
3.8 |
16.2 |
Savur |
2 |
3.7 |
7.8 |
13.8 |
19 |
25.6 |
30.0 |
29.3 |
24.8 |
17.2 |
9.6 |
4.3 |
15.6 |
Hazro |
2.3 |
2.8 |
7 |
13.6 |
17.6 |
23.7 |
28.7 |
28.7 |
24.4 |
17.4 |
9.2 |
4 |
15 |
Batman |
2.6 |
4.7 |
9.4 |
14.6 |
19.8 |
26.3 |
30.9 |
29.9 |
24.7 |
17.4 |
9.9 |
4.7 |
16.3 |
Diyarbakır |
1.5 |
3.6 |
8.3 |
13.8 |
19.4 |
26.0 |
31.0 |
30.4 |
24.9 |
17.2 |
9.9 |
4.2 |
15.8 |
Hazro’nun
ilçe sınırlarının geçtiği farklı topoğrafik özellikler göz önüne alındığında
her yerde aynı yağış değerlerinin olması beklenmez. Yağış tutarları genellikle 800
ile
Tablo
2. Diyarbakır Havzasında Bazı Meteoroloji
İstasyonlarının Aylık ve Yıllık Yağış Miktarları [40].
Aylar |
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
6 |
7 |
8 |
9 |
10 |
11 |
12 |
Yıllık |
Diyarbakır |
74.6 |
68.4 |
66.2 |
73.5 |
40.8 |
7.2 |
0.7 |
0.6 |
2.6 |
30.8 |
54.6 |
71.4 |
491.4 |
Hazro |
140.9 |
186.7 |
120.8 |
97.7 |
79.6 |
11.9 |
4.2 |
2.1 |
1.4 |
66.2 |
159.5 |
168.9 |
1039.9 |
Bismil |
57.9 |
68.6 |
62.1 |
50.0 |
37.8 |
9.6 |
3.5 |
0.3 |
0.6 |
32.4 |
56.7 |
68.4 |
447.9 |
Çınar |
33.7 |
68.6 |
65.5 |
38.9 |
28.8 |
9.0 |
0.0 |
0.0 |
4.7 |
26.3 |
70.6 |
40.2 |
386.3 |
Batman |
69.9 |
69.6 |
81.6 |
89.0 |
53.1 |
7.7 |
0.4 |
0.6 |
2.2 |
33.4 |
59.4 |
67.1 |
534.0 |
Savur |
49.8 |
72.7 |
67.9 |
69.3 |
34.0 |
6.5 |
0.2 |
0.3 |
0.9 |
29.6 |
56.2 |
65.1 |
452.5 |
Silvan |
98.5 |
122.0 |
97.6 |
87.6 |
42.6 |
10.4 |
0.9 |
0.8 |
1.7 |
50.1 |
96.2 |
114.6 |
723.0 |
Yağışlı
günler ortalama 85 -90 gündür. En yağışlı aylar Aralık- Mart arası, en az
yağışlı dönem ise haziran-Eylül ayları arasıdır. Günlük en yüksek yağış
değerlerinin olduğu aylar kış ve ilkbahar mevsiminde toplanmaktadır. Günlük en
yüksek yağış miktarı 65,8mm'dir.
Araştırma
sahamızda nisbi nemlilik derecesi çok düşüktür (% 52 - 54). Buna karşılık buharlaşma
miktarı çok fazladır (2050 -
Hazro’da
kuzey sektöründen esen rüzgarlar (KB, K, KD) baskın olmakla beraber hakim
rüzgar yönü kuzeybatıdır. İkinci derecede önem taşıyan rüzgarlar, güneyden
gelen GD yönlü rüzgarlardır (Şekil 8).
Şekil 8. Hazro İlçesine Ait Hakim Rüzgar Yönü Diyagramı
2.6. Toprak ve Bitki Örtüsü
Alanımızdaki
toprakların oluşumunda, bozulmuş Akdeniz iklimi ve farklı litoloji özellikleri
etkili olduğu söylemek mümkündür. Bununla beraber rölyef özellikleri sahanın
topraklan üzerinde etkili olmuş, sonuçta yüksek ve alçak yüzeylerde, depresyon
tabanlarında ve dağlık alanlarda farklı toprak tipleri ortaya çıkmıştır.
Hazro
çevresinde vadi tabanlarında görülen alüvyal topraklar akarsular tarafından
taşınıp depolanan materyal üzerinde oluşan (A) C profilli topraklardır. Mineral
bileşimleri akarsu havzasının litolojik bileşimi ile jeolojik periyotlarda yer
alan toprak gelişim sırasındaki erozyon ve birikim devirlerine bağlı olup
heterojendir. Horizonlaşma olmayıp, kireç bakımından zengindirler. Her türlü
kültür bitkisinin yetiştirilmesine elverişli ve üretken olan bu topraklar Hazro
Çayı, Dadaş Çayı, ve Büyük Çay yatakları boyunca uzanmaktadır. Eski toprak
taksonomisinde azonal topraklar grubuna girer.
Kolüvyal
Topraklar, genellikle dik eğimlerin bittiği yerde ve vadi ağızlarında yer
alırlar. Yer çekimi, toprak kayması, yüzey akışı ve yan derelerle taşınarak
birikmiş materyaller üzerinde (A) C profili genç topraklardır. Eğimin fazla
olduğu yerlerde ve vadi ağızlarında parçaların çaplan büyük, eğimin azaldığı
yerlerde ise parçaların çapları küçülerek geçişli olarak alüvyal topraklara
karışır. Sulanmaları halinde verimleri yüksek olan bu topraklara hemen hemen
tüm akarsu vadilerinde rastlanmaktadır. Tuzluluk, sodililik - alkalilik gibi
sorunları olmayıp “Azonal Topraklar” grubuna girer.
Kahverengi
orman topraklan kireç bakımından zengin ana kaya üzerinde oluşur. Horizonlan
birbirine aralıklı olarak geçiş yapar (A, B, C horizonları). Bu topraklar üzerinde
otlaklar mevcuttur. Sahamızda daha çok dağların kuzeye bakan yamaçlarında
mevcuttur. Biler Dağı Kevradefi ve Hacertun Dağının kuzeye bakan yamaçlarında
bu topraklar üzerinde meşelikler ve meralar yer alır. Eğimleri yüksek,
derinlikleri sığdır. Zonal toprak grubuna girer.
Kahverengi
topraklar çeşitli ana maddelerden oluşan A,B,C profilli topraklardır.
Oluşumlarında kalsifikasyon rol oynar. Doğal drenaja sahip olan bu topraklarda
bütün profil kireçlidir. Bu topraklar yazın uzun periyotlar kuru kalır. Bu nedenle
bu topraklarda bitki hayatı yavaşlar. Alanımızda kubbenin güney yamaçlarındaki
Hogbek sırtlarında görülmektedir. Zonal topraklardandır.
Litosolller,
çıplak kayalık araziler çevresinde, üzerinde toprak örtüsü bulunmayan
parçalanmış veya kısmen parçalanmamış taşlı topraklardır. Genelde bitki
örtüsünden yoksundurlar. Bazen kayaların çatlaklarında veya topraklı küçük
ceplerde seyrek orman ağaçlan, çalı ve otlan barındırır. Sahamızda her üç dağ
sırasında da (özellikle Zınarikabl Dağı, Biler - Horoz Dağı, Keliayındar ve
Keviradefi dağları) dağların Hogbek ve Kuesta cepheleri ve kornişlerin olduğu
yerlere karşılık gelir.
Diyarbakır
havzasını içine alan Güneydoğu Anadolu bölgesinin büyük bir bölümü İran- turan
flora bölgesi’nin Mezopotamya fitocoğrafya bölgesi içinde yer almaktadır.
Havzanın
kuzeyinde yer alan Hazro çevresi farklı ve kısa mesafelerde değişen morfolojik
yapıya sahip olduğu için havzada görülen step çalı ve orman formasyonlarının büyük
bir çoğunluğu görülür. Yağış yükselti ve litolojik koşulların elverişli
olmasından dolayı da yer yer gür prodüktif, yer yer kuru orman, bozuk baltalık
ve meşe toplulukları oldukça yaygındır. Bunların tahrip edildiği yerlerde ise
tarımsal açıdan uygun olmamalarından veya morfolojik engebeden dolayı çalı formasyonları yaygınlık gösterir (Şekil
9).
Orman
vejetasyonu içinde özellikle meşe türleri oldukça yaygındır. Bunlar arasında;
İran Palamut Meşesi (Quercus brantii),
en yaygın türlerdendir. Ayrıca Palamut meşesi (Quercus Aegilop) ve Lübnan meşesi, (Quercus Libani), Saplı meşe (Quercus
robur pedunculiflora), Sapsız meşe (Quercus
petraea) sayılabilir. En yaygın meşe türü ise Mazı meşesi (Quercus infectoria)’dir.
Havzadaki
meşe ormanları, kış mevsiminde yapraklarının hayvanlara yedirilmesinin yanı
sıra, soğuk geçen uzun kış döneminde bölge halkının yakacak ve yaprak
ihtiyacını karşılamasından dolayı oldukça tahribata uğramıştır. Akarsu
vadilerinde bölgeye özgü olan kavak (Populus
euphratica) ve söğüt (Salix triandra)
yaygın ağaç türlerindendir.
Orman
formasyonunun tahrip edildiği ve tarıma elverişli olmayan alanlarda çalı
formasyonları yaygınlık gösterir. Özellikle hayvancılık faaliyetlerinin neden
olduğu tahribatlardan dolayı orman örtüsünün zayıflaması ile birlikte çalı
(fundalık) formasyonları olarak adlandırılan kısa boylu vejetasyon zonu yayılış
göstermektedir. Bu nedenle çalı vejetasyonunu; doğal vejetasyon örtüsünün
tamamen tahrip edildiği antropojen step alanları ile beşeri faaliyetlerin
olumsuz etkilerinin tam olarak yansımadığı yüksek alanlardaki orman kuşağı
arasında geçiş özelliği gösteren vejetasyon zonunda yer alır.
Başlıca
çalı toplulukları; badem (Amygdalus
Arabica), yabani incir (Ficus Caria),
çitlenbik veya dardagan türleri (Celtis
Glabrata ve Celtis Tournefortii), adi alıç (Cratageus Monogyna) ve doğu alıcı (Cratageus Orientalis), ahlat,
yabani armut (Pyrus Syriaca), dişbudak
(Fraxinus Angustifolia), menengiç (Pistacia Khinjuk)’dir [41]-[42].
Büyük
ölçüde tarım alanlarıyla kaplı olan Kubbe strüktürünün güneyindeki havza
düzlükleri doğal olarak step alanıdır, fakat
beşeri etkilere maruz kalan yüksek rölyef alanları da önemli ölçüde
antropojen step (bozkır) alanlarına dönüşmektedir.
