16 Mart 2012 Cuma
15 Mart 2012 Perşembe
4 Mart 2012 Pazar
Van Gölünde Su Yüzeyi Sıcaklık Değişiminin AVHRR Uydu Verileriyle İncelenmesi
Mehmet Tahir KAVAK1 Sabri KARADOĞAN2
1Yrd.Doç.Dr., Dicle Üniversitesi, Z.G.Eğitim Fak,. Fen Alanlar Eğt. Böl. Fizik Eğt. AB Dalı, 21280, Diyarbakır, mtkavak@dicle.edu.tr
ÖZET
Van Gölü Ülkemizde su
seviyesi ve iklim parametreleri konusunda en çok izlenen ve çeşitli bilimsel
çalışmalara konu olan alanlardan birisidir. Su yüzeyi ve sınırlarında yıldan
yıla önemli değişimler gözlenen Van Gölü, ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesinde
önemli tektonik ve kapalı bir havzadır. Özellikle son yaşanan deprem
yerbilimcilerinin ve diğer disiplinlerin dikkatini Van Gölü çevresine
çekmiştir. Su yüzeyi sıcaklık değişimi tektonik açıdan bir parametre olarak
kullanılabilir. Bu çalışmada farklı yıllara ait AVHHR uydu verileri
kullanılarak uzaktan algılama yöntemiyle göl yüzeyindeki su sıcaklık
koşullarının yıllara göre ve yıl içindeki değişimleri gözlenmiştir.
INVESTIGATION SEA SURFACE TEMPERATURE VARIATION OF
LAKE VAN USING AVHRR
ABTSRACT
Lake Van is as an enclosed tectonic basin on the
Eastern region of Anatolia and mostly investigated in terms of water level,
boundary and climatic parameters. Present work investigated long term SST
variation using AVHRR data of Lake Van including quake years which other
scientists also interested in.
1.GİRİŞ
Deniz
Yüzeyi Sıcaklığı (SST, Sea-Surface Temperature) hava ve deniz yüzeyleri
arasındaki ısı değişiminin tahmin edilmesinde kullanılan önemli bir jeofiziksel
parametredir. Özellikle küresel iklim modelleri için gerekli olan dünyanın ısı
dengesinin ortaya konması, atmosferik ve okyanus sirkülasyonlar ile
anomalilerin durumunun açıklanması açısından SST büyük önem taşımaktadır.
Çalışmaya konu olan Van Gölü Ülkemizde su seviyesi ve
iklim parametreleri konusunda en çok izlenen ve çeşitli bilimsel çalışmalara
konu olan alanlardan birisidir. Su yüzeyi ve sınırlarında yıldan yıla önemli
değişimler gözlenen Van Gölü, ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan önemli
tektonik ve kapalı bir havzadır
Van
Gölü, Türkiye’nin doğusunda, Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu tektonik
çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set
gölüdür(Şekil
1). Gölün yüzölçümü 3.713 km²' olup, hem tatlı su hem de deniz ekosistemlerinden
farklı bir sucul ekosistemi barındırmaktadır. Göl suyu tuzlu ve sodalı olup,
tuzluluk oranı %19, pH'sı ise 9,8 dir. Bu nedenle Van Gölü yüzeyinde yüksek
rakıma ve sert kış şartlarına rağmen don olayları gözlenmez . (Kadıoğlu vd.
1997). Göl su seviyesinde iklimsel nedenlere bağlı olarak zaman zaman yükselme ve alçalma
meydana gelmektedir. Ancak ortalama olarak denizden yüksekliği 1646 metredir.
Gölün ortalama derinliği
Küresel ısınmanın çevre ve
dolayısıyla ekosistem üzerinde ciddi etkiler oluşturduğu bilim adamları
tarafından rapor edilmiştir (ACIA, 2004; Rosenzweig vd., 2007).