Tüm
havzada olduğu gibi Hazro çevresinde de
yaygın bir dağılış gösteren otsu bitkilerin başında geven (Astragalus) gelmektedir. Gevenlerin
toprağı tutan kökleri vasıtasıyla erozyonu önleyici etkileri önemlidir. Aşırı
otlatmanın ve diğer nedenlerle otsu türler yok denecek kadar azalırken
yerlerini dikenli ve sert yapraklı olan Kenger (Gundelia Tournefortii)‘e terketmiştir. Özellikle Geven türlerinin
tahrip edilmesiyle step alanında yaygınlaşan diğer dikenli türler; Kılçıkdikeni
(Picnomon Acarna), Topuz (Echinops), Boğadikeni (Eryngium) Yavan Kenger (Notobasis
Syriaca), Devedikeni (Centaurea
iberica) ve Çakırdikeni (Centaurea
Solsitialis)’dir.
İlkbahar
aylarında zehirli ve yumrulu olan Yılan Yastığı (Eminium raufwolfii) ve zehirli olan Düğün Çiçeği (Ranunculus arvensis) tarlalar halinde
steplere yayılmaktadır. Bu bitkilerin yanı sıra Papatya (Triplospermum parviflorum), Kan Damlası (Adonis aleppica), Hardal (Sinapis
arvensis) çok geniş alanlarda görülür. Sütleğen (Euphorbia)’nin birçok türü ise yaz aylarında yaygın olarak görülen
zehirli bitkilerdir (Ertekin, 2022).
Havzanın diğer Step bitkileri arasında Sığır kuyruğu (Verbascum), Kekik (Thymus), Perçem Otu (Archilea),
Tere (Lepidium Sativum), Yarpuz (Mentha Longifolia), Tuzik (Nasturtium Officinale) Çoban Çantası (Capsella Bursa-Pastoris) sayılabilir.
Şekil 9. Diyarbakır Havzasından GB-KD Doğrultusunda
Çıkarılmış Bitki Profili ve Hazro Çevresi[43].
3. BEŞERİ VE EKONOMİK ÖZELLİKLER
3.1. Yerleşme ve Nüfus
Yeryüzündeki
ilk yerleşme formlarının kurulduğu Kuzey Mezopotamya’nın bir parçası olarak
Hazro ve çevresinde de yerleşmelerin çok eskiye dayandığını gösteren bulgu ve
buluntular mevcuttur.
Henüz
bilimsel bir kazı çalışması yapılmamış olmakla birlikte yapılan yüzey
araştırmalarında bazılarının geçmişi Kalkolitiğe kadar dayanan Diyarbakır Müzesi tarafından envanter kaydı
alınıp tescil edilen ilçe sınırları içindeki höyük ve düz yerleşim alanları
şunlardır: Banakır Köyü Hırbe Medıke yerleşimi, Düzevler Köyü Dersil Höyüğü,
Hamzaoğlu Köyü Lişok yerleşimi, Kartalı Köyü Dara Thoke yerleşimi, Kartalı Köyü
Köprübaşı Mezrası Tavya düz yerleşim alanı, Kırıktaş Köyü Çaylarbaşı Mezrası
Gre Beyto höyüğü, Kırkkaşık Köyü Çaylarbaşı Mezrası Vezya düz yerleşimi,
Kulaçtepe Köyü Kask yerleşimi, Malagır Köyü Höyüğü, Meşebağları kaya yerleşimi,
Meşebağları Köyü Şıkefta Cemaldina kaya yerleşimi, Mutluca Berbuş Köyü Berbuş kaya
yerleşimi, Sarıerik Köyü Der Kur yerleşimi, Tekne Başı Köyü kaya yerleşimleri,
Terdöken Köyü Yıl Geçti Mezrası Hanık kaya yerleşimi, Uzunargıt Köyü kaya mezarı
ve kaya yerleşimi, Uzunark Köyü Gır Deşen yerleşimi, Uzunark Köyü Gır Salad
höyüğü, Varınca Köyü Kaniya Mira Höyük, Yazgı Köyü Kemaliye Mezrası düz yerleşimi.
Arkeolojik
höyük ve yerleşim alanları dışında bölgede yaygın olan antik mimari yapılardan
kaya mezarları da mevcuttur. Tescili yapılan kaya mezarları: Bağyurdu Köyü kaya mezarı, Bağyurdu Köyü piramidal kaya mezarı, Dadaş Köyü Dadaşağılı Mezrası
Şıkefte Hazi kaya mezarı, Kavaklı Boğaz
Köyü kaya mezarı, Kırmataş Köyü Kaya
Mezarları, Mutluca Berbuş Köyü kaya mezarları, Terdöken Köyü kaya yerleşimi ve kaya mezarı, Ülgen Köyü Hodik Mezrası Kobidank
piramidal yapı, Ülgen Köyü Hodik Mezrası Kopike Puçuk kaya mezarı, Ülgen Köyü Kanipuşkül Mezrası
Kanipuşkül kaya mezarı, Yenihisar Köyü kaya mezarı[44].
Tüm bu
yerleşim ve kaya mezarları Hazro çevresinin yerleşim tarihinin ne kadar zengin
olduğunu ve ne kadar eskiye gittiğini göstermektedir.
Yerleşme
yerinin seçilmesinde etkili olan önceliklerin tarihin her döneminde aynı
olmadığı muhakkaktır. Zaman zaman savunma çevreye hakim olma ve yolları kontrol
etme ihtiyacı ön planda olmuştur. Hazro çevresinde bu gibi önceliklerin ön
planda olduğu ve uzun zaman merkezilik fonksiyonu üstlenen kale yerleşimleri de
mevcuttur. Bunlara örnek olarak Sansar Kalesi, Andak Kalesi, ve Yerhisar Köyü
Tercil Kalesi’ni verebiliriz.
Bunlardan
en önemlisi kuşkusuz Osmanlı döneminde Sancağa merkezilik yapan Tercil Kalesi
yerleşimidir. Hazro ilçesinin 5 km güneybatısında Yarhisar köyü civarında bulunan
kale, çevreye hakim bir konumda ve harabe durumdadır. Kalenin güneydoğusundaki
yamaçlardaki kalıntı ve buluntular çevresinde de çok geniş bir yerleşimin olduğunu
göstermektedir. Emir Artuk'un kızı ile evlenen Zırkanlı Şeyh Hasan oğlu Seyid
Hüseyin tarafından kurulan Tercıl Beyliği nin iki önemli kalesinden biridir.
Kale surları doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır. Kalenin kaç burçlu olduğu
saptanamasa da tespit edilmiş 3 adet burç bulunmaktadır. Burçlar genel olarak,
yuvarlak planlı, dış yüzünde düzgün taş, iç kısmında ise moloz taşlar
kullanılarak inşa edilmiştir. Kalenin surları ve burçları bölgeye özgü taşlar
kullanılarak ana kaya üzerinde inşa edilmiştir. Kale içinde eski yerleşime ait
kalıntılar ve duvar izleri mevcuttur. Kalenin güneydoğusunda yer alan burç
büyük oranda tahrip edilmiş ve üst örtüsü de yıkık durumdadır. Yapının
güneyinde kemerli iki pencere açıklığı ve bu pencere açıklığının tam ortasında
bir mihrabiye yer almaktadır. Güneybatıda yer alan bir diğer burcun var olan
kalıntılardan üst örtüsünün kemerli olduğu anlaşılmaktadır. Burcun doğu ve batı
kısmında yer alan duvarlar büyük oranda ayaktadır. Fakat diğer kısımlarında yer
alan duvarlar tamamıyla tahrip edilmiştir. Kale taşları konut yapımı için
kullanıldığından tahribata açık bir durumdadır. Herhangi bir koruma önlemi
bulunmamaktadır[45].
Kalenin
yerleşim yeri, doğu ve kuzeyi dik
kayalık kornişlerle doğal bir kale niteliğindeki bir kuesta üzerindedir. Oldukça dik olan güney ve batıdaki daha
yüksek kuestalara bağlantı yapan boyun kısmının ise iri bloklardan oluşmuş
kalın sur duvarlarıyla tahkim edildiği anlaşılmaktadır. Bu gibi yerleşmelerde
savunmaya elverişli topoğrafya ve malzeme yanında en önemli yaşam faktörü
kuşkusuz “su”dur. Kalenin güneybatı yamacında takriben 50 metre aşağıda Tercil
Ziyareti çevresinde günümüzde de akan bir çeşme vardır . Çeşme, bu seviyelerde
kuestanın kuzeyindeki killi formasyonlara bağlı olarak yamaç veya fay kaynağı
olarak ortaya çıkmaktadır. En az çeşme kotundaki yeraltı suyunun çeşitli
mühendislik yapılarıyla bu seviyelerde veya daha yukarısında kale çevresinde
rahatlıkla kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle Tercil Kalesi başta
olmak üzere Hazro ve çevresinde arkeolojik ve jeoarkeolojik bilimsel
çalışmalara ihtiyaç vardır.
1997
TÜİK, Köy Envanter Etütleri (Diyarbakır, Batman, Siirt)’ne göre Hazro da 18 köy,
27 mezra, 1 yayla mevcuttur. Bunlardan en büyüğü inceleme alanının doğu
yansında bulunan ve 6 mahalleden oluşan Hazro ilçesidir. Büyük ölçüde batı
illerine güç veren nüfusu orta ölçekte bir kasaba görünümündedir.
Daha
önce Silvan ilçesine bağlı bir nahiye olan Hazro, 01.06.1954 tarihinde, 6325
sayılı kanun ile ilçe statüsü kazanmıştır. Bu tarihten sonra ilçe merkezinin
nüfus gelişimine baktığımızda idari değişiklik ve merkezilik fonksiyonu ile
birlikte Hazro nüfusunun sürekli artış gösterdiğini bu artışın 1990’lı yıllara
kadar sürdüğü görülür. Bu yıllardan sonra nüfusta sert bir düşüş yaşanmıştır. Bunun
nedeni bu yıllarda yaşanan asayiş problemi ve büyük kentlere göçtür. Bu durum
sadece kırsal nüfusu değil ilçe merkezindeki nüfusu da etkilemiştir. Boşaltılan
köylerin nüfusu Hazro ilçe merkezi yerine Diyarbakır ve diğer kentleri tercih
etmiştir. İlçe merkezinin nüfusu ani bir düşüşten sonra azalan bir eğilimle
sürekli düşmeye devam etmiştir (Tablo 3, Grafik 1).
Tablo3:
İlçe Statüsü Kazandıktan Sonra Hazro’da
Nüfusun Gelişimi
Yıl |
İlçe Merkezi-Kır
Toplam Nüfus |
İlçe Merkezi Nüfusu |
|
1955 |
11,971 |
3,143 |
|
1960 |
13,199 |
3,142 |
|
1965 |
14,680 |
3,483 |
|
1970 |
16,310 |
4,321 |
|
1975 |
18,308 |
4,896 |
|
1980 |
18,974 |
4,426 |
|
1985 |
21,656 |
5,405 |
|
1990 |
23,971 |
8,048 |
|
2000 |
18,755 |
6,189 |
|
2007 |
18,386 |
5,478 |
|
2008 |
18,798 |
5,277 |
|
2009 |
17,501 |
4,554 |
|
2010 |
17,567 |
4,488 |
|
2011 |
16,893 |
4,442 |
|
2012 |
16,977 |
4,536 |
|
2017 |
16709 |
4257 |
|
Kaynak: TÜİK nüfus istatistik verileri.
Bugün
için hem nüfus hem de ekonomik olarak gelişme göstermeyen Hazro geçmişte hem
ekonomik hem de idari fonksiyonu olan bir merkezdir.
İlk
önceleri Diyarbakır eyaletine bağlı bir sancak olan Hazro uzun bir süre bu
statüsünü korumuştur. Ancak ismi Tercil Sancağı’dır. Çaldıran savaşından sonra
Osmanlı hâkimiyetine girdiği zaman "Yurtluk-Ocaklık" statüsüne sahip
sancaklardan olmak üzere Diyarbakır vilâyetine bağlanıp yönetimi Zirkanlı aşireti
beylerine bırakılmıştır.
Günümüzdeki
idari yapı il, ilçe, bucak ve köy şeklinde dört basamaktan oluşmaktadır.
Osmanlı idari taksimatında ve bilhassa Tanzimat öncesinde idari birimler eyalet, sancak (liva), kaza, nahiye ve köy
olmak üzere beş basamaktan oluşuyordu.
Osmanlı ülkesi bu ayırım çerçevesinde, “Vilayet” veya “Eyalet”
olarak adlandırılan büyük idari ünitelere ayrılmıştır. Bu vilayet ve eyaletler “sancak” veya “liva” lara, bunlar da sırasıyla kaza, nahiye, köy ve mezralara bölünmüştür[46].
16.yüzyıl
ortalarında Tercil Sancağı, tek nahiye ve 83 köyden oluşmakta idi (1540' da 66
idi). Toplam köy sayısından 2 si gayri müslim, diğerleri müslim köyüdür. Bu
dönemde sancaktaki toplam nüfus 7901’ dir. 2059'u gayri müslim nüfustur ve
genel nüfusun % 25.75' ini oluşturmaktadır. Sancakta bir nefs vardır ki o da
Tercil'dir[47].
Tahrir
defterlerinde ve şer‘iyye sicillerinde şehir ve kasaba merkezleri için nefs tabiri kullanılırken, şehrin
çevresi ve idarî bölge için ise nahiye,
kazâ ifadeleri kullanılmıştır. Kaynaklarda şehir ve kasabaların diğer yerleşim
birimleri ile karışmaması için resmi işlemlerde “nefs-i …”, “nefs-i şehr-i …” ifadeleri kullanılmıştır[48].
Gayri
müslim yerleşimi olan Nefs-i Tercil’de 171 hane, 229 nefer, 58 mücerred kaydı
bulunmaktadır. Tercil' de, buğday, arpa, mısır, pamuk ziraati ve bağcılık
yapılmaktadır. Senelik 2450 akçe geliri olan bir boyahane mevcuttur. 742 nüfusa sahip olan Tercil'in
1540'ta 13.050 akçe olan geliri, 1564'te artarak 21.360 akçeye yükselmiştir.
Burası her ne kadar sancağa ismini veren merkezse de, sancak beyi burada değil
de Ayaslu köyünde oturmaktadır[49].
Sancakta
1540'ta 66,1564'te ise 83 köy mevcuttur. 1564 tarihinde 2 tane gayri müslim, 81
müslim köyü vardır. Gayri müslim köyleri müslim köylere nazaran biraz daha
kalabalık görünümdedir. Tabiat şartlarına bağlı olarak daha dağlık ve engebeli
bir araziye sahip olan Kulp civarı yerleşmeler dağınık bir vaziyet almış,
nisbeten daha düzlük arazisi olaıı Tercil'de büyük ve daha toplu yerleşmeler
söz konusudur. Yörede bulunan gayri müslim köylerinin zamanımız verilerine göz
atıldığında tümüyle ortadan kalktıkları anlaşılmakladır. Şöyleki, bu köylerden
bir tanesi tamamen müslim ahalinin yaşadığı bir ilçe merkezi (Hazro) diğeri de,
yine müslim ahalinin yaşadığı Kâkân (bugünkü Gedikalan) haline dönüşmüştür[50].
Eserde
bahsedilen sancağa bağlı yerleşmeler ve sancak sınırı şekil 10’da güncel
haritaya yerleştirilmeye çalışılmıştır.
Eserde
haritaya işlenen ve çoğunluğunun isimlerinin kullanılmadığı ya da yerinde
mevcut bir yerleşme olmayan lokasyonların yer aldığı sancak sınırları bugün
Hazro ilçe sınırlarından çok farklıdır. Sancak sınırır doğuda Batman Çayı,
batıda Ambar Çayı arasındaki sahayı ve Dicle Nehri’nin güneyini de kapsayan
nerdeyse havza düzlüklerinin büyük bir bölümünü içine almaktadır. Sancak, Tanzimat
devrinde Mustafa Reşit Paşa zamanında Silvan'a bağlı 63 köylü bir bucak haline
getirilmiştir.
Cumhuriyet
Dönemi'nin başlarında küçük bir bucak olan Hazro'da 1943'te belediye teşkilatı
kurulmuş, ardından ilçe Haziran 1954 tarihinde Silvan'dan ayrılarak Diyarbakır
iline bağlı bir ilçe olmuştur.
2012
yılında 6360 Sayılı Kanun ile birlikte Türkiye’de 30 il merkezi büyükşehir olurken,
bunlara bağlı ilçelerdeki köy ve bazı mezralar mahalle statüsüne geçmiştir.
Diyarbakır da bu illerden biridir. Dolayısıyla Hazro ilçesine bağlı merkezi
mahalleler dışında kırsal alandaki yerleşmeler de mahalle olarak anılmaktadır.
İlçe sınırları içindeki mahalle statüsündeki yerleşmeler Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo4: Büyükşehir Yasasından Sonra Hozra’ya Bağlı Mahalleler, Eski İsimleri ve Nüfusları.
Mahalle İsmi |
Eski İsim |
Nüfus (2014) |
||
1 |
Ağartı |
Cirnika |
67 |
|
2 |
Bağyurdu |
Küluk |
269 |
|
3 |
Bahçe (İlçe merkezi
mahallesi) |
|
494 |
|
4 |
Bayırdüzü |
Bazmar |
166 |
|
5 |
Cami (İlçe merkezi
mahallesi) |
|
813 |
|
6 |
Çitlibahçe |
Halhal |
327 |
|
7 |
Çökeksu |
Gomanimbrik- emrig |
665 |
|
8 |
Dadaş |
Dadaşköy |
1.475 |
|
9 |
Elhuvan (İlçe merkezi
mahallesi) |
|
557 |
|
10 |
Gedikalan |
Kekan |
252 |
|
11 |
Gözlü |
Gözlü |
1.034 |
|
12 |
Gürlek |
Zogleşer |
339 |
|
13 |
Hürriyet (İlçe merkezi
mahallesi) |
|
1.112 |
|
14 |
İncekavak |
Gomitercil |
761 |
|
15 |
İskar (İlçe merkezi
mahallesi) |
|
545 |
|
16 |
Kavaklıboğaz |
Ayindar |
772 |
|
17 |
Kırkkaşık |
Barkuş-Baheşım |
1.262 |
|
18 |
Kırmataş |
Zoqbirim |
1.140 |
|
19 |
Koçbaba |
Hondof |
55 |
|
20 |
Kulaçtepe |
Şikeftanireşit |
138 |
|
21 |
Meşebağları |
Şikeftaniosmaletin |
617 |
|
22 |
Mutluca |
Berbuş |
27 |
|
23 |
Ormankaya |
Şimşim |
760 |
|
24 |
Sarıçanak |
Hıncıkan |
307 |
|
25 |
Sarıerik |
Kanderhal |
472 |
|
26 |
Terdöken |
Şeyhan |
514 |
|
27 |
Topalan (İlçe merkezi
mahallesi) |
|
455 |
|
28 |
Uzunarqıt |
Zuqur |
128 |
|
29 |
Ülgen |
Mihrani |
243 |
|
30 |
Varınca |
Küfercin |
388 |
|
31 |
Yazqı |
Barkuş |
1.066 |
|
|
Genel Toplam |
|
17.220 |
|
Kaynak: Saruhan ve Kılıç, 2015[51].
Kırsal
yerleşmelerin nüfus büyüklükleri ve dağılışına ilişkin düzenlenen sıcak
noktalar haritasında, nüfusun ilçenin batı yarısında daha yoğun, doğu yarısında
daha seyrek olduğu, özellikle ilçenin kuzeydoğusunun en seyrek alanlar olduğu
göze çarpar (Şekil 11).
Şekil 11. Hazro
İlçesine Bağlı Kırsal Mahallelerin Nüfus Büyüklüklerinden Üretilmiş Sıcak
Noktalar (Hotspot) Haritası.
Durmuş
(2018)’un yaptığı bir çalışmaya göre Hazro kırsal nüfusunun % 35’i 701-900
yükselti kademesinde yaşamakta, bu basamakta koyun yetiştiriciliğinin % 33’ü,
kıl keçisi yetiştiriciliğinin % 17’si, sığır yetiştiriciliğinin de
% 29’u yapılmaktadır. Nüfusun % 39’u 900-1100
yükselti kademesinde, % 26’sı ise 1101-1300 yükselti kademesinde yaşamaktadır.
Bu yükselti kuşağında koyun ve sığır yetiştiriciliğinin % 30’u, kıl keçisi
yetiştiriciliğinin %,33’ü yapılmaktadır.
3.2. Ekonomik Coğrafya
Hazro’nun
ekonomisi büyük ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayanır. İlçede yetiştirilen
tarım ürünleri içinde tahıllar başta gelmektedir (Buğday, arpa, mercimek ve
nohut). Sebzecilik, Meyvecilik ve hayvancılık ta son yıllarda gelişme
göstermektedir. Ayrıca sondajlarla susuz olan arazilerde sulu tarıma
geçilmiştir.
Hazro
ilçesinde, bitkisel üretimin yapıldığı alan 2014 yılı verilerine göre toplam ekili
alan 157.924 da olup toplam üretim 57.635 ton olarak gerçekleşmiştir. İlçede bahçe
bitkileri üretim alanı 23.024 da olup bitkisel üretimin % 14.58’ini
oluşturmaktadır. İlçenin toplam tarım alanı 162.345 da olup çiftçi kayıt
sistemine kayıtlı arazi varlığı ise 133.931 da’dır. Bitkisel üretim alanlarının
% 85.42’sini tarla bitkileri oluşturmaktadır (Tablo 5). İlçede yaygın olarak
tarla bitkilerinden, buğday, arpa, mercimek ve nohut üretimi yapılmaktadır. Bu
ürünler ile birlikte yörede bağcılık ve meyvecilik yapılmaktadır[53].
Tablo
5. Hazro İlçesinde Bitkisel Üretim
Alan (Da) ve Üretim (Ton) Dağılımı
Alan (da) |
Oran (%) |
Üretim (ton) |
Oran (%) |
||
Meyve |
10.520 |
6.66 |
318 |
0.55 |
|
Sebze |
3.360 |
2.13 |
7.491 |
13.00 |
|
Bağ |
9.144 |
5.79 |
3.320 |
5.76 |
|
Bahçe Bitkileri
Toplamı |
23.024 |
14.58 |
11.129 |
19.31 |
|
Tarla Bitkileri
Toplamı |
134.900 |
85.42 |
46.506 |
80.69 |
|
Bitkisel Üretim
Toplamı |
157.924 |
100.00 |
57.635 |
100.00 |
|
Kaynak: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Diyarbakır 11 Müdürlüğü[54].