Ekosistemlerde gözlemlenen olumsuz değişimin nedenleri araştırılan önemli
konular arasındadır. Bu amaçla küresel ısınmanın etkilerini gözlemlemek ve anlamak
ayrı bir çaba gerektirmektedir. Bu bağlamda iklim değişiminin göl
ekosistemlerinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri hızla değiştirdiği
ileri sürülmüştür (ACIA, 2004; Rosenzweig vd., 2007). Önceki
çalışmalar göllerin çevresel değişime hassas olduklarını gösterdiğinden, göller
için küresel iklim değişikliğini izlemek önemli çevresel araştırma konuları
arasında yer almaktadır (Carpenter vd., 2007; Pham vd., 2008; Williamson vd., 2008).
Van gölü su seviyesindeki
değişim Yıldız ve Deniz (2005), çevre jeolojisi özellikleri Çiftçi ve ark.
(2008), iklim değişikliğinin etkileri Kadıoğlu vd. (1997), jeolojik yapısı
Degens vd. (1984) tarafından incelenmiştir.
2. MATERYAL VE METOT
2.1 DLR’ın verisi :
AVHRR uydusundan gece elde
edilmiş (Güneşin ısı etkisini yok etmek için) küresel ÇKSYS verisi Ocak 1985
ten Aralık
SYS=SD·0,075-3
Burada SYS su yüzeyi
sıcaklığı, SD (DN, Digital Number) sayısal değerdir. Benzer şekilde küresel
veriden Van Gölü verisi ayrıldıktan sonra tüm havza için SYS hesaplandı.
3. BULGULAR
DLR’dan alınan verilere
göre Van Göl’ünün batısına ait mevsimsel SYS değerleri Şekil 4’te sunulmuştur:
Kalın çizgi 19 yıla ait
(1994-2011) ortalamaları göstermektedir. Şekilde görüldüğü üzere anormal SYS görülmemekte
ve mevsimsel sıcaklık genel ortalamanın çevresindedir.
Şekil 5’te NASA’dan alınan SYS değerleri görülmektedir.
Tüm havzaya ait NASA verilerinden
alınan ve gölün doğusunu da içeren SYS grafiğinde görüldüğü gibi daha
istikrarlı bir dağılım göstermediği görülmektedir. Buradan genel ortalamadan çok sapmasa da gölün
batısının daha istikrarlı bir grafik çizdiği görülmektedir. Aralık Ocak Şubat
ve Mart aylarında SYS’nın negatif değerlere vardığı açıkça gözlenir.
Şekil 6’te derinlik ve
taze soğuk su girişinin SYS’ye nasıl etki ettiği açıkça görülmektedir. Van
gölünün sığ ve çok soğuk su alan doğu kısmının genel SYS’yi nasıl etkilediği
açıkça görülmektedir. Görüldüğü üzere gölün doğu kısmı gölün genel sıcaklığını
ortalama olarak 3°C düşürmektedir. Görüntü kaynaklarının farklılığı sonuca bu
kadar etki etmeyeceği 2000 yılında 18 km çözünürlüklü veriyle Karadeniz için
yapılan benzer bir araştırma ile test edilmiş (kavak, 2000) ve sadece 0,7°C lik
bir fark bulunmuştur.
Şekil 7’de 24 yıllık
(1985-2009) mevsimsel ortalama ve genel ortalama değerleri aynı grafikte
görülmektedir.
Şekil 8’e göre 24 yıllık
veriler her ne kadar bir kararsızlık gösteriyorsa da eğilim çizgisinin gölün
küresel ısınmadan etkilendiğini göstermektedir.
Şekil 9’da ise bu eğilimin
güneşteki aktivitelerle ilişkisi de ortaya kondu.
Şekil 9 (http://www.godandscience.org/ apologetics
/global_warming_myths.html#n01) 1985-2009 tarihleri arasında güneşteki aktivite
sayısı ve o yıllara ait SYS değerlerini göstermektedir. Grafikten de görüldüğü
üzere güneşteki aktivite sayısı ile SYS arasında her hangi bir ilişkiye
rastlanmamıştır.