Hazro
ilçesinde 9.144 da alanda bağcılık yapılmakta olup toplam üzüm üretimi ise
3.320 ton’dur. Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı ise toplam 4.432 da alanda
bağcılık tarımsal faaliyeti gerçekleştirilmekte olup tamamı sofralık üzüm
üretiminden oluşmaktadır[55].
Hazro
İlçesinde toplam 12 köyde bağcılık yapılmaktadır. Toplam işletme sayısı 959,
toplam arazi sayısı ise 1.083’dür. İlçede bağcılık faaliyetinin köy bazında
dağılımı Tablo 6’da verilmiştir. Yörede yaygın olarak 11 tane yöresel çeşit
yetiştirilmektedir. Sofralık üzüm çeşitlerinden, Diyarbakır il genelinde yaygın
olan ve bölgede sevilerek tüketilen yöresel “Şire” üzüm çeşidinin
yetiştiriciliği yaygındır. Bu çeşitlerden 10 tanesi eski dönemlerden günümüze
ulaşan genotipler olup üreticiler tarafından farklı isimlendirilmiş ve
özellikle yaşlı bağlarda kaybolmakta olan gen kaynaklarıdır. Bu bölgeden
toplanan üzümlerin bir kısmı Ermenilerin bir dönem yoğun yaşadığı bölgeden
günümüze ulaşan gen kaynakları olup, o dönemlerde kaliteli şarap üretiminde
kullanıldığına dair bilgiler mevcuttur. Günümüze ulaşan bu gen kaynaklarının
korunarak geliştirilmesi önem taşımaktadır. Hazro ilçesinde tüm ilçelerde
olduğu gibi geleneksel bağcılık uygulanmaktadır. İlçede, Gıda Tarım ve
Hayvancılık İl Müdürlüğü’nün kontrolünde IFAD Projeleri kapsamında kurulmuş 3
adet modern bağ tesisi bulunmaktadır. Yörede üretilen üzümler sadece aile
ihtiyaçlarını gidermeye yönelik pekmez ve pestil gibi yöresel değerlendirme
şekilleri ile değerlendirilmektedir[56].
Tablo 6. Hazro İlçesi Bağ Alanları (Da)
Mahalle |
İşletme sayısı |
Arazi sayısı |
Bağ alanı (da) |
Oran (%) |
|
1 |
Bağyurdu |
158 |
185 |
1185.52 |
26.75 |
2 |
Bayırdüzü |
9 |
9 |
68.88 |
1.55 |
3 |
Çitlibahçe |
15 |
15 |
92.25 |
2.08 |
4 |
Dadaş |
201 |
215 |
695.18 |
15.69 |
5 |
Gözlü |
53 |
58 |
96.80 |
2.18 |
6 |
Kavaklıboğaz |
55 |
57 |
178.87 |
4.04 |
7 |
Kırmataş |
42 |
42 |
166.72 |
3.76 |
8 |
Koçbaba |
123 |
151 |
656.64 |
14.82 |
9 |
Ormankaya |
24 |
24 |
72.68 |
1.64 |
10 |
Sarıerik |
22 |
22 |
72.23 |
1.63 |
11 |
Uzunargıt |
91 |
98 |
553.98 |
12.50 |
12 |
Ülgen |
166 |
207 |
592.22 |
13.36 |
Toplam |
|
959 |
1.083 |
4.432.03 |
100 |
Kaynak: Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hazro İlçe Müdürlüğü[57].
Üzerinde
tarım yapılan Hazro sırtlarında badem ağacı da önemli bir yetişme alanı bulur.
Ayrıca bu sırtların güney eteğinde geçmişte çok sayıda dut ağacı bulunmaktaydı.
Bu dut ağaçlarının yapraklarıyla beslenen ipek böceklerinin kozaları
Diyarbakır'da işleniyordu. Sentetik ipliklerin piyasaya çıkmasıyla ipek
böcekçiliği önemini kaybetmiş ve bu dutluklar bağ-bahçe ve tütün tarlası haline
getirilmiştir. Ancak, Hazro ilçesinde son yıllarda canlandırılmaya çalışılan
ipekböcekçiliği açısından önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 2016 yılı
verilerine göre 25 üretici ailenin
uğraştığı bu alanda yaş koza üretimi 1,49 olmuştur. Bu değer ile Hazro, Kulp
ilçesinden sonra ikinci sırada yer almaktadır[58].
Hayvancılık,
tarım sektörü içinde ikinci planda yer alır. Araştırma alanında hayvancılığın
önem kazanmasında, çeşitli faktörlerin payı vardır. Havza stepleri koyunların
hoşlandığı geniş bir bozkır sahasıdır. Entansif yöntemlerle yapılan
hayvancılık, yöre halkının yıllardan beri alışageldiği ve bu sebeple kolay
kolay vazgeçemeyeceği bir uğraşıdır. Güneydoğu Toroslar’da akarsu yataklarından
ayrılmayan irili-ufaklı yüzlerce köyün başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır.
Burada çoğunluğu koyun olan büyük hayvan sürülerine rastlanır. Çayır ve
meraların fazla yer tutmaması çalışma alanında hayvancılığın büyük bir değer
taşımadığı izlenimini verirse de özellikle küçükbaş hayvancılık ön plandadır[59].
Koyun
üretiminin fazlalığı bu alanların aynı zamanda yaylacılık faaliyetlerinde
kullanılan göç yolları üzerinde yer almasıyla da açıklanabilir. Diyarbakır
havzasında koyun üretiminin dağılışında da akarsu vadileri belirleyici rol
oynamıştır. Dicle nehrine karışan yan kollar bitkisel üretimde olduğu gibi
hayvancılık üretiminde de önemlidir. Dicle nehri, Batman çayı gibi önemli
akarsu boyları hayvancılığın yoğun olduğu alanları oluşturur[60]. Fakat
Hazro doğrudan böyle bir yaylacılık güzergâhı üzerinde değildir. Dolayısıyla bu
durum hayvancılığın gelişmesinde bir dezavantajdır.
1991-2000
yıllarını kapsayan dokuz yıllık dönemde Diyarbakır havzasında koyun üretimi
yarı yarıya gerilemiştir. Gerek yaylacılık faaliyetlerinin güvenlik nedeniyle
yasaklanması gerekse de ekonomik anlamda ülke genelinde yaşanan sorunlar
üretici konumunda ki köylüyü bu faaliyetleri terk etmesi ya da azaltması
gerektiği sonucuna ulaştırmıştır. Çünkü artan fiyatlar nedeniyle köylü verdiği
emeğin karşılığını da alamayınca hayvancılıktaki gerileme huzursuzluk ortamının
kalkması durumunda da devam etmektedir[61].
Kırdan
kopuş köy boşaltma ve göç olayları eklendiğinde bu düşüş Hazro’da daha çok
hissedilmiştir. 1991–1995 yılları arasında havzada küçükbaş hayvan sayısında
belirgin azalışlar olmuştur. Bu azalışın en büyük sebebi güvenlik gerekçesiyle
çayır ve mera alanlarının yasaklanması, 1994 yılında köylerin boşaltılmaya
başlamasıdır. Bu dönemlerde Batman’da 37, Diyarbakır’da 134 ve Siirt’te 96 köy
güvenlik nedeniyle boşaltılmış ve köyler daha çok Hazro gibi Güneydoğu Toroslar
üzerinde yer alan yerleşme merkezlerine karşılık gelmektedir. Bu olay nedeniyle
havzada hayvancılık faaliyetleri de gerilemiştir[62].
Hazro
İlçe sınırları içinde 2002 yılında koyun (yerli) sayısı 19.674, kıl keçisi
sayısı 7.250 iken bu sayı 2013 yılında 2.145 koyun (yerli) ve 2.935baş kıl
keçisi mevcudiyetine düşmüştür (Tablo 7). İl de yetiştirilen koyunların çoğunu
yerli koyun ırkı olan Akkaraman, bir
kısmını da Merinos ırkı olan
koyunlar, keçilerin ise tamamına yakınını yerli ırk olan kıl keçisi oluşturmaktadır. Tarım İl Müdürlüğü verilerine göre 2004
yılında Diyarbakır’ da küçükbaş hayvan varlığı 717.156 adettir[63]. Son
yıllarda, Türkiye genelinde olduğu gibi Hazro’da da küçükbaş hayvan varlığında
önemli ölçüde azalma görülmektedir. Son yıllarda Küçükbaş hayvan popülasyonunda
meydana gelen hızlı azalma meralara olan baskının azalması nedeniyle mevcut
popülasyon için mera olanaklarının belli ölçüde de olsa iyileşmesi sonucunu
doğurmuştur. Bu durum sektörden pazara yönelik hayvansal üretimin artacağı
beklentisini doğurmaktadır. Artış gerçekleştiğinde ise ıslah çalışmalarına olan
talebin artması beklenebilir.
Tablo 7. Diyarbakır İli ve Hazro İlçesi Küçükbaş Hayvan Sayısı
|
2002 |
2013 |
Koyun |
19.674 |
3.125 |
Keçi |
7.250 |
4.355 |
Kaynak: TÜİK, 2002-2014[64].
Tablo 8. Diyarbakır İli ve Hazro İlçesi Büyükbaş Hayvan Sayısı
|
2002 |
2013 |
Hazro 2002 Sığır (Yerli) |
6.385 |
4.616 |
Hazro 2002 Sığır (Melez) |
1.280 |
3.653 |
Hazro 2002 Sığır (Kültür) |
371 |
498 |
Kaynak: TÜİK, 2002-2014[65].
2007
yılından sonra biraz daha güven ortamının oluşması ile kır nüfusu artmıştır. Bu
durum tarım ve hayvancılığı terk eden nüfusun tekrar kırlara dönmesi ile
hayvancılık faaliyetlerinin olumlu yönde artacağının göstergesidir. Fakat
veriler bu durumun Hazro için geçerli olmadığını göstermektedir (Şekil 12).
Halbuki mera ve yayla alanlarının tekrar kullanıma açılması azalma eğilimine
giren küçükbaş hayvancılığın canlanması için önemli bir fırsattır. Çünkü tarihi
dönemler boyunca bölge yüksek bir hayvancılık potansiyeline sahip olmuştur.
Şekil 12. Diyarbakır Havzasında İlçeler
Bazında Küçükbaş Hayvancılığın Oransal Dağılışı[66].
Tarım ve
hayvancılık dışında Hazro ilçesinin en önemli ekonomik kaynakları kömür, bakır,
mermer gibi yeraltı kaynakları olup, son yıllardaki petrol araştırmaları ümit verici
sonuçlar vermektedir. Günümüzde (2022-2023) eski kuyuların yeniden açılmasıyla
Hazro-Zuğur boğazı girişinde aktif petrol kuyularından petrol çıkarılmaktadır
Kömür
damarları Devoniyen Karbonifer ve Permien tabakalarında, Dadaş'tan Tibrik
köyüne kadar yaklaşık
Yapılan
detaylı etüt ve sondajlar sonucunda, Şeyl ve kumtaşı ardalanmasından oluşan ve
gölsel nitelikte olduğu belirtilen seviyelerin, % 1.2 nem, % 30 kül içeriğine,
5100 Kcal/kg ortalama kalorifik değere ve 2.3 milyon ton toplam rezerve sahip
olduğu belirtilmiştir[67].
Kömürlerin
görünür rezervi 12.500 ton, muhtemel rezervi 400.000 ton, mümkün rezervi 1.8
milyon ton olmak üzere toplam 2.3 milyon ton olarak tespit edilmiştir. Bölgede çıkarılan
kömürlerin değişik kullanım olanakları olmasına karşın, sadece evlerde ısınmada
kullanılmıştır.
Dadaş bölgesinde
üst damar Gomaniibrik bölgesinde alt damar işletilebilecek potansiyellere
sahiptir. Orta damar ise işletilmek için uygun kalınlık ve özellikte değildir. Kömür
içeren formasyonda üst kömürün kalınlığı 0.80-1.20 metre, alt kömürün kalınlığı
ise 0.20-1.90 metre arasında bir kalınlık göstermektedir. Gomanibrik bölgesinde
işletilmiş olan seviye alt kömür seviyesidir. Geçmiş yıllarda bölgedeki kömür özel
şirketler tarafından işletilmiş olup, günümüzde herhangi bir işletilme durumu söz
konusu değildir[68].
İnceleme
alanında diğer bir maden ise bakırdır. Cevherleşme, Hazro'nun
Henüz
yeni işletmeye açılan mermer ocakları ise en dıştaki son kıvrımlarda Hogbek
sırtlarında özellikle Hazro'nun
Petrol imkânlarının, antiklinal ekseninin her
iki kanadında da olduğu jeologlar ve petrol mühendisleri tarafından
belirtilmiştir. Antiklinalin güney kanadında Zuğur boğazında ve boğazın 2 ve
Organik
petrolojik araştırmalar, Hazro örneklerinin termal olarak olgun ve yağ üretim
penceresinde olduğunu, Silüriyen şeyllerinin deniz algleri ve amorf organik
maddeler açısından zengin olduğunu ve hidrokarbon üretimi için
termal olarak olgunlaştığını göstermektedir[71].
Erken
Silüriyen yaşlı Dadaş formasyonu, Paleozoyik yaşlı petrol sistemi için tek
kaynak kayadır. Dadaş formasyonunda oluşan petrol, Ordovisiyen yaşlı Bedinan ve
Devoniyen yaşlı Hazro formasyonlarında hapsolmuştur. Yazılım kullanılarak
havzanın petrol potansiyeli matematiksel havza modellemesi ile tahmin edilmiş
ve Dadaş kaynak kayacının 213 milyar varil petrol ürettiği, bunun 141 milyar
varilinin dışarı atıldığı, 72 milyar varilinin ise kaynak kayada kaldığı
belirlenmiştir[72].
Bunlar
dışında araştırma sahamızda ayrıca çimento hammaddesi bakımından oldukça zengin
kil, şist, grelerden oluşan zengin tabakalar da mevcuttur.
3.3. Arazi Kullanımı
Arazi
örtüsü daha çok doğal çevre özelliklerine dayalı olarak oluşmuş çıplak kayalık,
toprak, bitki örtüsü ve su yüzeylerini kaplayan ve değişebilir yüzey peyzajı
olarak tanımlanmaktadır. Arazi kullanımı ise bu yüzey peyzajı üzerinde tarım,
yerleşme, rekreasyon, madencilik gibi daha çok beşeri faaliyetlerle ve belirli
amaçlara dayalı olarak meydana getirilen değişiklikleri ifade etmektedir[73].
Ekolojik
dengeyi bozmadan, çevreyi kirletmeden araziden maksimum derecede nasıl faydalanılacağı
konusu üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Sınırlı olan doğal kaynakların
amaca uygun, verimli kullanımı yanında ekolojik dengenin de korunması
gerekmektedir.
Hem
dünya ölçeğinde hem de Türkiye’de arazi kullanımı ve planlamasına ilişkin
bilimsel ve bilimsel sınıflama yöntemleri ve çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de
bu konuda yapılan çalışmalardan biri Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
1984-1996 yılları arasında il bazında yapılan arazi varlığı çalışmalarıdır. Bu
çalışmalara dayanarak Hazro ilçesi için yaptığımız arazi kullanım haritası
Şekil 13’te, ilçe bazında arazi kullanım sınıflarının oranları ise Tablo 9’da
ve Grafik 2’de görülmektedir.
Şekil 13. Hazro ilçesi Arazi Kullanımı Haritası [74].
Haritaya
göre; ilçe sınırları içinde 419.000 olan toplam arazinin 186.2 dekar kuru
tarım alanı (% 44.4), 27.66 dekar sulu tarım alanı (% 6.60), 6.2 dekar bahçe
alanı (% 1.47), 43.96 dekar bağlık alan (% 11.64), 48.81 dekar mera alanları (%
11.64), 94.65 dekar orman ve fundalık alanları (% 22.58), 1.47 dekar Hazro ilçe
merkezi yerleşme alanı (% 0.35), 10.05 dekar
ise (% 2.39) çıplak kayalık alanları oluşturmaktadır. Bu oranlar ilçe
arazisinin önemli bir bölümünün kullanıldığını göstermektedir.
Tablo 9: Hazro ilçesinde Genel Arazi Kullanımı (km2).
Arazi Kullanımı |
Kuru Tarım |
Sulu Tarım |
Bahçe |
Bağ |
Mera |
Fundalık- Orman |
Yerleşme |
Çıplak Kayalık |
Toplam |
Miktar |
186.2 |
27.66 |
6.2 |
43.96 |
48.81 |
94.65 |
1.47 |
10.05 |
419 |
% |
44.4 |
6.60 |
1.47 |
10.49 |
11.64 |
22.58 |
0.35 |
2.39 |
100 |
Kaynak: Arazi
varlığı[75]
Grafik 2. Hazro İlçesinde Genel Arazi Kullanımı Oranları.
Global
ölçekte yapılan arazi örtüsü ve sınıflandırma çalışmalarından biri de Avrupa
Birliği ve çevre alanlardaki ülkelerde arazi örtüsü ve arazi kullanımında
meydana gelen değişimlerin incelenmesi için de 1990 yılında ilk örnekleri
yayınlanan uzaktan algılama ve uydu görüntülerine dayalı bir izleme sistemi olan
ve 1985 yılında faaliyete geçirilen CORINE çevre bilgi koordinasyonu sistemidir[76].
Hazro
ilçesine ait 2018 yılı CORINE[77]
verileri kullanılarak arazi örtüsü/arazi kullanım sınıflamasına göre yaptığımız
analizlere göre 419 km2 yüzölçümüne sahip ilçede, 9 arazi
örtüsü/arazi kullanım sınıfı bulunmaktadır (Şekil 14; Tablo 10). İlçedeki arazi
örtüsünün %42’sini oluşturan alanın 176 km2 ’si kuru tarım alanları
sınıfında, %11’ini oluşturan 48.6 km2 ’si Doğal otlaklar sınıfında,
%7.9’unu oluşturan 33.5 km2 ’si karışık tarım alanları sınıfında,
%14,6’sını oluşturan 56.7 km2 ’si bitki örtüsünün az olduğu veya hiç olmadığı açık
alanlar sınıfında, %14’ünü oluşturan 61.5 km2 fundalık ve orman
sınıfında bulunmaktadır. İlçe merkezi ile birlikte köylerinde içinde bulunduğu
yerleşim alanları sınıfının oranı % 1.5, çıplak kayalık alanlarının oranı %
4.7, Doğal bitki örtüsü ile birlikte bulunan tarım alanlarının oranı ise %3. 2’dir.
Uydu görüntülerine göre oluşturulan CORIN arazi örtüsü sınıflandırma yönteminde
Köy Hizmetlerinin arazi kullanım haritası ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı Hazro İlçe Müdürlüğü tarım verileri ile kıyaslandığında bağ alanları
oldukça küçük çıkmaktadır. Bu verilere göre ilçedeki bağ alanları miktarı 3. 2
km2 kapladığı alan ise % 3.2’ dir. Bu durum sahanın fundalık ve
çalılık bitki örtüsü bakımından zengin olması dolayısıyla uydu görüntülerinde
bu formasyonların bağlık alanlarıyla aynı şekilde algılandığına bağlanabilir.
Tablo 10. Corine verilerine
göre Hazro ilçesinde Genel Arazi Kullanımı (km2).
Arazi Kullanımı |
Miktar |
% |
Kuru Tarım alanları |
176 |
42 |
Doğal otlaklar |
48.6 |
11 |
Karışık tarım alanları |
33.5 |
7.9 |
Bitki örtüsünün az olduğu veya
hiç olmadığı açık alanlar |
56.7 |
13.5 |
Bağlık alanlar |
3.3 |
0.78 |
Fundalık ve Orman |
61.5 |
14.6 |
Yerleşim alanları |
6.45 |
1.5 |
Çıplak Kayalık |
20.1 |
4.7 |
Doğal bitki örtüsü ile birlikte bulunan tarım alanları |
13.6 |
3.2 |
Toplam |
419 |
100 |
Hazro
çevresinde ortalama yükseltileri 1000 ile
Şekil 14. Hazro İlçesi ve Çevresinin Corine Arazi Örtüsü Verilerine
Göre Düzenlenmiş Arazi Kullanım Haritası.
Taşınmış
gevşek malzemelerden oluşmuş birikinti yelpazeleri ise eskiden dutluklar şimdi
ise üzüm bağlan badem bahçeleri olarak kullanılmaktadır. Arazi kullanımı
konusundaki en önemli problem, Hazro'nun en önemli tarım alanlarının ve birinci
sınıf tarım arazisine karşılık gelen taban arazinin iskana açılmasıdır. Zemin
güvenliği olmayan bu gevşek yapılı birikim alanı olan taban arazi üzerinde önce
afet evleri, hükümet konağı daha sonra emniyet lojmanları ve emniyet binası,
diğer memur lojmanları, tutuk evi ve okullar yapılmıştır. Yerleşme ünitelerinin
daha kuzeydeki alanlara yapılması zemin güvenliği yanında verimli tarım
arazilerinin yok olmaması açısından önem arz etmektedir.
3.4. Çevresel Problemler ve Öneriler
Tektonik
yükselme ve buna bağlı olarak canlanan aşındırma faaliyetleri nedeniyle
Hazro-Hacertun Kubbe Strüktürü çevresinde en önemli problem erozyondur. Özellikle
açığa çıkan killi formasyonlar üzerinde şiddetli erozyon sonucu jeomorfoloji
literatüründe “Badlands Topografyası” adı verilen erozyonal şekiller oluşur. Badlands
Topografyası, ABD'nin Dakota
bölgesinde killi araziye fena topraklar anlamında kullanılan bir tabirdir.