Bugüne kadar El-Nino nun
en etkin olduğu (http://apollo.lsc.vsc.edu/classes/ met130/notes/
chapter10/elnino.html) 1997-1998 yıllarında bile bu olayın Van Göl’ünün SYS
değerlerine etkisi olmadığı rahatlıkla söylenebilir.
4.SONUÇ
Bu çalışmada elde edilen
bulgularla her ne kadar Van Gölü’nün küresel ısınmadan nasibini aldığını
söylenebilse de, bunun güneşteki aktivite ve
El Nino olayından kaynaklanmadığı şeklinde bir değerlendirme yapılabilir. SYS değerlerinin
artması sismik aktiviteler sonucu ortaya çıkan enerji sonucu olabilir. Son
Yıllarda bölgenin tektonik açıdan aktif olması bunun bir göstergesidir.
5.ÖNERİ
SYS değerlerinin artması
buharlaşmayı artırır. Buna bağlı olarak su seviyesinde değişiklik, biyolojik
aktivite, kimyasal konsantrasyonda değişikliğe sebep olur. Bu değişikliklerin neden kaynaklandığı, yer
verisi ve geniş bir görüntü alanı sağlayan yüksek çözünürlüklü (Landsat, Spot
gibi) uydular aracılığıyla çalışılması önerilir.
6. KAYNAKLAR
ACIA Impacts of a warming Arctic:
Arctic climate impact assessment. Cambridge Univ. Press; 2004.
Carpenter, S, Benson BJ, Biggs R, Chipman JW, Foley
JA, Golding SA, Hammer RB, Hanson PC, Johnson PTJ, Kamarainen AM et al., 2007, Understanding regional change: a comparison
of two lake districts. BioScience. 57:323-35
Çiftçi, Y., Işık, M., Alkevli, T., Yeşlova, Ç., 2008, Environmental Geology of Lake Van Basin,
Geological Engineering, 32 (2)
Degens, E.T.; Wong, H.K.; Kempe, S.; Kurtman, F., (1984), "A
geological study of Lake Van, eastern Turkey", International Journal of Earth
Sciences (Springer)73 (2): 701–734,
Huguet, C., Fietz, S.,
Stockhecke, M., Sturmb, M., Anselmetti, F.S., Rosell-Melé, A.,2011, Biomarker seasonality study
in Lake Van, Turkey, Organic Geochemistry 42 1289–1298
Kadıoğlu, M., Şen, Z.,
Batur, E., 1997, The greatest
soda-water lake in the world and how it is influenced by climatic change,
Istanbul Technical University, Meteorology Department, Hydrometeorology
Research Group, Maslak 80626 Istanbul, Turkey
Kavak M.T., 2000, A long term SST and cloud cover investigation of the Black Sea
using AVHRR, Thesis submitted to Faculty of Science and Engineering University
of Dundee for a Degree of Philosophy.
Kempe, S., Khoo, F., and Gürleyik, Y., 1978, Hydrography of Lake Van and Its Drainage Area.
pp. 30-45 in the Geology of Lake Van, edited by Degen and Kurtman, The Mineral
Research and Exploration Institute of Turkey, Rep. 169, 1978.
Pham S.V, Leavitt P.R,
McGowan S, Peres-Nato P., 2008, Spatial
variability of climate and land-use effects on lakes of the northern Great
Plains. Limnol. Oceanogr.;53:728–742.
Rosenzweig, C., G. Casassa, D.J. Karoly, A. Imeson, C.