İnceleme
alanında badlands rölyefi daha çok subsekant depresyon tabanlarında, Tercil Deresinin
yukarı çığırında, kubbenin güney yamacında inen kolların Tercil deresiyle
birleştiği alanda gelişmiştir. Burada saf - homojen killer yüzeyde kalın bir
toprak örtüsü oluşturur. Kuzeydeki Hacertun Dağı ile güneydeki Kevıradefi dağı Horoz
Dağı arasındaki depresyon tabanında Badlands yüzeyi süreklilik gösterir. Bu yüzeylerde
bitki örtüsü çok zayıf veya bulunmamaktadır. Bu killer sabit olmayıp sağanak
yağışlarla sürekli aşınıp taşınmaktadır. Killi araziler üzerinde oluşan bu
yarıntı şekiller sağanak yağışların düştüğü ve yüzeysek akışların meydana
geldiği mevsimlerde hızlanır. Bu tür yarıntı erozyonuna “Gully Erozyonu” adı verilir. Bu erozyon türü özellikle kurak ve
yarıkurak bölgelerde litolojinin gevşek olduğu yerlerde yağmur sularının
yüzeysel akışa geçmesiyle arazinin derin yarıntılar, hendekler ve derin
vadiciklerle parçalanması ile meydana gelen erozyon türüdür. Hızlı aşınma ve
taşınmanın olmadığı ve killerin homojen olmadığı depresyonların diğer
alanlarında ise sodyumlu killere rastlanır ve bu araziler üzerinde Hazro'nun
önemli bağ ve bahçeleri yetişme imkanını bulmuştur.
Badlands
topoğrafyası oluşumuna neden olan gully erozyonunun önüne geçmek için sahada
yapılacak boşaltma, çevirme ve akaçlama kanalları ile yer altı ve yerüstü
sularının drenajı oluşturularak ve gerçekleştirilebilecek ağaçlandırmalarla
yüzeyde vejetatif bir örtü oluşturulabilir, böylelikle zemindeki dinamiklik azaltılabilir.
Litolojiden
kaynaklanan bir diğer çevresel problem olan
heyelanlar Eosen kalkerleri üzerine gelen killerin yağış ve eğim faktörüne
bağlı olarak daha çok kuesta ve hogbeklerin cephelerine karşılık gelen yamaçlarda
gerçekleşir.
Külte
hareketleri içinde heyelanlar yamaç şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.
İnsanın ömrüne sığan bir yer değişikliği aynı zamanda doğal bir afettir.
İnceleme alanında meydana gelmiş heyelanların gelişim seyrini, bölgenin yarı kurak
yarı nemli iklim şartlan yaranda jeomorfolojik süreçler ve yapısal etkenler
belirlemiştir. Yaz aylarında genleşmeye, kış aylarında donma-erimeye bağlı
fiziki parçalanma, bitki köklerinin salgıladığı asit suyun neden olduğu
kimyasal ayrışma sızan sular ve yerçekimi kuvveti gibi nedenler heyelan
oluşumunu hızlandırmıştır. Bu fiziki coğrafya şartları ile oluşan heyelanlar
sahamızda bir monoklinal yapı olan, asimetrik Kevıradefi dağı, Horoz dağı ve
Biler Dağı sırasının kuzeye bakan daha dik yamaçlarında gerçekleşmiştir. En
tipik olanı Biler Dağı yamacında meydana gelmiştir. Bir diğeri ise Kevıradefi Dağı
yamacında gerçekleşmiştir ki her iki dağın yamacında oluşan bu heyelan kopma
yeri hogbek alanlarından başlar, heyelan enkazı ise depresyon tabanında eğimin
azaldığı yerde birikmiştir.
Sözü
edilen heyelanlar Eosen kalkerleri üzerine gelen kalan kil topografyası
üzerinde meydana gelmiştir. Batıda Biler Dağının kuzeye bakan dike yakın
yamaçlarında meydana gelen heyelanın Potanin vadisi tabanı ile tepe arasındaki
uzunluğu ortalama
Kevıradefi
dağı yamacında meydana gelen ikinci bir heyelan Tercil köyünün
Bahsedilen
tipik heyelanlar dışında sahada rotasyonel kaymalar sonucunda daire elips ve
düzensiz şekilli kapalı çukurluklar oluşmuş, akma kanalları arasında boyuna
enkaz sırtlan gibi heyelan morfolojisine ait şekiller meydana gelmiştir.
Toprak
kaymaları şeklinde olan bu heyelanlar killer üzerinde gelişme imkanı olan
Hazro'nun önemli üzüm bağlan ve bahçelerine zarar vermektedir. Geniş ve derin
hendekler şeklinde meydana gelen heyelanlardan sonra ana kayanın yüzeye
çıkmasından dolayı heyelan alanında hiçbir bitki yetişememektedir.
Yerleşmelerden uzak olduğu için meskenlere olan bir zararı söz konusu değildir.
Taş düşmesi veya etek döküntüleri (kayşat veya
talus) şeklinde gerçekleşen kütle hareketleri sahamızda tabakaların fazla eğimli olduğu kuesta ve hogbek
alanlarında gerçekleşir. Mekanik çözülme sonucu yamaçlardan devamlı olarak
görülen bu olayda heyelanlar gibi bağ ve bahçe alanlarına oldukça zarar
vermektedir.
Etek
döküntüleri, üç sıra halinde uzanan dağlık alanın dik yamaçları oluşturan
hogbek ve kuesta alınlarında meydana gelir ve yamaçları fazla geriletip yamacın
daha da eğim kazanmasına sebep olur. En belirgin diklikler Goman Dağı Tepesi ve
Biler Dağının dik olan yamaçlarıdır.
Kayşatlar
üzerinde, yapı, sıcaklık farkı ve fazla eğim etkili olurken, heyelan, erozyon
ve badlands oluşumlarında ise meşeliklerin ve fundalıkların tahrip edilmesi, meraların
daralması, sağanak yağışlar ve killi litoloji etkili olmaktadır. Erozyonun ve
buna bağlı Badlands oluşumu ile heyelan olaylarının önlenebilmesi,
ağaçlandırmaya, yüzeyde toplanan suyun drene edilmesine ve meraların eski
haline dönüştürülmesine bağlıdır.
Tüm
bölgenin olduğu gibi Hazro çevresinin de tarih boyunca yerleşime sahne olması
ve buna bağlı kalkerler ve killer üzerinde doğal bitki örtüsünün tahrip
edilmesi, meraların-otlakların bilinçsizce kullanılması, şiddetli erozyonu
beraberinde getirmiştir. Tercil, Aynıkebir Çayı havzaları şiddetli erozyon
sahalarıdır. Erozyona hızlandıran temel neden bitki örtüsünün tahribidir. Bu
nedenle bitki örtüsü tahribi durdurulmalı az eğimli killi kalkerli yamaçlar
ağaçlandırılmalı arazilerin eğime dik sürülmesi konusunda çiftçiler
bilgilendirilmelidir. Sahada bulunan meşelerin enerji ormanlarına
dönüştürülmesi şeklinde gençleştirilmesi ve bu sahaya hayvan girişinin
engellenip sınırlanması gerekmektedir. Böyle bir girişim sonucu heyelan ve
erozyon sahasında bir azalma görülecek ve olumlu sonuçlar elde edilecektir.
Hazro
çevresinde bol kaynakların olması ve yer altı su potansiyelinin depresyon
tabanlarında artezyen özelliğine sahip akiferler açısından zengin olmasına
rağmen içme suyu ve sulama suyunda problemler söz konusudur.
Açılan
artezyen kuyularından istenilen düzeyde sonuçlar alınamamaktadır. Bu nedenle
sahada bulunan kaynakların uygun plan ve projelerle içme ve sulama
problemlerinin çözümüne gidilmesi gerekir. Step sahasından Zuğur boğazına
girilirken çöl içinde bir vahayı andıran bu alanın su problemlerinin olması
düşündürücüdür. Sahadaki bazı gür kaynak alanları (Şeyhşab-Kurmık-Vakf-Zerguz-Aynıkebir
gibi) alabalık üretimi açısından değerlendirilebilir.
Hazro
çevresinde arazi kullanımı açısından önemli bir problem, çok sınırlı olmasına
rağmen birinci sınıf alüvyal tarım arazilerinin yerleşim alanları olarak tercih edilmesidir.
Halbuki yaşanan son depremler zemin
şartlarını depremin yıkıcı etkisinde ne kadar önemli rol oynadığını
göstermiştir.
4. SONUÇ
Hazro
çevresi, literatüre geçecek ve özgün araştırmalara konu olabilecek çok farklı
jeolojik- jeomorfolojik özelliklere sahip, buna bağlı olarak diğer coğrafi
özellikleri de oldukça zengin bir sahadır.
Özellikle
çok tipik bir olgunluk safhasında bir dom yapısı gösteren Hazro-Hacertun
antiklinal domu, bu yapıya ait hemen hemen bütün özgün yer şekillerini
bünyesinde barındırır. Aktif tektonik nedenlerden dolayı yükselen ve şiddetli
bir şekilde aşındırılan domun çekirdeğinde kömür yataklarının da bulunduğu
Türkiye’nin en eski jeolojik birimleri yüzeylenmektedir.
Antiklinal
domunun güneye devrik, güneydeki depresyonlar daha sıkışık ve en büyük merkezi
Hazro-dadaş depresyonunun (komb) güneye meyilli ve boğazlarla havzaya açılıyor
olması, güneye doğru devrilmenin ve tektonizmanın günümüzde de aktif olduğunu
göstermektedir.
Hazro
çevresinde bozulmuş bir Akdeniz iklimi görülmektedir. Yıllık sıcaklık
ortalamaları güneyindeki alanlarla fazla bir fark oluşturamamasına rağmen
yıllık yağış ortalamalarında belirgin farklar gözlenir. Çünkü havzada orografik
faktörlere bağlı olarak kuzeye gidildikçe yağış miktarında artma meydana gelir.
Drenaj, yapıya uygun olarak kubbe üzerinde bir eliptik radyal drenaj sistemini
gösterir. Olgunluk aşamasındaki kubbenin açılan gediklerde ve boşalan
alanlarında konsekant ve bunların tabileri olan subsekant (obsekant ve resekant)
kollarıyla birlikte akarsular bir kafesli drenaj sistemi de geliştirmiştir.
Kubbenin diğer su toplama sahasında ise bir sentripetal drenaj sistemi söz
konusudur. Sahada toprak özellikleri asimetrik olan dağların dik yamaçlarında
kolüvyal topraklar, depresyon tabanlarında alüvyal topraklar ve dağların hogbek
ve kuesta sırtlarında ise kahverengi orman topraklan yer alır. Hazro çevresinde
iklim, litoloji ve topoğrafik özelliklere bağlı olarak yaygın meşeliklere ve
fundalıklar dağılış gösterir. Saha otsu bitki türleri açısından da oldukça
zengindir.
Yeryüzündeki
ilk yerleşme formlarının kurulduğu Kuzey Mezopotamya’nın bir parçası olarak
Hazro ve çevresinde de arkeolojik yerleşme, höyük kale ve kaya mezarı benzeri
buluntuların çok fazla oluşu iskan tarihinin çok eskilere dayandığını gösterir.