Liu, A. Menzel, S. Rawlins, T.L. Root, B. Seguin, P. Tryjanowski., 2007, Assessment of observed changes and responses
in natural and managed systems. Climate Change 2007: Impacts, Adaptation and
Vulnerability. Contribution of Working Group II to the Fourth Assessment Report
of the Intergovernmental Panel on Climate Change, M.L. Parry, O.F. Canziani,
J.P. Palutikof, P.J. van der Linden and C.E. Hanson, Eds., Cambridge University
Press, Cambridge, UK, 79-131.
Sarı, M., Polat, İ., Saydam, A.C., 2000, NOAA AVHRR Uydu Görüntüleri ile Van Gölü Yüzey
Sıcaklığının İzlenmesi, Doğu Anadolu Bölgesi IV Su Ürünleri Sempozyumu, Erzurum
Williamson CE, Dodds W, Kratz TK, Palmer M., 2008, Lakes and streams as sentinels of environmental change in terrestrial and atmospheric processes, Front. Ecol. Environ,6:247–254.
Yıldız, M.Z., Deniz, O., 2005, The Impacts Of The Level Changes In Closed Basin Lakes On The Coastal Settlements: The Lake Van Example, Fırat University Journal of Social Science, 15(1)
3 Mart 2012 Cumartesi
Geri Gelmemek Üzere Kaybolup Giden Tarım Topraklarımız (Elazığ Ovası ve Uluova Örneği)
Doç.Dr. Sabri KARADOĞAN
Dicle
Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, Coğrafya Eğitimi Ana Bilim Dalı,
Diyarbakır
skaradogan@dicle.edu.tr
Aşir YAMAN
Elazığ
Kaya Karakaya Fen Lisesi, Coğrafya Öğretmeni
asiryaman@gmail.com
Özet
Tarım bir ülkenin varlığını
sürdürmesinde ve ekonomisinin gelişmesinde en önemli üretim faktörlerinden
biridir. Tarımsal aktivitenin en önemli unsuru ise topraktır. Toprak çok uzun sürede oluşan ama yanlış
kullanım sonucu kolayca bozulabilen, bozulduktan sonra da kazanılması ya da
eski durumuna getirilmesi binlerce yıl süren önemli doğal bir unsurdur. Günümüz
Türkiye’sinde toprağın amaç dışı kullanımı ve degredasyonu, tarım alanlarının
önemli ölçüde yok olmasına neden olmaktadır. Yoğun kentleşme ve sanayi alanları
ile Keban Barajının etkisiyle önemli bir bölümü kullanım dışı kalan Elazığ’ın
en verimli ovaları olan Uluova ve Elazığ Ovası buna güzel bir örnektir.
Göçler, endüstriyel büyüme, düzensiz
kentleşme, plansızlık ve rant kaygıları gibi daha birçok nedenden dolayı Elazığ
Ovasına ait verimli tarım arazilerinin neredeyse tümü yerleşim alanları ve
sanayi alanları tarafından yok edilmiştir. Elazığ kent merkezi tamamen Elazığ
Ovası üzerine kurulu olduğundan, ova tamamen yok edilerek tarım dışı
bırakılmıştır. Uluova’da ise Keban Barajı’nın etkisiyle verimli tarım arazileri
sular altında kalmış organize sanayi ve havaalanı gibi diğer tesislerle
birlikte önemli ölçüde tarım için kullanılan alanlar yok edilmiştir. Halbuki bu
araziler hem sulu hem de kuru tarım için son derece elverişli alanlardı. Arazi
degredasyonu ve toprak kaybı yanında, tarımsal arazilerin amaç dışı kullanımı
sonucu tahıl ve endüstri bitkilerinin üretiminde de önemli oranda azalma
meydana gelmiştir.
Verimli tarım arazilerinin tarım
dışı amaçlarla kullanılması ülkemiz için ekonomik ve sosyal açıdan birçok
sorunu beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar; bir daha geri gelmemek üzere
doğal değerlerin yitip gitmesi, tarımsal ürün kayıpları, işsizlik, sosyal
çözülmeler göç ve açlık olarak sıralayabiliriz. Elazığ’da yaşanan bu durum
ülkenin diğer bölgeleri ve kentleri için bir uyarı niteliğindedir.