Bugün ortalama bir nüfus ve ekonomik yapıya sahip olan, hatta nüfusu gittikçe
azalan Hazro, Osmanlı döneminde Diyarbakır havzasının büyük bir kesimin
kapsayan Tercil Sancağı’nın yönetim merkezidir. Hazro bu konum üstünlüğünü
havza düzlüklerine çok yakın, çevresine hakim ve savunmaya elverişli engebeli
topoğrafik özelliklerinden alır.
Hazro’nun
ekonomisi büyük ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayanır. İlçede yetiştirilen
tarım ürünleri içinde tahıllar başta gelmektedir (Buğday, arpa, mercimek ve
nohut). Vadi tabanlarında Sebzecilik, Meyvecilik yapılmakta, son yıllarda
bağcılık ve ipekböcekçiliği gelişme göstermektedir. Ancak hayvancılık açısından
aynı şeyler söylenemez.
Tarım
dışında Hazro çevresi Kömür bakır mermer ve petrol gibi yer altı kaynakları
açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Hazro yakın geçmişe kadar güvenlik
kaygıları nedeniyle araştırılmamış bilinmeyen bir çok özgün coğrafi değere
sahiptir.
KAYNAKLAR
Ağralı, Bülent, Erol
Akyol, “Hazro kömürlerinin palinolojik incelenmesi ve permo-karboniferdeki
gölsel horizonların yaşı hakkında düşünceler”, Bulletin of the Mineral Research and Exploration, 68, 1967, 1-26.
Ardos, Mehmet, Jeomorfoloji Sözlüğü, Çantay Kitabevi,
Ankara, 1997.
Atalay, İbrahim, Türkiye
Jeomorfolojisine Giriş, Ege Üniv. Edb. Fak. Yay. No. 9, İzmir, 1987.
Aydın, M. Görkem, “Hazro Yükselimi’nin (Kuzeydoğu
Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu) Tektonik Evriminin Sismik Veriler, Kuyu Logları
ve Arazi Gözlemleri İle İncelenmesi”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,),
Ankara, 2020.
Barıtcı, İlkay, Cemal Adıgüzel, Murat Kanat, “Diyarbakır İlinde İpekböceği
Yetiştiriciliğinin Genel Durumu”, Dicle
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 6(2), 2017, 77-82.
Bizbirlik, Alpay, 16.
Yüzyılda Tercil Sancağı Üzerine Notlar, Osmanlı
Araştırmaları, Ed. H. İnalcık, N. Göyünç, H. W. Lowry, İ. Erünsal, K.
Kreiser, A. A. Şentürk, Enderun Kitabevi,
1996, 85-120
Bozkaya, Ömer, Hüseyin Yalçın, Hüseyin Kozlu, “Clay
mineralogy of the Paleozoic-Lower Mesozoic sedimentary sequence from the
northern part of the Arabian Platform, Hazro (Diyarbakır, Southeast
Anatolia)”, Geologica Carpathica, 62(6),
2011, 489.
BOZKAYA, Ömer, Hüseyin YALÇIN, Hüseyin KOZLU, “Hazro
(Diyarbakır) Bölgesi Paleozoyik-Alt Mesozoyik Yaşlı Sedimanter İstifin
Mineralojisi”, TPJD Bülteni, 21 (1), 2009,
53-81.
Comber, Alexis, Peter Fisher, Richard Wadsworth, “What is
land cover?. Environment and Planning”, Planning
and Design, 32(2), 2005, 199– 209.
Çağlıyan, Ayşe, Esen
Durmuş, “Diyarbakır Havzası ve Yakın Çevresinde Küçükbaş Hayvancılık”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20(2),
2010.
Durmuş, Esen “Diyarbakır
İlinde Yerleşmelerinin Yükselti
Basamaklarına Göre Dağılışı”,
TÜCAUM 30. Yıl Uluslararası Coğrafya Sempozyumu, Ankara, 2018.
Erinç, Sırrı, , Jeomorfoloji
II, İ. Ü. Cöğ. Enst. Yay. No. 2931,
İstanbul, 1981.
Ertaş, İkram, “Hicri 1261/Miladi 1845 tarihli Diyarbakır
merkez kazası gayrimüslim nüfus defteri transkript ve değerlendirilmesi”, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Batman Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü), Batman,
2017.
İnandık, Hamit, Bitkiler
Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enst. Yay. İstanbul, 1969.
Kara, Bayram, “Diyarbakır Havzası Paleozoyik birimlerinin yüzey-yeraltı
jeolojisi ve petrol potansiyeli”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi), Ankara, 2021.
Kara, Bayram, Veysel Işık, “Paleozoic oil Potential of
Diyarbakir Basin in Southeast Turkey”, In 11th Congress of the Balkan
Geophysical Society European Association of Geoscientists & Engineers,
October, Romania, 2021, 1-5.
Karadoğan, Sabri, Doğal
ortam özellikleri ve etkileri bakımından Diyarbakır Havzası, Diyarbakır
portresi, Ed. Mustafa Bulut, Detay Yayıncılık, Ankara, 2022, 23-54.
Karataş, Dilek, Hüseyin Karataş, Gültekin Özdemir, Diyarbakır İli Bağcılığının Sektörel Durum
Analizi, Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü,
Diyarbakır, 2015.
Kavak, Orhan, Selami Toprak, “Hazro Dadaş (Diyarbakır)
Kömürlerinin Organik Jeokimyasal ve Petrografik Özellikleri”, Maden Tetkik ve Arama Dergisi, 147,
2013, 91-113.
Ketin, İhsan, Türkiye'nin Genel Jeolojisi Bir Bakış, İTÜ Kütüphanesi, S. 1259, İstanbul, 1983.
Koçman, Asaf, Türkiye
İklimi, Ege Üniv. Edebiyat fakültesi yayınları No: 73, İzmir, 1993.
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Arazi Varlığı (Adıyaman), Ankara, 1984-1996.
Kranendonck, Oliver, “Geo-and biodynamic evolution at the
northern margin of Gondwana during Late Silurian to Early Devonian time (Hazro
Area, SE Turkey)”, (No. RWTH-CONV-121392), Fakultät für Georessourcen und
Materialtechnik, 2004.
Lebküchner, Richard
F., “Occurrences of the
asphaltic substances in Southeastern Turkey
and their genesis”,
Bulletin of
the Mineral research
and Exploration Institute of Turkey, 1969, 72, 74.
Lebküchner, Richard
F., “Güneydoğu Anadoludaki Hazro Antiklinalinin Paleozoyik Çekirdeği Hakkında
Ek Bilgiler”, MTA Dergisi, 86, 1976,
1-14. MTA, Türkiye Yer Altı Kaynakları-İllere
Göre, Yer Bilimleri ve Kültür Serisi-5, Ankara, 2009.
Özgen, Nurettin, “Bismil İlçesinin Coğrafyası”,
(Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,), Ankara, 2007.
Öztürk, S. Serkan, Halil İbrahim DEMİREL, Yımaz GÜNAY, “Petroleum source rock potential of the
Silurian Dadaş shales in the Hazro and Korudağ regions of southeast Anatolia”,
Turkey. Marine and Petroleum Geology, 75,
2016, 53-67.
Saruhan, Veysel, Sait Kılıç, “Hazro İlçesinde Tarım Ve Hayvancılık”,
Tüm Yönleriyle Diyarbakır Hazro İlçesi ve Turizm, Ed. Y.Kenan Haspolat, 2015,
177-209.
Sözer, A. Necdet, Diyarbakır
Havzası, Diyarbakır Tanıtma ve Turizm Derneği Yay. Tarih ve Coğr. Dizi
No:4, Ankara, 1969.
Sözer, A. Necdet, “Güneydoğu
Anadolu’nun Doğal Çevre Şartlarına Coğrafi Bir Bakış”, Ege Coğrafya Dergisi, 2, 1984, 8–30.
Tolun, Necip, "Silvan ve Hazro Mıntıkası Hakkında
Jeolojik Notlar", Türk. Jeol. Kur.
Bült., 2(l), 1949, 65-89.
Tolun, Necip, ''Etude Geologique du Bassin Nord-Est de
Diyarbakır”, Bulletin of the Mineral
Research and Exploration, 41, 1951, 65-100.
Türkünal, Süleyman, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yay. No: 8,
Ankara, 1980.
Yalçınlar, İsmail, Strüktüral
Jeomorfoloji I, İsatanbul Üniv. Edb.Fak. Yay.No. 800 s,323- 326, İstanbul,
1985.
Yörük, Saim, “Tahrir Defterleri Özelinde Osmanlı Sancak
İdari Taksimatında Değişim: Alâiyye (Alanya) Sancağı Örneği”, Mediterranean Journal of Humanities. 10,
2020, 499-531.
Raporlar:
Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü,
Diyarbakır İlçeler
Kültür Envanteri, (Yayınlanmamış rapor), Diyarbakır, 2011.
Ertekin, Selçuk,
Karacadağ Bitki Çeşitliliği Raporu. Sürdürülebilir Kırsal ve Kentsel
Kalkınma Derneği, Diyarbakır, Şubat 2022,
Lebküchner, Richard
F., Kömür bakımından ümitli olan
Hazro/Diyarbakır Antiklinali Sahasında Yapılan Detay Jeolojik Etütler ve
Madencilik Çalışmaları Hakkında Rapor, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü,
Rapor No: 2944, 48 (yayımlanmamış rapor), Ankara, 1961.
Lebküchner, Richard F., Diyarbakır-Hazro taşkömürü sahasında
yataklarla ilgili olarak yapılan detay jeolojik etütlerin neticelerini ve
sondaj tekliflerini ihtiva eden rapor, M.T.A. Rap., no. 3746 (yayınlanmamış rapor), Ankara, 1965.
İnernet Adresleri:
European Environment Agency, (2020), https://www.eea.europa.eu/en (Erişim Tarihi: 25.11.2023)
Copernicus Corine, (2018), Data
viewer — Copernicus Land Monitoring Service (Erişim Tarihi: 25.11.2023)
[1]Sabri, Karadoğan, Doğal
ortam özellikleri ve etkileri bakımından Diyarbakır Havzası, Diyarbakır
portresi, Ed. Mustafa Bulut, Detay Yayıncılık, Ankara, 2022, s.25.
[2] Necip,
Tolun, ''Etude Geologique du Bassin Nord-Est de Diyarbakır”, Bulletin of the Mineral Research and
Exploration, 41, 1951, s.65.
[3] Mehmet, Ardos,
Jeomorfoloji Sözlüğü, Çantay
Kitabevi, Ankara, 1997, s.63
[4] Sırrı,
Erinç, Jeomorfoloji II, İ. Ü. Cöğ.
Enst. Yay. No. 2931, İstanbul, 1981.
[5] Bülent, Ağralı, Erol Akyol, “Hazro kömürlerinin
palinolojik incelenmesi ve permo-karboniferdeki gölsel horizonların yaşı
hakkında düşünceler”, Bulletin of the
Mineral Research and Exploration, 68, 1967, 1-26.
[6] İsmail Yalçınlar,
Strüktüral Jeomorfoloji I,
İsatanbul Üniv. Edb.Fak. Yay.No. 800 s,323- 326, İstanbul, 1985, 325-326.
[7] A.