Anahtar Kelimeler: Elazığ,
Elazığ Ovası, Uluova, Kentleşme, Arazi Degredasyonu, Tarım Toprakları
1.Giriş
Sanayi
bölgelerinin kapladığı geniş ve problemsiz düz alanlar, bu bölgelere gelen
nüfusun düzensiz ve kolayca yayılımı, kırsal kesimi boşaltan aktif tarım
nüfusunun terk ettiği arazilerin gereği gibi değerlendirilmemesi gibi nedenler
tarım alanlarının amaç dışı kullanımlarını artırmaktadır [ 3 ].
Göçler,
yeni sanayi alanlarının açılması, düzensiz kentleşme ve daha birçok nedenden
dolayı Elazığ’da yer alan tarım alanları amaç dışı kullanılarak azaltılmıştır.
Bu çalışmada tarım topraklarının amaç dışı kullanımın nedenleri boyutları ve
sonuçları üzerinde durulmuştur. Şekil 1’de görüleceği üzere, Araştırma alanı Güneydoğu Toroslar
üzerinde olup, ancak tektonik oluklar üzerinde yerleşme ve tarımın olanaklı
olduğu, başka bir deyişle eğim derecesi düşük düz alanların ve toprakların
sınırlı ve önemli olduğu bir coğrafyada bulunmaktadır. Ülkemizdeki birçok kent
yerleşmesi jeomorfolojik olarak benzer konumdadır (Erzincan, Erzurum, Malatya,
Muş, Bingöl, Tokat, Bolu, Bursa, Balıkesir vb).
2. Metodoloji
Çalışma
alanının farklı tarihlere ait (baraj öncesi ve sonrası) 1:25.0001:100.000,
ölçekli topoğrafya haritaları ve sayısal arazi modelleri üzerinde morfolojik
sınırlar ve baraj altında kalan alan miktarı tespit edilmiştir (Şekil 2,3).
Tarımsal ürün, alan ve toprak kaybının
boyutlarının ve tarımsal araziler İl tarım müdürlüklerinin istatistiklerinden
tespit edilmiş, bunların sınıflandırılması yapılmıştır. Daha sonra bu bölgede
kurulmuş olan sanayi alanları, havaalanı ve Keban Barajının etkisiyle kullanım
dışı kalan alanlar hesaplanmıştır. Bu alanların hesaplanmasında Elazığ Sanayi
ve Ticaret Odası, Elazığ Şeker Fabrikası, Elazığ Devlet Hava Meydanları
Müdürlüğü ve DSİ’nin verilerinden yararlanılmıştır. Ayrıca Elazığ Ovasındaki
1834-2000 yılları arasındaki kentleşme sürecinde kentin gelişim aşamaları
ayrıntılarıyla incelenmiş ve tarım dışı kalan tarım alanları belirlenmiştir.
Amaç dışı kullanılan alanlar belirlendikten sonra Tarım il Müdürlüğünün
envanterlerinden yararlanılarak kullanım dışı kalan bu alanlarda üretilmesi
gereken tahıl (buğday, arpa, mısır, yulaf) miktarları hesaplanmıştır. Ayrıca
ülke ekonomisine katkı sağlayan endüstri bitkilerinin (şeker pancarı, ay
çiçeği, susam) miktarlarıda ayrı ayrı hesaplanmıştır.
3. Bulgular ve Değerlendirmeler
Elazığ’ın
en verimli ovaları olan Uluova ve Elazığ Ovası sulu ve kuru tarım için son derece
elverişli ovalardır. Uluova
Tablo1. Uluova ve Elazığ Ovasındaki sanayi alanları ve Keban Barajının etkilediği alanlar.
|
Yüz ölçümü |
Oran ( % ) |
Organize sanayi bölgesi |
312 |
0,8 |
Küçük sanayi sitesi |
184 |
0,5 |
Şeker fabrikası |
155,5 |
0,4 |
Havaalanı |
71 |
0,1 |
Keban Barajının etkilediği alanlar |
7500 |
20,7 |
Toplam |
8222,5 |
22,5 |
Elazığ
ilinin tüm tarım arazisinin %
Tahıl ürünlerindeki (buğday, arpa, mısır,
yulaf) toplam kayıp 167377,1 ton/yıl, endüstri bitkilerindeki toplam kayıp (şeker
pancarı, ay çiçeği, susam) ise 337132,2 ton/yıl dır. Yapılan çalışmada Elazığ’ın
verimli bu iki ovası üzerinde kurulmuş olan sanayi ve Keban Barajı’nın
etkisiyle kullanım dışı bıraktığı alanlarda tahıl ve endüstri bitkilerinin
üretiminde ise yıllık bazda toplam 504509,9 ton/yıl azalmaya neden olduğu
belirlenmiştir.
İstatistik
verileri [5,6] incelendiğinde tarımsal arazilerin amaç dışı kullanımı sonucu
tahıl ve endüstri bitkilerinin üretiminde yıllık bazda toplam 504.509.9 ton/yıl
azalmaya neden olduğu belirlenmiştir. Örneğin buğday üretiminde meydana gelen
kayıp 43.628.5 ton/yıl dır. Bir ton buğdaydan üretilecek ekmek 4000 tane
olduğuna göre bir yıl içinde toplam 174.514.000 tane ekmeğin üretilememesi
anlamına gelmektedir. Bir endüstri bitkisi olan şeker pancarında meydana gelen
kayıp 324.311.8 ton/yıl dır. Bir ton şeker pancarından
Tarımsal alan kaybının en önemli nedenlerinden biri kuşkusuz hızlı kentleşme sürecidir. 1834 yılında Harput’tan Elazığ Ovasına taşınan kent 1950 yılına kadar ovada 820,6 hektarlık bir alanı kentleştirmiştir.
1834-1950
yılları arasında Elazığ kenti kapalı ekonomi bölgesi olduğu halde çevresindeki
geniş tarım alanları kentin tarımsal ihtiyaçlarını karşılayacak durumdaydı
ancak
1980
yılından sonra ivme kazanan toplu konut çalışmaları, küçük sanayi sitesindeki
genişleme ve organize sanayi bölgesinin kurulması ile 2368,27 hektarlık bir
alan kentleşmiştir. 1980- 2000 yılları
arasında kentin aşırı nüfuslanması, dolayıyla büyümesi kuşkusuz bölgede yaşanan
terör olaylarından dolayı yaşanan yoğun
göçlerle ilgilidir. 2000 yılına gelindiğinde Elazığ kentinin işgal ettiği alan
Bu
hızlı kentleşme verimli tarım alanlarının yok olmasına neden olmuştur. 2000
yılında
4. Sonuç
Ülkemizde doğal çevre faktörleri gözetilmeden gerçekleştirilen endüstriyel gelişmeler ve yanlış kentleşme politikaları doğal kaynaklar ve çevre üzerinde onarılmaz tahribatlara neden olmaktadır. Bu tahribatlardan başlıcaları Elazığ kenti ve çevresinde olduğu gibi tarım topraklarının yok oluşu ve tarıma uygun alanların işgal edilmesidir.
Son
yüz yılın plansız gelişiminin bir ürünü olan Elazığ kentinin büyümesi ile kent
çevresinde yer alan tarım alanları amaç dışı kullanılarak azaltılmış hatta yok
edilmiştir. Uluova ve Elazığ Ovalarını işgal eden kentsel yapılar, sanayi, havaalanı ve Keban Barajı’nın kullanım
dışı bıraktığı tarım alanları
Kentin
kurulduğu ve geliştiği Elazığ Ovasına ait verimli tarım arazilerinin neredeyse
tümü yerleşim alanları ve sanayi alanları tarafından yok edilmiştir. Uluova’da
ise Keban Barajı gölü nedeniyle verimli tarım arazilerinin önemli bir bölümü
sular altında kalmış ve büyük ölçüde tarım için kullanılan alanlar heba
edilmiştir.
Tarım
arazilerinin amaç dışı kullanımı sonucu verimli tarım arazileri hızla yok
olmakta, bu yok oluş il ve ülke ekonomisinde önemli kayıplar oluştururken aynı
zamanda doğal dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Bu durum uzun vadede ekonomik
ve sosyal açıdan da birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bu sorunları
tarım arazilerinin azalması, tarımsal ürün kayıpları, işsizlik, kırdan kopuş,
göç ve sosyal çözülmeler olarak sıralayabiliriz. Elazığ’da yaşanan bu durum
ülkenin diğer bölgeleri ve kentleri için bir uyarı niteliğindedir.
Kentsel
büyüme bulunduğu çevrenin ekolojik yapısının aleyhine gelişmemeli, kent
planları bulundukları bölgenin coğrafi şartlarına uygun hazırlanmış bölge
planlarının bir parçası olmalıdır.
KAYNAKLAR:
1-Sönmez, K., 1981, Tarım
Alanlarının Amaç Dışında Kullanılması, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi,
Ziraat Dergisi, Cilt: 12 sayı 2-3
2-Tonbul
S., Özdemir, M.A., Günek, H., Karadoğan,
S., Elazığ Projesi (2000'li Yıllara Hazırlık Çalışması), Projenin Doğal Ortam
Sektörü, Elazığ Valiliği, 1998
3-Tonbul, S.,
Karadoğan, S., 1998, Harput'un Yerleşmesinde Etkili Olan Doğal Çevre
Faktörleri, TDV Dünü ve Bugünüyle Harput Sempozyumu, Eylül 1998, sf .303-324, Elazığ
4- Elazığ İli Toprak
Kaynağı Envanter Raporu, Köy Hizmetleri genel Müdürlüğü Yayınları 1997.
5-Türkiye
İstatistik Yıllığı, D.İ.E Yayın No: 1150
Ankara 1997.
6-Elazığ Tarım İl
Müdürlüğü Envanteri, 2002
7-Mor, A., 2006, Elazığ
şehrinde Ortam Kirlenmesine Coğrafi Bir Bakış, Doktora Semineri, Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı, Elazığ.
8-Şengün, T.,
2000, Uluova’da Jeomorfolojik Ana Birimlerle Arazi Kullanımı Arasında ki
İlişkiler, Yüksek Lisans Tezi, Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı, Elazığ.
Şekil 1: Elazığ Ovası, Uluova ve Elazığ
kentinin lokasyonunu gösteren sayısal arazi modeli
Şekil 2:
Uluova’nın Keban Baraj Gölü öncesi Durumu
Şekil 3: Uluova’nın
Keban Baraj Gölü Sonrası Durumu
Şekil 4: Tarım
dışı kalan arazilerde üretilmesi gereken bitkilerin miktarı.
Foto 1:
1920’li yıllarda Elazığ kentinin yerleşme çekirdeğinden bir görünüm.
Foto 2: Kentsel yerleşme ile büyük bir bölümü kaybedilmiş olan Elazığ
ovasından panoromik bir görüntü.
Foto 3:
Elazığ’da Tarım Arazilerinin Amaç Dışı Kullanımı : Elazığ Çimento
Fabrikası Örneği. Fabrika günümüzde kent yerleşmesi içinde kalmıştır.
Foto 4: Elazığ Ovasında Kurulan Küçük Organize Sanayi Bölgesi ve
Çevresindeki Yerleşmeler.
Foto 6:
Elazığ Ovasında önemli bir alan işgal eden Fırat Üniversitesi kampüs alanı.