Necdet, Sözer, Diyarbakır Havzası,
Diyarbakır Tanıtma ve Turizm Derneği Yay. Tarih ve Coğr. Dizi No:4, Ankara,
1969.
[8]Richard F., Lebküchner,
“Güneydoğu Anadoludaki Hazro Antiklinalinin Paleozoyik Çekirdeği
Hakkında Ek Bilgiler”, MTA Dergisi,
86, 1976, 1-14.
[9] Süleyman,
Türkünal, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun
Jeolojisi, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yay. No: 8, Ankara, 1980.
[10] İhsan, Ketin, Türkiye'nin
Genel Jeolojisi Bir Bakış, İTÜ
Kütüphanesi, S. 1259, İstanbul, 1983.
[11] İbrahim,
Atalay, Türkiye Jeomorfolojisine Giriş,
Ege Üniv. Edb. Fak. Yay. No. 9, İzmir, 1987.
[12] Erinç,
,Jeomorfoloji II, 1981.
[13] Alpay,
Bizbirlik, 16. Yüzyılda Tercil Sancağı Üzerine Notlar, Osmanlı Araştırmaları, Ed.
H. İnalcık, N. Göyünç, H. W. Lowry, İ. Erünsal, K. Kreiser, A. A. Şentürk,
Enderun Kitabevi, 1996, 85-120
[14] Oliver,
Kranendonck, “Geo-and biodynamic evolution at the northern margin of Gondwana
during Late Silurian to Early Devonian time (Hazro Area, SE Turkey)”, (No.
RWTH-CONV-121392), Fakultät für Georessourcen und Materialtechnik, 2004.
[15] S.
Serkan, Öztürk, Halil İbrahim Demirel, Yımaz Günay, “Petroleum source rock potential of the
Silurian Dadaş shales in the Hazro and Korudağ regions of southeast Anatolia”,
Turkey. Marine and Petroleum Geology, 75,
2016, 53-67.
[16] Orhan,
Kavak, Selami Toprak, “Hazro Dadaş (Diyarbakır) Kömürlerinin Organik
Jeokimyasal ve Petrografik Özellikleri”, Maden Tetkik ve Arama Dergisi, 147, 2013, 91-113.
[17] Bayram,
Kara, “Diyarbakır Havzası Paleozoyik birimlerinin yüzey-yeraltı jeolojisi ve
petrol potansiyeli”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi), Ankara, 2021.
[18] Ömer,
Bozkaya, Hüseyin Yalçın, Hüseyin Kozlu, “Hazro (Diyarbakır) Bölgesi
Paleozoyik-Alt Mesozoyik Yaşlı Sedimanter İstifin Mineralojisi”, TPJD Bülteni, 21 (1), 2009, 53-81.
[19] M.
Görkem Aydın, , “Hazro Yükselimi’nin (Kuzeydoğu Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu)
Tektonik Evriminin Sismik Veriler, Kuyu Logları ve Arazi Gözlemleri İle
İncelenmesi”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü,), Ankara, 2020.
[20] Kranendonck,
Geo-and biodynamic evolution at the
northern margin…s.41.
[21] Türkünal,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi,
1980.
[22] Lebküchner, “Güneydoğu
Anadoludaki Hazro Antiklinalinin Paleozoyik Çekirdeği…s.3.
[23] Türkünal,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi,
1980.
[24] Türkünal,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi,
1980.
[25] Lebküchner, “Güneydoğu
Anadoludaki Hazro Antiklinalinin Paleozoyik Çekirdeği…s.6.
[26] Ketin,
Türkiye'nin Genel Jeolojisi Bir Bakış, s. 1259.
[27] Ketin,
Türkiye'nin Genel Jeolojisi Bir Bakış, s. 1259.
[28] Lebküchner, Güneydoğu
Anadoludaki Hazro Antiklinalinin Paleozoyik Çekirdeği Hakkında… s.11.
[29] Lebküchner, Güneydoğu
Anadoludaki Hazro Antiklinalinin Paleozoyik Çekirdeği Hakkında… s.11.
[30] Türkünal,
Doğu
ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi, 1980.
[31] Yalçınlar,
Strüktüral
Jeomorfoloji I, s,323- 326
[32] Türkünal,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi,
1980.
[33] Erinç,
,Jeomorfoloji II,1981.
[34] Ardos,
Jeomorfoloji Sözlüğü, 1997, s.122.
[35] A.
Necdet Sözer, “Güneydoğu Anadolu’nun Doğal Çevre Şartlarına Coğrafi Bir Bakış”, Ege Coğrafya Dergisi, 2, 1984, s.15.
[36] Asaf
Koçman, Türkiye İklimi, Ege Üniv. Edebiyat fakültesi yayınları No: 73,
İzmir, 1993, s.2.
[37] Nurettin
Özgen, “Bismil İlçesinin
Coğrafyası”, (Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü,), Ankara,
2007, s.72.
[38] Ayşe
Çağlıyan, Esen Durmuş, “Diyarbakır
Havzası ve Yakın Çevresinde Küçükbaş Hayvancılık”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20(2), 2010, s.34.
[39] Özgen,
Bismil İlçesinin Coğrafyası, s.78.
[40] Özgen,
Bismil İlçesinin Coğrafyası, s.110.
[41] Özgen,
Bismil İlçesinin Coğrafyası, s.189.
[42] Selçuk
Ertekin, Karacadağ Bitki
Çeşitliliği Raporu. Sürdürülebilir Kırsal ve Kentsel Kalkınma Derneği,
Diyarbakır, Şubat 2022, s.12.
[43] Karadoğan,
Doğal
ortam özellikleri ve etkileri bakımından Diyarbakır Havzası, s.23-54.
[44] Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü,
Diyarbakır İlçeler Kültür
Envanteri, (Yayınlanmamış rapor), Diyarbakır, 2011.
[45] Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü,
Diyarbakır İlçeler
Kültür Envanteri, 2011.
[46] İkram
Ertaş, “Hicri 1261/Miladi 1845 tarihli
Diyarbakır merkez kazası gayrimüslim nüfus defteri transkript ve
değerlendirilmesi”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Batman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü), Batman, 2017.
[47] Bizbirlik,
16. Yüzyılda Tercil Sancağı Üzerine Notlar, s.85-120.
[48] Saim
Yörük, “Tahrir Defterleri Özelinde Osmanlı Sancak İdari Taksimatında Değişim:
Alâiyye (Alanya) Sancağı Örneği”, Mediterranean
Journal of Humanities. 10, 2020, 499-531.
[49] Bizbirlik,
16. Yüzyılda Tercil Sancağı Üzerine Notlar, s.85-120.
[50] Bizbirlik,
16. Yüzyılda Tercil Sancağı Üzerine Notlar, s.85-120.
[51] Veysel
Saruhan, Sait Kılıç, “Hazro İlçesinde
Tarım Ve Hayvancılık”, Tüm Yönleriyle Diyarbakır Hazro İlçesi ve Turizm, Ed.
Y.Kenan Haspolat, 2015, 177-209.
[52] Bizbirlik,
16. Yüzyılda Tercil Sancağı Üzerine Notlar, s.85-120.
[53] Dilek
Karataş, Hüseyin Karataş, Gültekin
Özdemir, Diyarbakır İli Bağcılığının
Sektörel Durum Analizi, Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri
Bölümü, Diyarbakır, 2015, s.57.
[54] Dilek
Karataş, Hüseyin Karataş, Gültekin
Özdemir, Diyarbakır İli Bağcılığının
Sektörel Durum Analizi,s.58.
[55] Dilek
Karataş, Hüseyin Karataş, Gültekin
Özdemir, Diyarbakır İli Bağcılığının
Sektörel Durum Analizi,s.58.
[56] Dilek
Karataş, Hüseyin Karataş, Gültekin
Özdemir, Diyarbakır İli Bağcılığının
Sektörel Durum Analizi,s.58.
[57] Dilek
Karataş, Hüseyin Karataş, Gültekin
Özdemir, Diyarbakır İli Bağcılığının
Sektörel Durum Analizi,s.59.
[58] İlkay
Barıtcı, Cemal Adıgüzel, Murat Kanat,
“Diyarbakır İlinde İpekböceği Yetiştiriciliğinin Genel Durumu”, Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Dergisi, 6(2), 2017, s.79.
[59] Ayşe Çağlıyan, Esen Durmuş, Diyarbakır Havzası ve Yakın Çevresinde Küçükbaş Hayvancılık,s.44.
[60] Ayşe Çağlıyan, Esen Durmuş, Diyarbakır Havzası ve Yakın Çevresinde Küçükbaş Hayvancılık, s.47.
[61] Ayşe Çağlıyan, Esen Durmuş, Diyarbakır Havzası ve Yakın Çevresinde Küçükbaş Hayvancılık, s.50.
[62] Ayşe Çağlıyan, Esen Durmuş, Diyarbakır Havzası ve Yakın Çevresinde Küçükbaş Hayvancılık,s.49.
[63] Veysel Saruhan, Sait Kılıç, Hazro İlçesinde Tarım Ve Hayvancılık, s.206.
[64] Veysel Saruhan, Sait Kılıç, Hazro İlçesinde Tarım Ve Hayvancılık, s.205.
[65] Veysel Saruhan, Sait Kılıç, Hazro İlçesinde Tarım Ve Hayvancılık, s.202.
[66] Ayşe Çağlıyan, Esen Durmuş, Diyarbakır Havzası ve Yakın Çevresinde Küçükbaş Hayvancılık, s.53.
[67] Orhan Kavak, Selami Toprak, Hazro Dadaş (Diyarbakır) Kömürlerinin Organik Jeokimyasal…s.92.
[68] Orhan Kavak, Selami Toprak, Hazro Dadaş (Diyarbakır) Kömürlerinin Organik Jeokimyasal…s.96.
[69] MTA,
Türkiye Yer Altı Kaynakları-İllere Göre,
Yer Bilimleri ve Kültür Serisi-5, Ankara, 2009.
[70] Türkünal,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi,
1980.
[71] Serkan
Öztürk, Halil İbrahim Demirel, Yımaz Günay, Petroleum source rock potential…s.53.
[72] Kara,
Diyarbakır Havzası Paleozoyik birimlerinin
yüzey-yeraltı, s.195.
[73] Alexis
Comber, Peter Fisher, Richard Wadsworth,
“What is land cover?. Environment and Planning”, Planning and Design, 32(2), 2005, s.199.
[74] Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Arazi Varlığı
(Adıyaman), Ankara, 1984-1996.
[75] Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Arazi Varlığı
(Adıyaman), Ankara, 1984-1996.
[76] Copernicus Corine, (2018), Data
viewer — Copernicus Land Monitoring Service (Erişim Tarihi: 25.11.2023)
[77] European Environment Agency, (2020), https://www.eea.europa.eu/en (Erişim Tarihi: 25.11.2023)
[78] Copernicus Corine, Data viewer , 2018.
*Prof.Dr. Dicle Üniversitesi, Ziya
Gökalp Eğitim Fak. Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı, skaradogan@dicle.edu.tr, Orcid: 0000-0002-0680-5745
**MEB Coğrafya Öğretmeni, Kırşehir
Fatımatüz Zehra Kız Proje Anadolu İmam Hatip Lisesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder